Üzüldüğümüze üzülelim Ekrem Esad Atan Sayı:
91 - Ocak / Mart 2017
Aklımızın ucuna bile gelmeyen fakat başımıza gelecek olaylara koşar adım gidiyoruz. Yaptıklarımızın veya yapmadıklarımızın nasıl sonuçlanacağını dahi bilemiyoruz. Sonuç bizim elimizde değildir, kader içinde de bir kader vardır.
Zaten insanın canını sıkan şeylerin en başında kendi elinde olmayan olaylar geliyor. İşte bu sıkıntı, öfke şeytandan geliyor, rahat durmuyor olması gerekenler olduğu zaman. Şeytan rahat durmadı mı biz de rahat duramıyoruz tabi... Neyse bu ayrı bir konu, biz sonuç kısmına geri dönelim.
Olayların öncesini ve sonrasını göremesek de görenin olduğunu bilip neden rahat olamıyoruz? Acaba gerçekten biliyor muyuz, inanıyor muyuz dilimizden çıkanlara, içimizden geçenlere.
Bir bardağı yere attığımızda kırılacağına inandığımız için yere atmayız. Bu kadar net inanabildik mi biz Allah'a? Meselâ malından verince malının eksilmeyeceğini söylüyor Allah, aksine artacağını da söylüyor. Peki, elinin gitmemesi neden? Gerçekten inandığın için mi? Halbuki bardağın bile süresi doldu mu kayar elimizden, nasıl olduğunu anlamadan kırılır gider, ona da bir kader çizilmiş, biz anlasak da anlamasak da...
Madem oynamayı beceremiyoruz bu oyunu, bari herkesi katmayalım oyuna, pas istemeyelim meselâ ondan bundan... Hiç olmadı karışmayalım başkasının topuna!
Sonunda üzüleceğimizi, üzeceğimizi bildiğimiz konulara balıklama atlamayalım. Hayattaki ilişkilerimizde güzel kısımları en üste çıkartalım fakat geleceği muhtemel kötü kısımlardan etkilenmeyi en aza indirelim. (Yok edelim demiyorum )
Anlıyorum ki kendimize yapıyoruz bunların hepsini, kendimizi dertlendiriyoruz. Birinin dert olmaya yeltenmesi yetiyor bizim için büyük dertler açmaya! Hep söylerler ya "yapan nasıl yapıyor?" diye, nice Allah dostları neler neler dert etmemiş... Tabi kolay değil böyle yaşamak, zaten o, bu, şu değil Allah dostları başarmışlar Allah'ın yardımıyla...
Bu konu hakkında daha çok yazmayı plânlamıştım fakat devreye Allah girince konu hemen en güzel şekilde kapanıyor. Olayları gönderiyor, karıştırmak istediği kadar karıştırıyor, çözmek istediği zaman çözmek istediği şekilde çözüyor... Var mı bir itirazın?
Oyun içindeki o anın gereği olan küçük parçalara takılıp üzüntü ile geçirmeyelim ömrümüzü. Veya üzülelim; üzüldüğümüze üzülelim...
|