Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2249 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Taşlar dile geldi
Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 97 -

Dünyayı despotlukla yönetmeye çalışan ve “Her şey benim” kibri ile yaşayan Amerika Birleşik Devletleri, hepi topu 250 yıllık bir devlet… Devletin bulunduğu kıtanın keşfi bile insanlık için çok kısa bir zaman öncesine dayanıyor; 500 yıl…

100 Yıl öncesine kadar “Güneş Batmayan İmparatorluk” kuran İngilizler’in, Britanya adalarında kurdukları Birleşik Krallık’ın kuruluşu 1707… Daha öncesinde adada İrlandalılar, İskoçlar, Britanyalılar ayrı ayrı ve bağımsız olarak yaşıyorlardı… Ne var ki, Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te Bizans İmparatorluğu’nu yenip imparatoru esir aldığı 1070’li yıllarda Britanya adasında “İngiliz” diye bir millet henüz bulunmuyordu. 11. Yüzyılda Kuzeydoğu Avrupa’dan göçen Anglosaksonlar, adanın yerlileri olan Britonlar’la birlikte yeni küçük krallıklar kurarken, Kuzey Avrupa’nın işgalci kavmi Vikingler’in saldırıları ile uğraşmaktaydı. Bundan 5 asır önce yani 6. Yüzyılda ise, ada Anglosaksonlar tarafından işgal ve istila edilmişti.

Vikingler, 11. yüzyıl boyunca Britanya Adaları’nı işgal ettikten sonra, buradan yeniden kıta Avrupası’na dönmüşler ve Franklar’ın yaşadıkları şimdiki Fransız bölgesini işgal etmişlerdi. Fransa’nın ilk sakinleri Keltler, yıllarca Roma İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde yaşadılar, Roma, güçten düşünce küçük derebeylikler ortaya çıkmaya başladı. Fransa’nın Avrupa’da söz sahibi olmaya başladığı yıllar 14. asırdır.

Ruslar 17. Yüzyılda Sibirya ovalarından Karadeniz’in Kuzeyine ve Doğu Avrupa’ya doğru inmişler ve 1. Petro zamanında isimlerini duyurmaya başlamışlardır. Bundan önce küçük şehir devletleri şeklinde bu bölgeyi yöneten Altınordu Türk Devleti’nin hâkimiyetinde yaşamaktayken, Almanlar ve İtalyanlar, birliklerini 1800’lü yılların ikinci yarısında ancak kurdular ve dünya sahnesine çıktılar.

Avrupa’da elbette bu devletlerden önce de pek çok millet yaşadı ve devletler kuruldu. Elbette geçmişte kurulan bu devletler de dünyanın tamamını etkileyen güçlere ulaştılar. Yunan şehir devletleri, Roma İmparatorluğu, İskender’in Makedonyası, Roma-Germen İmparatorluğu bugünkü modern Avrupa’nın inanç, estetik ve nizam bakımından temelini oluşturmaktadır. Ancak Roma ırk değil bir statüydü, Yunan şehir devletleri güçlerini kaybettikten sonra Homeros’un ezgilerinde kalmış, Makedonya ise İskender’in ölümüyle sona ermişti.

Günümüzde dünyayı yöneten, yönlendiren, sömüren, devletler arasındaki ihtilafları ve iç karışıklıkları kullanarak terör estiren bu devletler henüz ortada yokken, bundan çok uzun yıllar önce 6. asırda atalarımız “Türk” ismi ile bilinmekte ve Orta Asya’da yaşamaktaydılar. Göktürkler’in soyundan gelen Bilge Kağan 700’lü yıllarda kadim Türk şehri olan Ötügen’de, taş bir kaplumbağanın sırtına diktiği kitabesinde “Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insanoğlu kılınmış. İnsanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk Milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş” demekte ve milletine “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tâbidir. Bunca milleti hep düzene soktum. O şimdi kötü değildir. Türk kağanı Ötüken ormanında oturursa ilde sıkıntı yoktur” diye nasihat etmekteydi.

Elbette Göktürk Devleti’nden önce ve sonra da atalarımız pek çok devletler kurmuş, dünyanın değişik yerlerinde hüküm sürmüşlerdir. Ancak Bilge Kağan’ın, ondan da önce Oğuz Han’ın töresinden hiç vaz geçmemişler ve Türk adını, Türk örfünü yedi iklim dört bucak üzerinde yaşatmışlardır. Özellikle devlet yapısı, askerî yapı, ast üst ilişkileri, devlet tebaa ilişkileri, meselelere bakış, problem çözme, cihangirlik duygusu Türkler’de kadimden beri aynen süre gelmiştir.

Buna en büyük örneklerden birisi, atalarımızın yaşadığı her yerde örnekleri görülen taş heykellerdir. Bu heykeller incelendiğinde, Türk Hakanı’nın belirli bir oturuş şekli ve düzeni olduğu açık ve net bir şekilde görülmektedir. Yazımıza eklediğimiz resimlerde de görüleceği üzere, Türk Hakanı bağdaş kurup oturmakta, elinin birini kuşağına koymakta veya bazen bir mendil tutmakta, diğer eli ile “Ant kadehi” ismi verilen ve hükümdarlık alâmeti olan bir kadeh, bazen de “Lotus çiçeği” denilen ve yine hükümdarlık alâmeti olan bir çiçek tutmaktadır.

İnanç değişmiş, yerleşim yeri değişmiş, şartlar değişmiş, üretim koşulları değişmiş, kısaca hem dünya genelinde hem de milletimiz özelinde yaklaşık 15 asır boyunca pek çok değişiklik olmuş ancak simgesel anlamda bu oturuş şekli Türk Hakanlarında değişmemiştir. İnternette yapmış olduğum araştırmada budizme inanan Uygur sultanlarının, eski dinlerine inanan Hun ve Göktürk hakanlarının ve hatta Osmanlı hükümdarlarının da benzer oturuş şekliyle simgesel olarak bu pozu vermiş olduklarını gördüm.

Dünyayı yönetme iddiasındaki devletlerin henüz isimlerinin dahi yaşamadığı tarihlerde büyük imparatorluklar kuran, duruşuyla, bakışıyla, inancıyla hep dünyaya hükmetme gayesi güden milletimiz bu vasıflarını nesilden nesile aktararak bu günlere kadar getirmiş ve kökleri çok derinlerde bulunan sağlam bir medeniyet ve vizyon sahibi olmuştur.

Bununla ilgili elbette verilebilecek pek çok örnek vardır ve bulunabilir. Ancak sadece Türk Hakanlarının simgesel oturuş şekli dahi, şimdilik meramımızı anlatmaya yetmekte ve bu taşlar dile gelerek hepimize “bir şeyler” anlatmaktadır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Gazzeye ağıt... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 116
Dünyanın En Kısa Hikayesi... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16350015
 Bugün : 1854
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695066
 Bugün : 60
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 184
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim