Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2643 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Çile
Kadir Bayrak

  Sayı: 92 -

“Çile”sini ilk defa fakülte yıllarında tanıdım. Oysa ülkenin sınavla girilebilen, hatırı sayılır okullarından biriydi, mezun olduğum lise. O zamana kadar ismini de sık duyduğumu iddia edemem. Diğerleri gibi bir şairdi olsa olsa… Gerçi birilerine göre sakıncalı olan fikirlere kapalı edebiyat kitaplarında eserlerine yer verilmemesi, hakkında fikir sahibi olmaya yeterliydi belki ama…

Üniversite, yurt derken birçok insan ve bir o kadar da fikirle tanışma imkânı bulmanın da etkisiyle hayatın sadece derslerden ibaret olmadığını idrak ettim. Neden sonra, büyük şehrin büyük kitapçılarındaki saman kâğıdıyla karışmış mürekkep kokusu bizi kendine çeker oldu. Farkında olmasam da raflarda aradığım biri vardı. O biri; kimdi, niçin O'nu arıyordum, bana söyleyecek ne sözü olabilirdi, o an için bilemiyorum ama ısrarla arıyordum. Nitekim bulduğumu zannettiğim, kitaplarını alıp konferanslarına gittiğim niceleri oldu. Onlarla münasebetim işte bunlarla sınırlı kaldı; kitaplarını aldım ve konferanslarına gittim…

Şiiri; resmî gün ve gecelerde söylenir, günün anlamına göre genelde hamaset, eh biraz da his yüklü birbiri ardına dizilmiş kafiyeli birkaç kelimeden ibaret sayan eğitim sisteminden geçmiş bir gence, şiir hakkında ne söylenebilir ki? Âşık olduğunu zanneden liselinin sıraya kazıdığı mısraların bütününe de şiir denilmiyor muydu sanki. Bana fikir lâzımdı. Şiiri, gitsin liseli âşıklar okusun…

Bu hislerle, okula değil kitapçıya gittiğimiz bir gün, sırf kitap sahibi olmaları sebebiyle kendilerine hayranlık duyduğum yazarların eserleri arasından, arkadaşım Çile’yi çekip “Bak” dedi, “sana bir şey göstereceğim.” İskambil kâğıtlarının usta kumarbazın bir elinden diğer eline havada uçarak geçmesi gibi kitabın başından sonuna şöyle kuşbaşı bir bakış… İlk dikkatimi çeken, bir başlık ve iki mısradan müteşekkil beyitler ve bunlar için ayrılmış koca ve bomboş bir sayfa. İşte şiir kitabı almamaktaki haklılığım kanıtlanıyor… Şu beyitleri alt alta yazsalarmış ya… Ama bana gösterilmek istenen bunlar değil. Yayınevinin kitabın sonuna eklediği bir fotoğraf. Allah şahittir, o fotoğrafı gördüğüm anı, bir ömür boyu unutmayacağım. Başımdan aşağıya kaynar sular mı dökülmedi, zemin ayağımın altından mı kaymadı… Ne olduysa oldu ve o an hayretler içinde kalakaldım. O fotoğrafta beni cezbeden neydi, onu da bilemiyorum. Büyük bir caminin büyük bahçesi. Bir cenaze ve insan başlarından tarlayı andıran mahşerî bir kalabalık ve en ön safta, çok değil cenazeden birkaç ay sonra ülkenin başbakanı olacak şahıs. Daha fazla dayanamadım ve kitabı kapatıp yerine koydum. Kitap yerine koyuldu koyulmasına ya içimde birçok şey de yerle bir oldu. Yurda döndüm, hiçbir şey olmamış gibi davrandım ve fırsatını bulduğum ilk anda gittim, kitabı satın aldım. İlk sayfasına ismimi yazdım, o günün tarihini düştüm: 09.03.1998, Ankara… İşte Üstad’ın bendeki ilk kitabı…

Önceleri kitabı rastgele açıp o sayfadaki şiiri okumak, böylece önceki fikirlerime ters düşmeden, bir şiir kitabı ancak böyle okunur kanaatini kendime kabul ettirmek yolunu seçtim. Ne fark eder ki, hangi şiirini okusam sarsılıyorum. Evet, Üstad’ın bendeki ilk tesiri bu oldu; sarsılmak, hayrete düşmek… Neydi beni bu derece etkileyen? Kelimeleri mi? Belki… Üslûbu mu? Hiç şüphe yok; yoksa bunların da üstünde tüten mânâ mı? Kesinlikle, şiddetle evet. Çile, ayrılmaz bir parçam olmuştu artık. Şimdi düşünüyorum da, hislerini saklamakta pek mahir olduğunu düşünen ben, pınarlarına akın eden gözyaşlarıma, düğümlenen boğazıma rağmen her fırsatta O’nun şiirlerini etrafımdakilere okumaktan kendimi alamadım.

Kardelen’in editörü olarak ne zamandır hayalini kurduğumuz Üstad sayısının hazırlanmasında belki de bu his yoğunluğu sebebiyle hayli istekli oldum ve arzu ettim ki benim böyle tanıdığım insanı, başkaları da bilsin. İşte şimdi o sayıyla karşınızdayız. Muvaffak olabildik mi, takdir sizin. Üstad’ın, zor anlarımda tekrar tekrar okuduğum şu beytindeki mânâyı, Allah’ın son nefesime hâkim kılmasını niyaz ediyorum:

"Kapı kapı bu yolun, son kapısı ölümse;

Her kapıda ağlayıp, o kapıda gülümse." 

(Kardelen yıl 11, sayı 34; Temmuz/Eylül 2002)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509386
 Bugün : 320
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629097
 Bugün : 9
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim