Dubalı dünya düzeni -III- Mehmet izzet Gülenler Sayı:
106 -
Görüntülere devam edelim:
• Kırmızı Duba
Kırmızı ışıklarda insanların arabalarının camlarına, kapılarına asılan ve bunu kendilerinde bir hak görerek, 'madem o arabada, ben de buradayım, ona istediğim gibi davranabilirim. Her tür hareketi yapıp, vicdanıyla rahatça, dilediğimce oynayabilirim ve onun vicdanını sonuna kadar sömürerek sonunda o parayı ondan bir şekilde mutlaka alırım' tavrıyla para isteyen veya bir şeyler satmaya çalışan çocuklar, kişiler…
Özellikle market çıkışlarında konuşlananlar… İnsanların bir şeyler yediği mekânlarda, özellikle yemek yiyen insanların yediklerini boğazına dizecek şekilde o anları ve o yerleri seçenler… Bu durumlar normal mi sizce? Buralarda birşeyler kaymış durumda değil mi? Bu insanların yaklaşımında bir gariplik, bir 'profesyonellik' yok mu… Bence vahşi kapitalist düzenin naylonlaştırdığı birşeyler var burada. Burada yine 'satılan' bir şey var… Satılan şey ne mi?
Gerçek ihtiyaç sahibi o güzel insanların o güzel duygularının, o güzel hâllerinin, o gerçek ihtiyaçlarının çok çok kötü taklitleri. Tabiri caizse çakmaları satılmaya çalışılıyor burada… Şirketlerde kullanılan jargonla ifade edecek olursak: agresif bir pazarlama stratejisi, hem de ambalajı da en iyi şekilde yapılarak… İnsanların vicdanlarını duygularını tam bu noktadan sömürüyorlar işte… Dubaları insanların gözüne, kalbine sokarak…
Eğer o güzel insanlar güzel ağaçlarsa; bu gördüklerimiz plastik yeşillikleri insanların eline tutuşturmaya çalışıyorlar sanki… Ayıp, günah dinlemeyen mütecaviz bir tavırla onları kırmadan, belki o anda bir şey veremeyecek durumda olduğu için sessizce uzaklaşmaya çalışanların bile peşini bırakmayıp, işi kapılarını açmaya kadar götürerek…
Evet, buralarda dubalar kalplere konuyor ne yazık ki… Bu, insanların haklarına, vicdanlarına, duygularına göz göre göre tecavüz etmek değil mi? Üstelik bu tecavüzü de çok ısrarcı laubali bir şekilde kendilerinde hak görerek… Bu kadar kolay olmadığını ve olamayacağını ve burada hakkıyla mücadele edilmesi gereken önemli bir durum olduğunu düşünüyorum… Onların da, hepimizin de iyiliği için…
Tüm bu durumlara karşı en doğru tavırları sergileyebilerek tüm bu dubaları kaldırabilmeli… Yenilerinin konmasının önünü alabilmeli… Ölçüleri o en doğru yerine çekmeli… Çekebilmeliyiz...
O büyük menkîbede anlatılır ya hani :
Bir adam devesiyle çölde giderken, ileride, üstü başı perişan halde yerde 'su..su..' diyerek sürünmekte olan birisini görür. Devesini hemen yanına sürer ve ona bir an önce su verebilmek için devesinden atlar, matarasını da alarak adamın yanına gider. Yerde yatan adam, bunun üzerine kalkar, o deve sahibine vurarak devirir ve deve sahibinin devesine atlayıp kaçmaya başlar.
Deve sahibi arkasından bağırır : "Bu durumdan sakın kimseye bahsetmeee!!"
Bir kaç kez tekrarlar... "Bu durumdan sakın kimseye bahsetmeee!!"
Deveye atlamış gitmekte olan kişi bunun üzerine şaşırır ve durur.
'Ya' der 'Ben senin deveni aldım gidiyorum. Bu durumdan birine bahsetsem ne olur bahsetmesem ne olur?'
Bunun üzerine, yere devrilmiş olan deve sahibi :
"Eğer bu durumdan birine bahsedersen, bir daha hiç kimse bu durumda olan birine yardım etmez..." der.
Esas ruh tavır yaşayış budur, buralardadır... Ve buralara ne kadar yakın olsak kârdır... Zincirin halkaları gibi düşünürsek her birimizi; tüm halkaların en güzel ve en doğru şekilde birbirine ve Aslolana... Allah'a bağlanması... Amaç... Amacımız... Menkîbedeki büyüğün bizlere öğrettiği gibi... Buna pozitif halka diyelim... Halkanın hep pozitif yönde kurulması, bağlantının hep o yönde olması esas...
İşte 'birine bahsettiği anda’ pozitif halka kopmuş ve negatif halka kurulmaya başlamış oluyor. İşte yukarıda anlattıklarımı paylaşmama sebep olan şey de, o görüntülerin, o durumların bana, 'pozitif halka'da bir kopukluk veya kopukluğa götürebilecek bir şeyler olduğunu hissettirmesi idi.
Bahsettiğimiz çerçevede ve günümüzün bu DUBALI şartları altında ve o durumlarda, hangi tavır pozitif halkanın devamına hizmet eder ?... Soru bu... Yoksa bu gibi durumlardan genel olarak bile olsa bahsetmiş olarak yukarıdaki menkîbede anlatılan ölçülere aykırı davranmış olmaktan Allah'a sığınırım...
|