Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4451 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

"MONEY BACK"
Sinan Ayhan

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2004

Bayanlar baylar, işte kökeni belirsiz, havada kumaşıyla uçan bir kelebek... Şair ılgımı görmemiş, eklemlerinde sera etkisi yaşayanlar sadece, buna güve kelebeği der... oysa hava gergefte bir bez parçasıdır yırtık... Ve kelebek hangi odaya girse, hangi çekimden çıksa oranın ışığını ezberlemiş gibi hareket eder...


Konuşan biri mi var?.. Ben yaptım. Kendimi bir kukla gibi hissediyordum; o yüzden ben yaptım, ben öldürdüm... Canını şeytana satmış bir kukla gibi başka bir suretim vardı, onu yok ettim... Bu oldukça hoşuma gitti, onu bir böcek gibi ezmek hoşuma gitti, ne yalan söyleyeyim... Ben yaptım; elinde hiçbir şeyi olmayanın, düşüncesi olur; düşüncemi önce bir gölge, sonra bir eşya yaptım... Bunu odaya doluşan ışıkları kıra kıra yaptım... İlk başta her şey bir vahşetti, sonra bütün katliamlarıma alıştım. Eşyanın duyulmayan bağrışlarına, görülmeyen bakışlarına, akmayan kanına, hepsine... Konuşan biri mi var...


Sanki bir pencere camından yansıyan kollarını iki yana açmış bir siluet, bir esintinin etiyle beslenen vahşi, ama göz alıcı bir yaratık... Ellerini ve yüzlerini yıkarken tenlerinde ikon taşımayı sevenler, bilhassa onlar, bu yaratığı "kılavuz-motif" olarak girilmeyen yerlerde kullanmayı marifet sayar... Anahtarınız yoksa kapı açacak, bir sol anahtarı alın lütfen, böyle iyi... Az daha sağa doğru... Tamam, durun... obsesif misiniz, yani icat ettiğiniz bir hastalık var mı diyorum... Etkin bir saman çöpü olabilmek için çok çalışmak: Çocuklar çok çalışın!..


Bana bir şey önermeyin, önerilerden tiksinirim... Bir "sanki-oda"da dolaşmak kimin işine gelir. Odanın içinde bir kelebek olsun, tiksinirim; çünkü o oda bir oda değildir artık, uçmak konusunda bir öneridir, ben böyle bir önermeden de tiksinirim...


Sizi üzmekten sakınırım baylar ve bayanlar, bir armonikanız var mı, bana Piruz derler, armut ağacı gibi, tanıştırayım, kelebek bir motifse, o da limelerinden evrilmek istenen bir kumaş parçası... Meyvesi kelebek olan ağaçların mevsimi hangi sayfada çıkacaksa, onu bulmak gerek... Kenarlarındaki püsküller bile bir peri kımıltısı olmaya arzulu... Körüklü bir kilise orgunun ciğerlerine kaçmış hıçkırık gibi... Tabirleri ışık oyunlarının diline dolanmış akışkan bir kabartma... Bazen bir kelebek, bazen de bir kelebek iğnesi o örneğin... oturduğu ev, kasaba, coğrafya veya fasit nokta bellidir; yani kelebeğin en iyi  görüntü verdiği yerdedir... En çok bana sorulmalı, nasıl bir gerçeğe katlanamazsınız diye... Örneğin yüzümü konuşmalarını, diktelerimi, jestlerimi, hareketlerimi, karakterimi başkasından almış olduğum gerçeğine katlanamam.


Hastalıklı akranlarım, sizler "sisife"nin taşları, gözünüzün de içtiği şeylerden olan devingen kartpostal içleri ve onların boyalar, yanılsamalar arasında kapana sıkışmış kaç eğilme-bükülme görülür bakışta, işte size sahibinden kullanılmamış kelebeklik bir im... Söz veriyorum hepinize... "Money Back"... Kartpostal veya bir manzara değil bu, daha çok "kâğıdına dokundukça kirlenen bir ruh"...Bir sesin kanatları açılınca görünen onun şeytani taklidi de benim...


Bu metne konu olan olağan gerçek durum ise şöyle: Bir eşya...(bazı fısıltılar duyuluyor, etrafta eşyanın elektronik bir aygıt olabileceği konusunda bazı iddialar işitiliyor, bu iddialara kulak asmayanların sayısının oldukça fazla olduğu görülüyor, söylenenler ciddiye alınsa herkes bu tuhaf hükmün evcil yabancılığından kurtulacak ve tuhaf hükmün evcil yabancılığından kurtulacak ve her şey olağanlaşacakmış gibi geliyor, o yüzden kimse bildik gerçeği itiraf etmeye cesaret edemiyor...) İşte o bahsedilen eşya, bir oda dizisinin içinde duruyor... Odanın büyük-küçük, konforlu konforsuz gibi dizilere ayrışıp ayrışmadığı bilinmiyor; yalnız üzerinde bir ibare okunuyor..."Money Back"...Ve yolunu kaybetmiş bir kelebek, odayı dolaşıyor... Havayı arşınlıyor, duvarlara, tavana sürtünerek gelip "sözde-eşyanın" üzerine konuyor...


Kelebeğin yaptığı hareketlerden, konuştuğu dilden kimse anlamadığı gibi ben de anlamıyorum... Sadece bir "her şeyi değiştirmekten hoşlanan göz", birbiriyle uyuşmaz imgeleri etrafa saçıyor... Tohum gibi... Belki aynaya bakıyorum da, herkesi kandırıyorum... Aynaya bakınca kendimi tanıyamadım; o yüzden üstüne, ne odamı, ne odamdaki eşyayı, ne eşyanın üzerine konmuş kelebeği tanıyabiliyorum... Ben bir şeyi geri istiyorum, ama bu istediğim şeyin neye benzediğini bilmiyorum...


"Money Back"(burada mümkünse flaşlar çakacak)... Özür dilerim, kulaklarım biraz kıssa kalmış, biri kumaş kelebekler nerde mi dedi? Duymadım, özür dilerim... Belki yanımdaydılar, belki kem gözlerden uzaktılar; ama ben belki son bir karardım, o yüzden hepsini harflerin kıvrımlarına sakladım...
Bayanlar baylar, son bir kez gösteriyorum; buyurun, bunlar ışıklar, bunlar çizgiler, bunlar da mürekkep soluyan kelebekler...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kalem, O Kalemdir... - Sayı 114
Oluşmuş ve Oluşmamış Âzâl... - Sayı 114
Hakikatin Önsezisinden Ye... - Sayı 113
Liyakatin Kökleri ve Köke... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Sonsuz karanlıklarıma gömülüşümü anlamayıp bilmeden kendi karanlıklarına denk sayanlar tarihin karanlığında boğulmaya mahkûmdurlar.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell
Bin Karınca Duası


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15897498
 Bugün : 426
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 669380
 Bugün : 6
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 121
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim