Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2506 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Remzi Kokargül

  Sayı: 86 - Ekim / Aralık 2015

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!

Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın! (Yahya Kemal)

Hatırlarsan bir zaman, çok uzaklara açılmıştın kabına sığmıyordun. Ateştin. Tufandın. Çin’den. Maçin’e tâ Makedonya’ya ve oradan da Avrupa içlerine. Bir baştan bir başa yeryüzünü bir hamlede fethetmek istiyordun.

Bir soluk'ta ateşgedelerin ülkesine ulaştın ve içlerine öyle bir korku saldın ki, Kisra’nın beldeleri tarumar oluyor ve toprağa gömülüyordu. Sonra tuttun topuzunu Bizans’ın başına indirdin... Tarihin tespit ettiği karanlık bir çağı, ense kökünden yakalayıp zamanın bağrından söküp attın ve Kostantiniye’ye giden yolu açtın.

Tuna boylarını bilir misin? Tuna boylarında ak yeleli küheylânlarla şahlandın, başın bulutlara yaklaşmıştı; rüzgârla yarıştın... Geçtiğin yerlerde güller bitiyor, ayağını attığın harabeler, yerlerini ümranlara terk ediyordu.

Aradan yıllar geçti. Biz, millet olarak o şanlı günlerimizi çok çabuk unuttuk.. Bu yüzden de günübirlik bir hayatın esiri gibi yaşayıp durduk. Ah, o zevke dalıp özden uzaklaşmalar; zümrüt gibi bağ ve bahçelerde, lale ve zambaklar arasında rahata ve rehavete teslim olmalar…

Fakat bir gün geldi, düşmanların amansız saldırıları dostların vefasızlığıyla birleşince, üst üste sarsıntılar yaşadık, sonra da birdenbire devriliverdik. Ne acıdır ki, bu uğursuz dönemde, Anadolu'nun mevsimleri değişti. Yazımız kışa, kışımız yaza karıştı. Sonra ne Karadeniz'in hırçınlığı geçti, ne de Akdeniz eski durgunluğunda kaldı. Palandöken'de kar fırtınaları dizginsiz, Seyhan'da suların keyfi kaçtı.

“Bu hissizlikle cem'iyyet yaşar derlerse pek yanlış

Bir millet göster, ölmüş mânevi yatıyla, sağ kalmış.” (M. Âkif)

Bu millet böyle hazin bir duruma müstahak değildi ve bu meş'um durum “ilelebet” böyle sürüp gidemezdi. Kur’ân’ı yeryüzünde müdafaa eden, bin üç yüz sene Allah ve Peygamber uğrunda döğüşen bu orduyu İslâmın son kahramanları olarak gören Anadolu halkı bu ruhla yeniden kıyam eder Ya Rab! Ümit bahşet!.. Ümit olsun yeni doğan sabahlarımızın adı...

Zaman, fırtınalara tutulduğumuz... Rüzgârların yelelerimizi dağıttığı, aslan cesametimize “hasta adam” dendiği zamandır. Kökü Altaylara kadar uzanan binlerce yıllık bu milleti Asya’nın ötesine, tarihin yokluğuna,  sürmek istedikleri zaman.

Yemen, Kafkasya, Galiçya Çanakkale... Ve her evden bir yiğit... Her evden bu kaçıncı yiğit. Ama yine de “Git! Minareler ezansız, camiler Kur'ân sız kalacaksa sen de git.” denerek, son yongalarda uğurlanır.

Çanakkale bir damla yaş gibi Ege'ye süzülür sanki memleketimin haritası ağlar. İki yüz elli bin can.. Yankıları hıçkırık olur. Bu efsanevî ruh, bünyesini tahrip etmek isteyen bin bir paradoks karşısında, yerinden oynamamış ve hep Malazgirt’teki, Kosova’daki ve Çanakkale’deki aşılmaz iradesiyle kendini korumuştu.

İstiklal Harbi de bu büyük harbin bir devamıydı. Devlet-i Âliye parçalanmış, batılılar mülkünü paylaşmış, son kale olan Anadolu'yu da yıkıp yok etmek için son gayretlerini gösterirken ummadıkları bir derleniş toparlanış ve hiç tahmin etmedikleri bir direnişle karşılaşmışlardı.

Ancak bu korkunç saldırı ve yok ediş taktiği hükmünü icra edememişti... Anadolu'nun bağrında, istiklal için iki çift kelime hulasa eder: “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!” Ellerinde ışıktan kamçılarla, kıyametler kopararak dört bir yanı tutan bu son ordu, akıllara durgunluk veren bu hareket hızını, “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!” ifadesindeki sırda almıştı.

Bu koç yiğitler memleketin dört bir yanından Ya devlet başa, Ya kuzgun leşe diyerek Samsun’dan, Erzurum'dan, Ankara'dan, Edirne'den, İstanbul'dan, Bursa'dan... Yollara çıktılar. Bu ateşin ruhları harekete geçiren, bu çelik iradeleri dünyanın hâkimi kılan sır onların sağlam inançlarında, tarih şuurlarında ve mukaddes ideallerinde mevcuttu.

Artık söz onun devran onundu; atını en karanlık noktalara kadar sürecek; her uğradığı yerde; sivri süngüsü ve keskin kılıcıyla bütün zalim ve müstebitleri zapt ü rapt altına alacak ve dünya devletleri seviyesinde cihanın en gür sesi haline gelecekti.. Ve geldi de...

Son karakolun varlık ve bekasında ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen bu son orduya bir kere daha selam duruyoruz. Mehmedim; bunca yük senin omuzlarında ter dökeceksin... Islanacak. Ağlayacaksın gözyaşların güzelliklerinin destanını yazacak...

Ve sen Mehmedim! Senin gibi düşünmeyeni, senin gibi inanmayanı da hoş görecek ve gönül gülünü ona verecek, hoşgörü pınarının suyunu gönlüne akıtacaksın.

Gönlün geniş, ufkun açık, gayen güzel, hedefin doğru... Ve sen Mehmedim, inandığın kadar güçlüsün...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Akın Boztepe    17.11.2015
Yorum : Bu Millet, dün ne ise bugün de aynı ruhta ve güçtedir. Kutlarım Remzi bey.Kaleminiz daim olsun.Selam ve saygılarımla.





 
Çoban çeşmesi... - Sayı 122
Bir Şehrin Gözyaşları... - Sayı 116
Kayısı Çiçeklerinin Düğün... - Sayı 89
Işığı yanan evler... - Sayı 88
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509567
 Bugün : 501
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629118
 Bugün : 29
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim