Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4742 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

T?rk'?n Kaderi
Turgay Ertem

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2005

Türkiye, coğrafî konumu gereği Asya ile Avrupa arasında, yani doğu ile batı arasında bulunmaktadır. Dünya üzerindeki yerimiz ve tarihte milletimizin görevi çok önemli sonuçlar doğurmuştur, gelecekte de Türk milletine büyük görevler yükleyecektir.
Malazgirt sonrasında Anadolu’yu “vatan” edinen Oğuz boyları Selçuklu Devleti’nin uzantısını Anadolu’ya taşıdılar. Anadolu Selçuklu döneminde, Haçlı saldırılarına karşı İslâm dünyasına “göğsünü siper etme” görevini üstlendik.
Osmanlı Devleti, üç kıtaya yayılan hakimiyetini İ’lây-ı kelimetullah yani “Allah’ın isminin yer yüzüne yayılması” maksadına yönelik olarak sürdürdü. Bu yüce gayeye samimiyetle bağlı olduğu dönemler, yükseliş ve kahramanlık dönemidir. O dönemde Osmanlı Devleti, bütün dünyada saygınlığı olan, kurduğu müesseseleri ile dünyaya hakimiyet ve insanlık öğreten bir devlettir. Hakk’ın rızası yerine başka endişeler, hedefler ön plâna geçince, devlet adamları kendi ikballeri için bütün faziletlerden vaz geçince çöküş ve üzüntü başladı.
II. Viyana bozgunundan sonra Haçlı orduları birleşerek yeniden gelmeye, fethettiğimiz ülkeler birer birer elimizden çıkmaya başlayınca daha da hüsrana uğrayan insanımız, bu durumdan kurtuluşun “Avrupalı” gibi olmakla sağlanacağını zannetti...
Oysa ki Türk Milleti’nin yüzü batıya, Avrupa’ya dönük olsa da kökü doğuya (İslâm’a) bağlıydı. Devlet adamlarımız bu hakikati Avusturya prensi Meternik kadar idrak edemediler; “Siz Türkler müslümansınız, dininize sıkı sıkıya sarılın. Garbın efkârı umumiyesine ehemmiyet vermeyin. Şarkın âdet ve hükümlerine uymayan hükümleri taklit, İslâm memleketlerinde zarardan başka bir şey getirmez.” diyordu Meternik. Bu tavsiye mektubunu sadrazam Âlî Paşa’ya göndermişti. Ama devlet adamlarımız batı hayranıydı. Neye mal olursa olsun “garplılaşmalıydık”.
Tanzimat, Meşrutiyet derken Türk milletine giydirilmeye çalışılan elbise Osmanlı Devleti’nin yıkılışına, milyonlarca kilometre kare toprak kaybına ve cephede şehit olan, katledilen veya yurdundan kaçmak zorunda kalan milyonlarca masum insana mal olmuştur.
Meşrutiyet döneminde yetişmiş devlet adamlarımız “Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak” hedefini gerçekleştirmek üzere cumhuriyeti kurdu. Saltanatı ve hilâfeti kaldırdı. Harf inkılâbı, batı kıyafetlerini, kültürünü ve ölçülerini... benimsedi. Böylece 20. yüzyıl sonuna gelindi...
Osmanlı Devleti yıkılırken dünyanın üçüncü büyük devletiydi. Bugün Türkiye Cumhuriyeti muasır medeniyetler seviyesinin en altında ve millî geliri, borçlarını karşılayamaz durumda...
Türkiye’yi bu hale getirenler bütün kabahati millette görmeğe, onun değerlerini, inançlarını, sabrını küçümsemeğe ve tehlike saymaya devam ediyorlar. Taklit ettikleri Batı ise Türkiye’ye maymun görmüş gibi bakıyor...
Öte yandan Türk Milleti’nin, din, namus, şeref, dil, tarih, edebiyat gibi kültürel değerlerine saygılı olduğunu, bu değerlerle yaşadığını gördüğü insanlara teveccühü ve sevgisi halen devam etmektedir. Ancak bu teveccühe mazhar olanlar milletimizin beklentilerini yerine getirmek, ümitlerini boşa çıkarmamak zorundadır. Aksi halde milletimizin hüsranı hepimize pahalıya mal olur.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : mustafa yurtsever    31.08.2007
Yorum : üç kıta yı bir padişah üç vezirle yönetti Osmanlı. 814318 km kare yi bir meclis dolusu vekil ile yönetmeyi beceremiyoruz.Neden beceremiyoruz diye de kendimize sormuyoruz..Birde Osmanlı yı yok saymaya kalkıyoruz...





 
Benim de söyleyeceklerim ... - Sayı 92
Çanakkale şehitlerine ith... - Sayı 84
Ertuğrul bey ve Osmanlı s... - Sayı 84
Türk milletinde devlet ve... - Sayı 82
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14592666
 Bugün : 3207
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631032
 Bugün : 678
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim