Tek kelimeyle Kurtulu? Yolu Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
53 - Temmuz / Eylül 2006
Evvelâ şahsını, sonra bütün Doğu âlemini kurtarması, daha sonra da çepçevre yeryüzünde ve insanlık kadrosuna sahip bir kurtuluş ifadesine varması için Türk milletine tek bir yol vardır.
Bu, şimdiki manzarasiyle Türk milletinden şunu istemek gibi bir şeydir: Kafdağının tepesindeki zıpzıp cüsseli kar parçası kendi üzerinde döne döne büyüyecek dağın bütün kar mevcudu derecesinde şişecek, nihayet koskoca Kafdağını dize getirici bir azamet kazanacak.
Halbuki, hakikatler içinde en olgun ve en ince bir tanesi de var: Türk milleti, bütün tarih boyunca kaderinin devamlı ihtar ve ifşa edişleriyle meydanda olduğu gibi ya olunca her şey olmaya, yahut olamayınca hiçbir şey olmamaya memur, ulvî ve çetin bir nasibe mazhardır; ve bu şanlı nasibin sert hükmünde, Türk milleti için, arslanların maiyetindeki karakulaklardan (tilki, çakal, sırtlan vesaire) biri olmaya mahsus, ikisi ortası bir muvazene yoktur. O bizzat arslan gibi, ya ormanların hâkimi, ya kafeslerin mahkûmu kalacak; birinci halde karakulaklar onun sığıntısı, ikinci halde de, o, karakulakların maskarası diye yaşayacaktır.
Demek ki, bizim kendi kendimizi, kendi dar ve pek hudutlu çerçevemiz içinde dahi kurtarabilmemiz için, bağlı olduğumuz dünya parçasını da beraber kurtaracak ve o dünya parçasının bütün yeryüzüne üstünlüğünü gösterecek bir kudrete ulaşmamız lâzım… Yani bir dünya çapında kurtarıcı olmadan, bu çapta kurtarıcılara mahsus hamle ve hazırlık sahibi bulunmadan, bu küçücük zatımızla bile kurtulamıyoruz.
Evvelâ şahsına, sonra bütün Doğu âlemini kurtarması, daha sonra da çepeçevre yeryüzüne ve insanlık kadrosuna sahip bir kurtuluş ifadesine varması için Türk milletine gereken yol, en girift, en mahrem, ve en iç kavrayışiyle İSLÂMİYET'tir.
Gerçek ve büyük ifadesiyle 600 küsur senelik devletimizin yarısında tam ve sıhhatli bir arslan, yarısının ilk yarısında dişleri ve pençeleri iltihap içinde bir arslan benzeri, yarısının son yarısında da ne dişi ve ne pençesi kalmış bir kafes arslanı hayatı süren milletimize, hele son bir asrın sahte ve büsbütün kaybettirici birkaç davranışından sonra düşecek en sağlam, en yeni ve en ileri şuur, ruhunun röntgen camını hangi çöplüğe atmışsa bulup çıkarmak ve onu bugüne kadar yapılmış her teşhisin yanlışlığı ve yalancılığı adına Yirminci Asrın güneşine tutmaktır.
İslâm vecd ve imanının, ana sütünden daha temiz çarşafı üzerinde Yirminci Asrın dünyasına ait şifalı ve zehirli ne kadar yemiş varsa hepsini silkeledikten sonra, bizden olan her şeyi çekici ve bizden olmayan her şeyi itici bir ana kıyas vahidine sahip, sağ elimizde Allah'ın kul parmağı girmemiş biricik Kitabı ve sol elimizde insanoğlunun olanca fikir ve iş kütüphanesi, ânî bir şahlanışla, kendi kendimizi bulma!.. Kurtuluşumuzun ve dünya çapında kurtarıcılığımızın reçetesi sadece budur: Ve bu reçetenin temel unsuru İslâmiyet’tir. İşte bugünden başlayarak kendimizi çerçevelemeye memur bildiğimiz muhteşem açıklığı içinde bir o kadar mahrem hakikat! (İdeolocya Örgüsü)
|
Eklenen Yorumlar
Ekleyen : enes ?ift 07.11.2007 Yorum : her türlü insani zaafiyetten uzak olan islamın evvela yüreklerimizi fethedip daha sonra fert planından devlet planına devlet planından dünya planına uzanıp her türlü yaranın tedavisini yapıp insanları gerçek saadete, ebedi ruh selametine ulaştırması, kaostan sukunete çıkarması dileğiyle... selam ve dua ile...
Ekleyen : erdal Yorum : ustaddan allah razi olsun harika baska denilebilecek bir sey gormuyorum
Ekleyen : muhammed Yorum : allah buyruğu ve resul ölçüsünü kalbinin ve kasasının kapısına kazıyan ve surda mukaddes bir gedik açtık diyen üstadın yazısına yorum yapmak bizim ne haddimize . TEŞEKKÜRLER ÜSTAD.allahın selamı üzerinize olsun.
Ekleyen : Sinan AYHAN Yorum : müspet veya menfi yorum yapılamayacak bir durum göremiyorum... haddi aşan bir durum da... fikir beyan etmek kadar olağan daha başka ne olabilir...
varsayalım iddia sahibinin söylediği güzel bir ifadeye denk düşen bir örnek sundum... ben iddia sahibine hakaret mi etmiş olurum... veya aslında burada kast edilmek istenen budur ve söylenen eksiktir desem veya yanlış anlaşılıyor desem, hakikati zedelememiş mi olurum... yorum yapmak neredeyse iddia sahibine küfretmeye eş değer, bizim gözümüzde... oysa buradaki yorum ne anladığını ve anlamadığını meydan yerine dökmekten ibaret...
sokrat bir önerme karşısında şöyle der: "söylediğinizi tam anladığımı söyleyemem; söylediğinizi ne anladım, ne anlamadım veya hem anladım, hem anlayamadım; anladım, şundan şundan şundan dolayı; anlamadım, şu ifadeler yerini bulmuyor..." karşındaki muhattabına yön ve ufuk açıcı yorum imkânı; karşısındakini mugalataya boğmak değil... bir de büyük doğu terbiyesindeki külliyatı düşünün... terbiye fikir namusuyla başlar çünkü...
mevcut kıyaslarıyla kurtuluş formülü, yine üstad'in ifadesiyle: " sağ elimizde Allah'ın kul parmağı girmemiş biricik Kitabı ve sol elimizde insanoğlunun olanca fikir ve iş kütüphanesi, ânî bir şahlanışla, kendi kendimizi bulma..." işi... bu iş bir iç oluş ve Allah'ın lütfu içimize dolan nurla ve onun bedenimize ve dış dünya cephemize tezahürüyle mümkün... nefsimizin körelttiği irade bu işin üstesinden gelemez... "Allah kuluna çekemeyeceği yükü yüklemez..." Duamız odur ki, Allah bizi üstad'ın ifade ettiği kurtuluş formülüne muhattap görsün ve o muhattaplığın hedeflerini yüklenecek ilmi uzuvlarımızın imkânına yerleştirsin... İnşallah ya bizim neslimizde, ya bizden sonraki yakın bir nesilde o kurtuluş yükünün keyfiyetini ve üstün imkânlarını bütün dünyaya aksettirsin... Allah Hayy ve Layemut...
Ekleyen : mustafa arslan Yorum : müslüman türke yol gösterenlerden allah razı olsun
Ekleyen : Sinan AYHAN Yorum : sokrat'in fikir edebinden daha iyisi, Şeyh-i Ekber'den... şu şöyle şöyle şöyledir... şöyle olduğundan da belirtiler varır... Yine her şeyin en iyisi Allah(El-Cemal) bilir... bir de bazı eserler uzerine şerh yazma edebi var...
Ekleyen : Enes ?ift Yorum : Büyük doğu ideası, türk dünyasını içine girmiş olduğu buhrandan kurtaracak bir düşünce sistemi... dileğimiz türk dünyasının kendi öz kültürüne dönmesi bu düşünce sistemini hayata geçirmesidir.üstadın yukarıda ifade ettiği gibi türk dünyasının içine düştüğü buhrandan kurtarmasının reçetesi kendine dönmesidir. vesselam
Ekleyen : NURY Yorum : Günümüzde İslamiyet çok kötü temsil ediliyor. İslam ülkelerine ve İslamiyeti hakim kılacağını idia eden çeşitli örgütler batının islamiyetten ürkmesine sebep oluyor. Bizler islamiyeti doğru yaşayan uygar bir ülke olmadıkça İslamiyeti başkasının gözünde sevimli kılamayız. Adamın biri yol üzerindeki ağacın gölgesinde dinlenirken devesinin yükü ağır görünen bir yolcu onun yanında mola veriyor. Yolcudan öğreniyor ki adam devesinin bir tarafına buğday yüklemiş öbür tarafına da yükün dengelenmesi için taş koymuş. Adam yolcuya taşları atıp onun yerine buğdayı eşit olarak her iki tarafa yüklemesini ve bu şekilde zavallı devenin ağır yükten kurtulacağını öğütleyince adam bu tavsiyeyi beğenmiş. deve sahibi adamın bu akılla çok zengin olması gerektiğini sorduğunda öyle olmadığını öğrenir. Yolcu da akıllı fakat fakir olan adamın tavsiyesini bu sesefer beğenmemiş.
Ekleyen : k?bra Yorum : üstadımız ın yazdıgının kötü olması mümkünmü.keşke herkes bunları okup bışeyler alabilse
Ekleyen : hasan cubuk Yorum : üstattan allah razı olsun inşaalh mekanı cennettır.o ne yaz dıysa dogrudur.cünkü allah yazan yalan söylemez.rabbim bizlerı üstad sevgisin den ayırmasıninşaallah ahırette bizi beraber eyler
Ekleyen : yagmur Yorum : allahın slat ve selamı ustune olsun hakıkaten çok buyuk bı ustad..allah mekanını cennet eylesın
Ekleyen : gamze Yorum : Allah razı olsun..gerçektende bu reçetenin temel unsuru islamiyet..islamı gerçek anlamda yaşamamız duasıyla...
Ekleyen : mustafa Yorum : islam ancak islamı damarlarında an ve an yaşayan hissedebilen bu necip milletin çabaları ile tekrar yeryüzü semalarında dalgalanabilecektir.
Ekleyen : mehmet Yorum : üstadın dediği gibi gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir.
Ekleyen : rabia Yorum : bizleri aydınlattığınız ve bilgilendirdiğiğnğz için yürekten teşekkürler
|