Türk milletinde devlet ve devlet başkanlığı Turgay Ertem Sayı:
82 - Ekim / Aralık 2014
Devlet, bir milletin dirliğini, düzenini, huzurunu ve güvenliğini sağlamak için oluşturduğu teşkilâttır. Bu teşkilâtın yönetilmesi, milletin bu ihtiyaçlarının karşılanması için başa geçen kişiler, başa nasıl geçtiklerine, yetkilerini ve güçlerini nasıl kullandıklarına göre (Monarşi, oligarşi, demokrasi, otokrasi vb.) değişik şekilde isimlendirilirler. Türk Milletinde devlet olmazsa olmaz bir kıymete sahiptir. O kadar devlet kurmuşuz ki birleştire bütünleştire ad verilen, 16 devletimiz cumhurbaşkanının forsunda yıldızlarla ifade ediliyor. Bazen aynı anda birkaç Türk devleti olmuştur. Ancak devletimizin olmadığı hiçbir dönem yoktur.
Bilge Kağan, “il” adını verdiği devletinin ve töresinin bozulmasının “üstte gök çökmedikçe yer delinmedikçe” mümkün olmayacağını düşünüyordu. Esir olarak yaşamayı hiçbir zaman kabullenmemişti atalarımız. Selçuklu hükümdarları Moğol esaretine ve etkisine girdiğinde Anadolu da birçok beylik, bağımsız hareket etmeğe ve kendi halkının varlığını ve güvenliğini sağlamaya başlamıştı. Bunlardan biri olan Osmanlı Beyliği daha sonra Cihan Devleti olmuştur.
Düşmanlarımız bizi esir alamayacaklarını bildikleri için töremizi, inancımızı, bizi biz yapan manevî değerlerimizi, zayıflatarak veya ortadan kaldırarak amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Osmanlı devletini parçaladılar, üzerinde onlarca devlet peydahlandı. Hemen hepsi batının güdümünde veya sömürgesi durumunda uzun yıllar devam etti. Hâlâ paçalarını kurtarabilmiş değiller. Petrol sayesinde refah içinde oldukları halde bile kendi iradelerini kullanamıyorlar.
Türk topluluklarının başındaki kişilerin asil bir soydan geldiğine inanılır. Seçilmiş kutsal nitelikler atfedilirdi. Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinde de bu anlayış hanedanın bütün fertlerine şâmildi. Günümüzde milletimizi yönetenler, seçimle iş başına gelmektedir. Diğer Türk devletlerinde (Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, vd.) de seçim usulü geçerlidir. Seçimlerin ne kadar adil ve gerçek olduğu konumuz dışındadır.
Ancak, devleti yönetme usulü ne olursa olsun devleti yönetenlerin Allah’a yaptıklarının hesabını vereceği şuuruyla hareket etmesi o toplumda yaşayan herkes için önemlidir. Böyle toplumlarda huzur, emniyet, sevgi, dayanışma, beraber olma arzusu en üst seviyeye çıkar.
Milletimize hayırlı hizmetlerde bulunan böyle devlet yöneticilerini rahmet ve minnetle yâd etmek boynumuzun borcudur.
|