Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1447 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Dünyanın En Kısa Hikayesine Nazire
Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 111 -

Dün gibi hatırlıyorum, yaşım çok küçüktü ve bu modern çağlar henüz başlamamıştı. Bayrama az bir süre kalmıştı. Annem evdeki bakır kap kacakları elime tutuşturdu ve bunları kalaylatmamı söyledi. Kara lastiklerimi ayağıma geçirdim, ceketimi giydim ve uçar adımlarla uzun, dar, Arnavut kaldırımı taş yollardan geçerek bakırcılar çarşısına gittim. Önümüz bayramdı ve çarşı bayrama hazırlanıyordu. Bakıra şekil veren çekicin ritmik sesi çarşının taş duvarlarında yankılanıyor ve insan uğultusuna karışan bu ses uzayıp giden yüksek duvarlı çarşının içinde âdetâ sonsuzluğa ulaşıyordu. İleride kalaycıların bulunduğu bölgede kalabalıktan dolayı dükkânların önüne konulan taburelerde oturanlar sıralarını bekliyorlardı. Ben de bir kalaycıya elimdekileri bırakarak boş bir yere ilişiverdim.

Çekiç sesleri kalaycı ocaklarında yanan odunların çıtırtılarına karışıyor, insan uğultusuna âdetâ bir armoni gibi eşlik ediyordu. Fakat zaman hiç geçmiyordu.

O esnada oturduğum yerin tam karşısındaki dükkânın içini fark ettim. Bugünkü aklımla âdetâ bir film sahnesinden alınmış olduğunu düşündüğüm bu dükkân, beni çok etkilemişti. Köşede küçük bir ateş yanıyor, ateşin üzerindeki kazanda kalay ve diğer metaller eriyip kaynıyordu. Bunun önündeki kalaycı ustası bir yandan ocağın içine odun atarak ateşi harlarken diğer yandan da kalaylayacağı bakır kabı almış bunu zımparalıyor ve temizliyordu. Ağzındaki sigara yanıyor muydu, yoksa bir dekor olarak ağzında mıydı ayırt edemiyordum. Güçlü pazıları, yaşlılıktan dolayı buruşmuş derisiyle bir tezat oluşturuyor ama zıtlıklar arasındaki bu uyum âdetâ bir Rönesans eseri gibi sahneye gerçeklik katıyordu. Ahşap raftaki radyoda cızırtılar arasında bir uzun hava sanki hiç bitmiyordu. Ara sıra ocağın başına gelen bir çocuk elindeki körükle ateşi canlandırıyor, bu esnada usta hemen ateşe bir odun atıveriyordu. Sahnenin tamamlayıcısı, duvarın kenarında ahşap bir iskemlede oturan ihtiyardı. Adam belki de çok yaşlı değildi ama henüz okul çağında olan ben, adama baktığımda, bu adamı sanki asırlar öncesinden beri yaşıyormuş kadar yaşlı sanmıştım. İskemleyi şöyle yan çevirip sırtını duvara dayamış ve vücudunu da iskemlenin arkasına doğru yaslamıştı. Üzerindeki elbiseler de âdetâ yaşı kadar eskiydi. Kasketini hafif yana düşürmüştü. Yuvarlak gözlüklerinin arkasında gözleri açık mıydı, kapalı mıydı, anlayamadım. Âdetâ bir heykel gibi duran bu ihtiyar çok dikkatimi çekti. Gerçek miydi, canlı mıydı, uyanık mıydı belli değildi. Anlamak için dikkat kesildim.

Böylelikle içerideki konuşmaları da duymaya başlamıştım. Konu bayramda çocukları sevindirme üzerine akıp gidiyordu. Kalaycı, bu ihtiyara bayramda çocuklarına aldığı ve hiç unutamadığı bir şey olup olmadığını sordu, elindeki odunu ateşe atarken. Çırak hemen geldi ve ateşi körükleyiverdi. Çıtırtılar arasında kıvılcımlar küçük dükkânın içine yayıldı. Loş dükkânda odun ateşinden çıkan alevler içerisini kızıl bir renk cümbüşüne çevirdi, ihtiyar cebinden tütün tabakasını çıkartıp bir sigara sardı. Yandaki demir maşa ile ocaktan küçük bir köz aldı ve yaktığı sigarasından derin bir nefes çekti…

Zaman âdetâ durmuştu…

Bu olaydan yıllar sonra bana geçmişteki bu sahneyi hatırlatan, Ernest Hamingway’e on kelimeden oluşan bir hikâye yazıp yazamayacağını sorduklarında Hamingway’in yazdığı şu kısa hikâyeyi öğrenmem oldu. “Satılık: Bebek ayakkabıları. Hiç giyilmedi.”

O gün ben oturduğum taburede dikkat kesilmiş ve âdetâ bu sürrealist sahnenin hiçbir anını kaçırmamak için öne doğru eğilmiş haldeyken, ihtiyar derin bir nefes çektiği sigarasını yere attı. Ayağıyla üzerine basıp izmariti ezdi. Sigara dumanının âdetâ ciğerlerini doldurduğunu, buradan damarlarındaki kana geçtiğini ve kılcal damarlarına kadar bütün vücudunu dolaştığını, sonra beynine gittiğini ve kıvrım kıvrım beyninin bu sigara dumanını âdetâ bir sünger gibi emdiğini hissettim.

Sonra dünyanın en kısa hikâyesine şu nazireyi yaptı:

“Arefe günüydü. Küçük bebeğime kefen bezi almıştım…”


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Gazzeye ağıt... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 116
Dünyanın En Kısa Hikayesi... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16349858
 Bugün : 1697
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695061
 Bugün : 55
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 184
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim