Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1381 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Dubalı dünya düzeni -I-
Mehmet izzet Gülenler

  Sayı: 104 -

'Dünya bir öküzün boynuzları üzerinde duruyor'… Ahıra girdiğinde gece; dışarı çıktığında gündüz oluyor… Bu düşünce 'bilim(?)' 'adam(?)'larınca çürütüleli, uzaydan görüntüler çekilip 'her şey açığa kavuşturulalı?' çok oldu…

Ben de 'gerçekten' 'yaşamaya' ve 'adam' olmaya çalışan biri olarak iddia ediyorum ki: 'Dünya dubaların üstünde duruyor'…

Nasıl mı?

Uzun yıllardır kendi 'GözlemEvim'den çektiğim görüntülerden, yeterli olacağını düşündüğüm birkaçını aktaracağım şimdi ben de size...

Dubacının Dubası

Bir sokak… Arabasına park yeri arayan birisi 'dubalarla' ayrılmış olan yere doğru yanaşıyor… Onu gören duba sorumlusu hemen dubaları büyük bir şevk ve içtenlikle çekmeye davranıyor… Yanaşan kişi yakın bir yerde bir işi olduğunu, nereye park edebileceğini… Hatta mümkünse oraya park edip edemeyeceğini soruyor…

Bunu duyan, biraz önce şevkle ve ilgiyle seyirten duba sorumlusu, bu sefer tam tersi bir tavırla, dubaları tekrar eski yerlerine dudak bükerek koyarken, neredeyse o kişinin yüzüne bile bakmadan, kerhen; yok kardeşim, burası “şu restoranının” yeri, bilemem, ilerilere bakacaksın artık; deyip gönderiyor adamı ve duba sorumlusu makamına geri dönüyor…

–Konuyu şuradan ele alarak anlatmaya ve anlamaya çalışalım:

Büyük Şirketler başta satış/pazarlama olmak üzere bilimum eğitimler verirler çalışanlarına… Tabii ki en büyük amaç kârı arttırmaktır… Müşteri odaklı yaklaşım vurgulanır sürekli… Müşteri memnuniyeti en ön plândadır… Çünkü 'para' onun cebindedir… Her firmanın kendine göre bir hedef kitlesi vardır… Ve herkes de bir şekilde irili ufaklı belli firmaların hedef kitlesi dâhilindedir…

Büyük ve imaj(!) olarak da daha kaliteli! görünen firmaların farkı, zaten oradan alışveriş yap(a)mayacak(!) olanları yanlarına yaklaştırmayacak şekilde bir düzen kurmuş olmaları… Onlar da işte zaten muhatap bile olmayarak koymuş oluyor o 'dubayı'… Zaten muhatap bile olmayarak 'buraya park edemezsin kardeşim, ilerilere bakıcaksın..' demiş ve o dubayı yerine koymuş oluyorlar… Yani aslında birbirinden hiç bir farkı yok… Görüntüde: Müşterilerine(!?) iyi(!?) davrananlar makbul ve iyi firmalar… Müşterilerine iyi davranma ortalaması düşük olanlar, kötü firmalar… (Ürün kalitelerinden falan burada bahsetmiyorum… Çünkü 'Asıl Ürünün Kalitesiyle' ilgilenmekteyiz şu anda.)

İşte tam da size anlatmak istediğim şey bu zaten:

'Dubalı Dünya Düzeni' ve jargonları… Her şey o çerçevede iyi veya kötü… Tüm değerlendirmeler burada yapılıyor… Müşteri ve müşteriye yaklaşım… Sonra da sonuçlar: İyi satıcılar(!) tarafından egoları şişirilmiş, ego tatmini yaşayan ve çok mutlu! olan müşteriler veya yeterince profesyonel(!!?) olamayan satıcılar… Müşteri temsilcileri(!) tarafından egolarına dokunulduğunu hissedip 'paramızla rezil mi oluyoruz' diye isyan eden müşteriler…

Peki Müşteri ne demek? Cebinden alınabildiği kadar çok parasının alınmak istendiği kişi demek… İyi satıcı… İyi müşteri... İyi satıcı: Müşteriden olabildiğince çok para alabilen, koparabilen kişi. İyi müşteri, çok para veren, harcayan, çok alışveriş yapan kişi. Ve artık herkes satıcı, herkes müşteri… İyi satıcı veya kötü satıcı.. İyi müşteri veya kötü müşteri… İyi ve kötü kavramları da artık sadece bu çerçevede ve bu anlamda varlar.. Ve müşteri değilsen... Nesin? Hiçbir şeysin.. Tüm değer onun üzerinden belirleniyor. Peki ya gerçek!!!?

Allah'ı ve Allah rızasını... Allah'ın memnuniyetini düşünenler... O dubaları koyabilirler mi..ydi? Belki bir dua, tüm işlerini rast getirecek... Tüm işlerine... Tüm kazançlarına bereket verecekti... Kim bilir...

Bereket diye hiç bir rakamla ölçülemeyen bir şey vardı ve VAR!!!... O dubaları koyanların yabancılaştığı ve unuttuğu… Sen o dubayı koyarak ve o kişiyi kovalayarak, belki de bütün bereketi; asıl 'kazancı' kaçırdın.. Biz bu dünyada NEYİ kazanmanın peşindeyiz? Asıl kazanmamız gereken... Ve asıl gerçekten kazanabileceğimiz şey ne? En başta bu soruları sorup, bu soruların en doğru yanıtlarını içimizin en derinlerine bir tabelâ gibi astıktan sonra başlıyor asıl gerçek 'alış veriş'... Ve o zaman ancak anlıyor insan, konulan her dubanın aslında Allah ile o dubayı koyan kişi arasına konulmuş olduğunu... Ve buradan da yola çıkarak, bakmalıyız hepimiz de, içimizdeki konmuş olan kendi 'dubalarımıza' ve onları kaldırmalıyız bir an önce tek tek... ‘Cânıgönülden’... Bir de 'iyi insan olabilmek' ile satış pazarlama eğitimlerini yan yana bir koyun ve bir daha bir bakın...

Gerçekten iyi bir insanın... Herkesi eşi dostu yakını olarak gören ve Allah rızası için iyi olmaya, herkese ve her şeye en iyi ve en doğru şekilde yaklaşmaya çalışan birinin yaklaşımını ve her ânına ve yaptığı her şeye sirayet eden o yaşayışını düşünün... Sonra da kârı artırmak için kendilerine satış teknikleri öğretilmiş olan 'profesyonelleri'…

‘Hayatta asıl ustalık hep acemi kalabilmekmiş meğer’ diyordu Turgut Uyar... O aklıma geliverdi birden... Ve diyorum ki artık; tüm DUbAlardan 'b' yi çıkarmanın vaktidir ki kalsın geriye “aslolan”...  İnşallah... (Devam edecek...)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Sinan AYHAN    06.06.2020
Yorum : Dünyaya düzen verdiklerini düşünenler, ne yazık ki dünyayı çökertiyor... Görünen köy kılavuz istemez, insan aklı nefse doğru köreldi ve son tahlilde artık bütün pislikler su yüzüne çıkyor... İnsanoğlu ancak Allah'a itaatle paklanır, Allah'a iman et, dosdoğru yürü...





 
Motosiklet Günlükleri... - Sayı 113
Başka Mahalle... - Sayı 111
"Kanlı bayram", Srebrenit... - Sayı 109
Pembe peçeteler... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592709
 Bugün : 3250
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631039
 Bugün : 685
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim