Yakarsa Dünyayı... Altan Atan Sayı:
114 -
“Gezdim Urum ile Şam'ı,
Yukarı illeri kamu;
Çok istedim, bulamadım
Şöyle garip bencileyin” (Yunus Emre)
Bir kişi için yazıyorum derdim hep, onun da kim olduğunu bilmiyorum!
Biliyorum ki bu garip bir sözdür ve sözün altında gizli olan anlamı anlamak zordur. Anlamsız bir söz yoktur ancak anlayamadığımız ve/veya anlamak istemediğimiz sözler vardır. Bilmediğimiz dillere yabancı dil yani dışımızdaki diller dedik. Bilip de anladığımız dil, içinde olduğumuz sen-ben dilidir. Yunus’un “Bir ben var ben de, benden öte” diyerek kullandığı dil ise özümüzün dilidir ve benlikten de içerde olan gönül dilidir. Ona da yabancı kalmak, gariptir...
Garip, sen-ben dilinin sözlüklerinde “kimsesi olmayan zavallı” diye geçiyor. Aile ocağından uzakta, gurbette yaşayan, doğduğu yerlerden ayrı düşmüş bir yabancı, acayip, şaşılacak bir şey, dokunaklı ve hüzün verenler, Gureba… Gönül dilinde anlamı farklı!
“İslâm garip olarak başladı. Başladığı gibi yine garip olarak dönecektir. Öyleyse ne mutlu o gariplere!” (H.Ş)
Peygamberler içinde garip olmayanı yoktur. Onlar gurebanın önderleridir. Süleyman (as) dünyada her şeyin hükümdarı olduğu halde yine de gariptir.
O halde, hakikat nedir ki? Hangi dil ile anlaşılıp ancak ifade edilebilir?
Ana dili Arapça olduğu halde Kur’ânı anlamayan tanıdıklarım vardır, gariptir! Oysa ilk inen âyeti “ Oku” olan Kur’ân, baştan beri gelen hakikat kitaplarının sonuncusudur. Onu anlamamak mümkün değildir ancak anlamak istememek vardır. Bilerek inkâr etmek, ön yargılı olmak, uzak durmak, yanlış anlamak, uzak kalmak ve “anlama kapalı olmak” gibi durumlar vardır. Bunlar insanın yapısı ve konumu ile ilgilidir. “Onu anlaşılsın diye apaçık âyetler olarak indirdik” gibi en az iki farklı anlamı olan, her sınıf için apaçık âyetlerden oluşur. Onu hangi dil ile okursak hakkını verip, hakkımızı alarak insaf ve adaletle anlamış-okumuş oluruz?
Hakikat, ikiliği kabul etmeyen ilimdir. Hakikaten “Allah’tan başka bir şey yoktur” inancı tevhid inancıdır.
Sen-ben dilinin gerçekleri ile hakikat farklıdır. Hakiki anlam ancak gönül-hakikat diliyle anlaşılabilir.
Sayı konumuz dergicilik olunca; duygularımı hangi dil ile ifade edeceğimi bilemedim ama sanırım bu işin doğası gereği üstüme bir gariplik çöktü. Dergicilik ile kutsal “okuma ve yazma” işi, iki anlamda da bir garip gerçekten ve hakikaten de garip olması gerekir. Bu işi yürütmek, baba ocağını tüttürerek gurebayı toplamaya benzer.
Gureba ürkek bir ceylan gibidir ve aynı zamanda zalimler için en tehlikeli insan tipidir. Derin ve keskin anlayış ve görüşleri vardır. Onların teslimiyetinden, sabrından elsiz dilsiz güçsüz görünmelerinden cesaret alanlar, bir mayına bastıklarını fark ettiklerinde geri adım bile atamazlar.
Hal böyle olunca; bir kişi için yazıp duran ve onun da kim olduğunu bilmeyen adamın kendisi ile konuştuğu ve deli olmadığı anlaşılır. Ümit hep vardır! Canlar bir ise cevap gelir. Hay’dan gelen Hu’ya gider…
Ne mutlu o gariplere!
|