o mübarek kapıda İbrahim Şaşma Sayı:
101 -
Perdeleri huzura kapanmayan evlerin binlerce yetimi varken kime gideyim senden başka. Ben muhabbete yolcuyum artık. İlahi bir aşka. Ne olur şefaatini konfetiler misali başımdan aşağı saç. Sana geldim efendim. Mübarek kapılarını aç.
Aklım başımda değil, bilmem nerede kimde?
Bir kemikten bir etten, hâsılı bir yığındım.
Ruhumu eşkıyanın işgal ettiği demde,
Sana geldim efendim, bir tek sana sığındım.
Dudaklarım çatlıyor, adını andığımda
Rayihalar içinde, ruhum handandır benim.
Ne hasretler sakladım, muhabbet sandığımda.
Yarına hazırlığım, elbet ondandır benim.
Hicran dolu gönlümün kuru topraklarına;
Avuçlarından aksın Bengisu Pınarları.
Ersem aşk miracına, tutunup yapraklarına;
Boy versin gönlümde, muhabbet çınarları
Kalbimin hanesini, dar-ı didar kılıp da.
O gümrah ırmakları akıtan bir Nebi var.
Çile çile tezgâhta, iman denen kalıpta,
Ruhumu ilmek ilmek, dokutan bir Nebi var.
Şefaatindir elbet, selâmete çıkaran.
Şu biçare gönlümü, tufanlardan efendim.
Hicran-i sabahların, seherinde yakaran,
Kör nefsinden kaçan, firarî âşık bendim.
Hangi kalem yazacak bir bütün cemalini?
Cümle şair acizdir o hudutsuz nurunda.
Anlatamaz bitaptır cümleler kemalini.
Okyanuslar mürekkep, olsa bitmek zorunda.
Senden uzaksa âdem, karanlığa müebbet.
Mısırda sultan olsa, gönül dilinde açtır.
Sıhhat reçetesinde ilk kalemde muhabbet.
Bütün hasta gönüller şefkatine muhtaçtır.
Yere batsın dünyanın, cümle sırça sarayı.
O mübarek gölgende, icazet ver kalayım.
Gönlümde konak bildim, Nur dağında Hira’yı.
Bu aşk, tapu bilinsin, sakini ben olayım.
Bu dünyamda sen varsın, aldığım her nefeste.
Yanımda ol efendim haşir ve mizan günü.
Adını andıkça dilim, hep aheste âheste.
Çok yangınlar gördü kalbimin kıble yönü.
Aşka akan gözyaşı, sen kurumayan mendil.
Sana selâm salâvat, gönüllerin sefası.
Gökte billur avizem, kalbimde yanan kandil.
On sekiz bin âlemin Muhammed Mustafa’sı…
Yolunu bekler Kudüs, topuğunu kızgın kum.
Koyma diyarı ey yâr, böyle acı firakla.
Çöl sana mazhar olmuş, ben bir kum kadar yokum.
Yedi kat göğü yine, dolaşıp gel Burak’la.
Seni anlatır bana, her dalı, her goncası
Gülleri gül eyleyen, elbette ki gül kokun.
Çekilsin ruhumdaki, hasretliğin kancası.
Ne olursun efendim aciz gönlüme dokun.
Sen ki nuruyla cihanı Gülşen eyleyen server.
Cümle can, dağlar taşlar, şefaatine muhtaç.
Kanadının altında ümmetine bir yer ver.
Ne olursun efendim mübarek kapını aç
Ne olursun efendim mübarek kapını aç.
Ne olursun efendim mübarek kapını aç
|