Vesair Altan Atan Sayı:
108 -
Sen, “Rüzgâr doğuya doğru esti” dediğin vakit, ben de “Tabii, doğuya doğru esti” derim çünkü istemem benim aklımın rüzgârda değil de denizde olduğunu bilmeni. Ne sen benim denize alışkın düşüncelerimi anlayabilirsin ne de ben anlamanı sağlayabilirim…
Dostum, sen benim dostum değilsin, ama nasıl anlamanı sağlarım bunu? Benim yolum senin yolun değil, yine de birlikte yürürüz, el ele.(Halil Cibran)
Kelimeler fazla, cümleler ağır yük ve bunca eziyetin bedeli anlamsızlık olurken ne yapmalıyız dostum… Görüyorsun seninle bir yere gidemiyoruz, hep aynı yerdeyiz!
Derdim, ne sana bir şeyler anlatmak ne de kendimi avutmak. Sadece kitaba uymayan bazı şeyleri ondan ayıklamak istiyorum. Onda herhangi bir fazlalık yok, bir eksiklik olmadığı gibi; onlar senin karalamaların ve hepsi bir arada olsun istiyorsun.
Bir arada olamayacak şeyleri biliyor musun nedir onlar? Birbirinin zıtları diyebilirsin ama değil. Onlar bile anlayamadığın bir uyum içindeler. Birbirlerini anlamaya çalışırlarsa eksiklerini tamamlamış bütüne ermiş olurlar. Meselâ sahtekârların dürüst insanları sevdiğini bilir misin?
Bir elmanın iki yarısıyız diyenlere inanma elmanın her tarafı elmadır.
Senin gönlünde kimler var, aç da bir bakalım! Acaba neler var benden sakladığın! Orada ben de varım biliyorum ama kendimi tanıyamıyorum. Bir araya koyduklarınla nasıl da rahatım öyle… Ne yaptın bana ki anlaşamadıklarımla anlaşıyorum senin gönlünde!
Evet, sadece hatırın için öyleyim biraz da mecbur tabiatım gereği. Değişmeye niyeti olmayanlar için beni değişmeye zorluyorsun ama onlardan böyle bir şey istemiyorsun. Belli ki beni daha çok seviyorsun ama bil ki ben seni senden daha çok seviyorum. Gel şu evini temizle desem hiç birini atmaya niyetin yok ve tıpkı benim gibi onları da kendince değiştirmişin. Bir itirazları yok şimdilik ama ben konuşmaya başlarsam hiç de öyle olmayabilir. Eğer gönlünde bir savaş başlarsa kimden yana olacaksın?
Şekillere gizlenmiş art niyetler, senin diktiğin kıyafetlere bürünüp yaşıyorlarken gönlünde, bunları sana nasıl anlatmalıyım ki! Senin yüzünden kelimelerden uzaklaştım, öyle yoruldum ki harfler bile fazla geliyor.
Bildiğin ölçülerle ölçülemeyecek, kelimelerle anlatılamayacak çaresizliklerin çaresi yanmaktan başka bir şey değil…
Bir yangın çıkmalı gönlünde, her şeyi yakmalı, beni bile. Ondan sonra el ele, gönül gönüle ilerleriz seninle…
|