Ertuğrul bey ve Osmanlı soyunun kaderi Turgay Ertem Sayı:
84 - Nisan / Haziran 2015
Süleyman oğlu Ertuğrul Bey , Osman Beye kuracağı devletin temellerini atan ve ufkunu belirleyen şartları bizzat yaşayan biridir. Hadiseler öylesine gelişmiş, Cenab-ı Hak öyle kimseleri karşılarına çıkarmıştır ki gelip Söğüt'e yerleşmek, küffarla cihad için en uygun yurt olmuştur. Oysaki Kayı aşireti, Söğüte gelene kadar binlerce Km yol katetmiştir.
Bir taraftan Moğol istilası ve katliamları, diğer taraftan kıtlıklar, henüz yeni islamla şereflenmiş bulunan Türk boylarını yeterince bunaltmıştı. Tutunacak dal, sığınacak yurt, güvenecek insanlar arıyorlardı. İslamın güvenli limanı bu zaman içinde Ertuğrul Beğ'e sığınak oldu. Orjinal tarih kaynaklarında Osman beyin Kur'an olan odada ona tazim etmesi ve rüyasında göğsünden çıkan bir çınarın bütün cihanı kaplaması motifleri Ertuğrul Beğ için de anlatılmaktadır. Bir başka rivayette de Ertuğrul Beğ'in aşiretinin döğüşen iki kuvvete rastlayıp bunlardan, yenilmek üzere olan Selçuklular lehine cenge katılmış olmasından ve bunun üzerine Söğüt ve çevresinin verildiğinden bahsedilmektedir. Ertuğrul Bey ve kardeşi Dündar, Söğüt'e gelirler ama Gündoğdu ve Sungurtekin Horasan'a dönmüşlerdir ve daha sonra ne oldukları bilinmemektedir.
Ertuğrul Beğin yaşadığı ve Türk boylarının Anadoluya geldiği yıllar, Anadolu'da bir çok manevi ışığın, manevi mimarın bulunduğu yıllardır. Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Muhiddin-i Arabi, Ahi Evran, Şeyh Edebalı, Yunus Emre gibi herbiri ayrı bir güzellik saçan ufuk mimarları Türk toplumunu islamla yoğurma görevini üslenmişlerdir. Bunu yaparken sevgiyi, merhameti, Allah'a kulluğu öncelikli olarak ele almışlardır. Mevlana: “Gel ne olursan ol,istersen bin kere bozmuş ol tövbeni” diyerek Allahın rahmetinin enginliğine bütün insanlığı çağırmakta, Yunus: “Yaradılmışı severiz yaradandan ötürü”,bir gönül yıkdın ise o kıldığın namaz değil” diyerek insanın eşrefi mahlukat olduğunu vurgulamakta idi. Ahi Evran, esnafın dürüslüğünün önemini, üretimde ve alışverişte Allah'ın rızasına uygun hareket etmenin önemini, müslüman bir esnafın kardeşliğinin ne olduğunu anlatmaya kendini vakfetmişti. 1264 te 93 yasında Moğollarla savaşırken şehit olan Ahiliğin kurucusu Ahievran: “gözünü,belini,dilini kapa; elini,kapını,sofranı aç” diyordu...
Anadolu'yu Türk Milletine açan asıl güç ve atalarımıza bu manevi atmosferi yaratan güç Allah'dır. İhlas ve samimiyet, dürüslük ve fedakarlık olmasaydı kılıç bir işe yaramazdı. Allah'ın yeryüzündeki halifesi sıfatıyla sorumluluk yüklenen insanoğlunun, Allah'ın rızasının dışında bir hedefi olmamalıydı. Osmanlı Tarihinde buna dair güzel örnekler ve hikayeler, (daha çok kuruluş ve yükseliş döneminde) bulunabilir. Rabbim o güzel ecdada layık yeni nesiller yetişmesini nasibetsin.
|