Kardelenden haberler Kardelen Dergisi Sayı:
111 -
İKİ PAYLAŞIM
Gönüldaşımız ve Kardelen’de eserleri yayınlanan eğitimci yazar Muzaffer Doğan, Yunus Emre’yi konu edindiğimiz 110. sayımız eline geçince aşağıya ekran görüntüsünü aldığımız 28 Ekim 2021 tarihli sosyal medya paylaşımıyla, dergimizin kurucusu ve sahibi Ali Erdal’a sayfasında yer verdi. “Bir Mektep Adam – Ali Erdal” başlığıyla yayınladığı paylaşımda, doğru ve güzel tespitlerde bulundu. Kardelen camiasına moral veren, güç katan bu nazik paylaşımı için Hocamıza teşekkür ediyoruz. Yazarımızın metni aynen şöyle:
“Bir mektep adam, muallim Ali ERDAL
1942 Bilecik doğumlu. Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yanında, okullarda yöneticilik yaptı. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Birçok nitelikli insanın yetişmesinde büyük emek sahibidir.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’le tanıştı ve Büyük Doğu ideali çizgisinde çalışmalar gerçekleştirdi.
Günlük Sakarya Gazetesi’ni kurdu. 3 ayda bir çıkan ve 110 sayıya ulaşan Kardelen isimli derginin öncülüğünü yapan Ali Erdal Hocanın, yayınlanmış kitapları bulunmaktadır.”
Muzaffer Bey’in bu paylaşımı üzerine Bilecik’te ikâmet eden emekli imam ve ilk günden beri Kardelen’in abonelerinden Yaşar Erim Hocamız da, Ali Bey’le ilgili kanaatlerini belirten bir değerlendirme yaptı. Paylaşımında, Ukrayna’da görev yaptığı esnada, bulunduğu ülkeyi ziyaret eden başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a dergimizi hediye ettiği bir hatırasına yer vererek bu kıymetli hadiseyi belgelendiren Hocamıza da teşekkür ediyoruz.
KİTAP HEDİYELERİ DEVAM EDİYOR
Twitter hesabımız olan @Kardelendergi_ üzerinden yaptığımız çekilişler ile takipçilerimize kitap hediye etmeye devam ediyoruz.
Son olarak yazarlarımızdan Erdem Özçelik’in yeni çıkan “Rüyanda Gör Ama İnanma” kitabı ile yazarımız Sinan Ayhan’ın kitaplarından oluşan bir seti ve ayrıca İbrahim Etem Özdemir tarafından hazırlanan “Geometri Soru Bankası” kitabını takipçilerimize kura ile hediye ettik.
Yapılan çekilişlere takipçilerimizin yoğun ilgisi oldu. Bizler de hediye kazananlara iyi okumalar diliyoruz.
32. Kardelen toplantısı
Kardelen’in geleneksel yazarlar toplantısının 32.si 16 Ekim 2021 Cumartesi günü gerçekleştirildi. Toplantı, Sinan Ayhan’ın takdim ve selâmlama konuşması ile başladı. Ayhan, Kardelen’in 110.sayıya eriştiğini ve sayıların birer mânâ içerdiğini, bir dergi içinde falanca sayıya ulaşmak aslında onun ruh çizgilerine dair ipuçları verdiğini belirtti.
Ali Erdal da, Kardelen, bir prensipler manzumesidir dedi. Derginin onun fikirde tezahürü, yazıya dökülmüşü, sayfalara nakşedilmişi olduğunu ve başta “İki gününü, birbirine eş geçiren aldanmıştır” ve “Az olsa da amelin istikrarlı olanı makbuldür” emirleri olmak üzere eksiksiz ve tezatsız bir bütünün mahsulü olduğunu ifade etti.
109.sayının değerlendirilmesi ile birlikte toplantı sırasında hazırlıkları bitmek üzere olan 110.sayının değerlendirilmesi de yapıldı.
2022 yılında yayımlanacak sayı konularının istişare edilerek belirlendiği toplantıda bir sonraki toplantının tarihi ve idarecisi belirlenerek toplantı sona erdirildi.
32. Toplantı başkanının konuşması
Kıymetli Gönüldaşlar’ı selâmlayarak başlamak isterim konuşmaya. 32. Kardelen toplantımıza ermiş bulunmaktayız. 110. Sayımız vesilesiyle bir araya geldik.
110 sayısı, saymakla bile belli bir süre alacak seviyede bir sayı… Çok şükür. 110 sayımıza erişmemizi nasip eden Allahımıza hamd, Peygamber Efendimize salât ve selâm…
İnşallah ortaya koyduğumuz çabamız Allah indinde hayırlı bir dua olur ve tamamına erer…
Sayı konusu sırlarla dolu… 1 dediğinizde bir mânâ, 3, 5, 7 dediğinizde birer mânâ, hâlâ 40 dediğinizde ayrı bir mânâ… Bu mânâların taradığı bir keyfiyet, sırlar var ve bunlar üzerimizde geziyor. Ama biz onlara vâkıf mıyız?
100 neye işaret eder; bir meçhul… Her sayının bir anlamı olduğunu düşünsek; 100 de bir anlam, kendi içinde bir anlam…
100 bir oluşun işareti, bir mayalanmaya delâlet. 100’den sonraki sayılarda bu yoğun bir şekilde görülüyor ve işaretleniyor…
Üstad’ın bir yerde dediği gibi her sayı “1” sayıklar… O “1”in sırrı gibi her sayıda o sırla birlikte başka sırlar…
Yine Üstad biyografisinden bahsederken, insanın fizikî plândaki hayatından ziyade ruh çizgilerinin hayat olduğu ve asıl onun önemli olduğunu söylemişti bir röportajında. İşte bir dergi içinde falanca sayıya ulaşmak aslında onun ruh çizgilerine dair ipuçları verir. Tabi derginin içeriğiyle birlikte… Meselâ 99 sayımız Esmaül Hüsna idi.
KALEM ERBABI, Kardelen’den haberdar olsun!
Dergimizin sahibi Ali Erdal ile yazar Muzaffer Doğan’ın, Yeni Türkiye dergisinin talebi üzerine “Büyük Doğu Özel Sayısında” yayınlanmak üzere birer makale kaleme aldıklarını önceki sayılarımızda duyurmuştuk. Yeni Türkiye 17 yıldır yayınlanıyor, bu sayı 119. sayısı...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yazısı ile başlayan 464 sayfalık dergide 61 makale yer aldı.
Bu özel sayıda eseri yayınlanan birbirinden değerli yazarların, Üstad Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ekolünde yayın hayatını sürdüren Kardelen Dergisi ile tanışmak isteyebileceklerini düşündük... 54 eser sahibinden adresini tespit edebildiğimiz 20’sine hitabımız ve çıkış beyannamemizin yer aldığı bir mektupla son 2 sayımızı ve Üstad sayımızı gönderdik.
Ayrıca, daha sonra kendileriyle gerek e-posta, gerekse sosyal medyadan irtibat kurduğumuz yazarlardan 5’ine de dergilerimizi gönderdik.
Diğer eser sahiplerine de adreslerini tespit ettikçe göndermeye devam edeceğiz.
Ali ERDAL’ın 32. toplantıdaki konuşması
Allaha hamd, Resulüne salavat, büyüklere hürmet, gönüldaşlara muhabbet...
“Bilmeyen ne bilsin bizi” demiş Yunus... Dışardan Kardelen’e bakan da 3 ayda bir, bir miktar yazı toplanıyor, diziliyor, basılıyor ve dağıtılıyor, der. Dışardan bakan böyle der... Hâlbuki bu, asıl vasfının pek azı...
Kardelen bir prensipler manzumesi, dergi onun fikirde tezahürü. Yazıya dökülmüşü, sayfalara nakşedilmişi...
Kardelen; başta "İki gününü, birbirine eş geçiren aldanmıştır" ve "Az olsa da amelin istikrarlı olanı makbuldür" emirleri olmak üzere eksiksiz ve tezatsız bir bütünün mahsulü...
Ve daha nice emir ve prensiplere iman edenler, kısaca İslâm’a hayat tarzı ve iki cihan saadeti olarak iman edenler; yaz, topla, diz, bas, dağıt makine şuursuzluğuna esir olmadılar; bir müessese kurdular; bir nizam, bir sistem kurdular. İşliyor; hem de gelişerek işliyor. “İki gününü birbirine eş geçirmeden”... Bunun tezahürlerini zaman zaman konuştuk, şimdi vaktinizi almayayım... Ama bir hususu, sizler için değilse, kamuoyu için söylemeliyim:
■Kardelen, kapalı devre televizyon yayını değil, cemiyet meydanında bir müessese...
■Ürkek, pısırık, korkak, aman aramızda kalsın, bizi anlamayanlarla uğraşacak halimiz yok, kimseyi yanımıza istemeyiz sünepeliği değil; fikrinden emin olmanın emniyetine sahip, meydan yerinde bir müessese...
"İki gününü, birbirine eş geçiren aldanmıştır" emri, düşünen adam için Müslüman olmaya yeter. Her an bu hadisteki hikmeti daha iyi anlıyoruz. Dergide, gelen yazılarda, toplantılarda, verilen eserlerde bu anlayışın, emre itaatin tezahürlerini görüyoruz. Sayıp döküp vaktinizi almayayım. Sadece bu görüntülü toplantılarımızın teknik kısmındaki gelişme bile bunu göstermeye yeter.
Allah bilir, hadisteki “gün”, periyot demek olmalı... Hayatın içinde gün... İmam için her vakit, cumadan cumaya her hafta... Öğretmen için her ders ve her ders yılı... Avukat için her dâva ve her adlî yıl.. Kitap okuma faaliyeti için hafta... Kardelen için 3 ay... Her sayı editörlüğü, her toplantı başkanlığı, her toplantı konuşması... Birer gün... Meselâ şöyle diyebiliriz: İki toplantı başkanlığı aynı olan aldanmıştır... İki dergi dizilişi, iki açış konuşması da aynı şekilde...
İlk günden beri hassasiyet gösterdiğimiz, şevkle seve seve riayet ettiğimiz bu emre uygun olarak, bundan sonra daha iyiye gitmek için birkaç hususu ifade etmeliyim... Her periyodumuzun eş olmaması için... Her sayı bir basamak yükselmek için... Çok şey söylenebilir, söylenmelidir. Bu toplantıda sadece iki tane...
1-Nasıl olsa fikir söyleyen olur gafletine düşmemeli... “Benim olmadığım yerde kimse yoktur”... Biliyor ve inanıyoruz ki bir cenazenin namazı kılınmazsa bütün şehir vebal altındadır. Haberdar olan herkes... Müslümana düşen... Gönüldaşa düşen... Cenaze namazını ihmal edip, bütün şehirle beraber vebale girmek mi; kimse olmasa, herkes şu veya bu sebeple gelmese de tek başına cenaze namazını kılıp, kendini ve bütün şehri vebalden kurtarma kahramanlığı mı... Hem namaz sevabı, hem vebalden kurtulma ve hem vebalden kurtarma sevabı...
2-Yazılara, esası değiştirecek müdahale yapılmıyor. Meselâ bu sayıda, Yunus yazan oldu, Yûnus yazan oldu, Yûnûs yazan oldu. Yazarın yazdığı gibi yer aldı, dergide. Ama başta inceltme işaretleri olmak üzere imlâ bakımından düzeltmeler yapmamak, cümle kelime arızalarını düzeltmemek olmaz... Yazarın bilerek ve düşünerek yaptığı tercihler dışındaki hataları, dergiyi de bağlayacağı için düzeltmemek olmaz... Yanına yöresine yazı ve resimler konarak düzenleme yapılması da öyle...
Yazılar, dergide yayınlandıktan sonra tekrar okunursa... Herkes hiç olmazsa kendi yazısının dergideki halini de okursa... Yapılan düzeltme ve düzenlemeleri görürse... Düzeltme ve düzenleme yerinde ise, daha sonraki sayıda yapmamak imkânı kazanılır. Her sayı aynı hatalar yapılıyorsa ve bunlar her sayı düzeltiliyorsa iki gün eş geçirilmiştir. Şunu da göz ardı etmemek lâzım... Yazınız üzerinde yanlış düzeltme ve düzenleme yapılmış olabilir. Yayından sonra bunlar yazarı tarafından görülür, ve söylenirse hata yapana merhamet edilmiş olur.
Meselâ hala, hâlâ ve halâ bir yazıda kullanılıyor diyelim... Bunların hepsi aynı yazılıyor, fark belirtilmiyorsa... Benzerleri her yazıda ve her sayıda yapılıyorsa... Her sayı bunları hep düzeltmek icabediyorsa iki gün eş geçirilmiştir.
“İki gününü eş geçiren aldanmıştır” emri; insan için, insanlık için, müslümanlar için yüzakı; insan haysiyetini, şerefini yücelten bir prensip... Bunun için Efendimiz’e ne kadar minnettar olsak azdır. O’na selâm olsun.
Bu yolda her biri bir öncekinden üstün 110 sayı çıkarmayı nasip eden Allah’a ne kadar hamdetsek azdır. Bunu başaranlara takdirlerimi, hürmetlerimi ve selâmlarımı arzederim.
|