Çanakkale şehitlerine ithaf Turgay Ertem Sayı:
84 - Nisan / Haziran 2015
1998 yılının Temmuz ayıydı. Kardeşim Tuncay, Balıkesir Edremit'te oturuyor ve cerrah olarak hastanede görev yapıyordu. Orada iken Çanakkale’ye gitmeğe karar verdik. Yanımıza kardeşimin büyük kızı Gökçe'yi de alarak yola çıktık. Niyetimiz Gelibolu'ya geçerek oraları görmek ve şehitlerimizi ziyaret etmekti. Ben çok önceleri, 1974 yılında abidenin henüz yapıldığı yıllarda öğrenci iken gitmiştim.
Araba vapuru ile Kilitbahir'e geçtik. Oradan da abidelerin olduğu batı istikametine doğru gittik. Yolda yeğenim karnının acıktığını söyleyince abidenin olduğu yerde yiyecek bulmak mümkün olur düşüncesiyle sabretmesini söyledim. Artık, Allah Allah diyerek şehit olan 253 bin şühedanın olduğu bölgede idik...
Abidenin yanına geldiğimizde etrafta yiyecek bulabileceğimiz bir dükkan, lokanta, bakkal göremedik. Aşağı kısmında bir Büfe gördük ama o da kapalı idi. Biz de yanımıza yiyecek hiçbir şey almamıştık. Etrafa bakındık, bir aile oturmuş piknik yapıyor ve yemek yiyorlardı. Eşim onları görünce Yeğenim Gökçe için bir dilim ekmek istemeğe gitti. Aldığı cevaptan çok bozulmuş üzülmüş olarak döndü. -"Kusura bakmayın ekmeğimiz ancak bize yetecek kadar" diyerek isteğini geri çevirmişlerdi. Gözleri dolu dolu olmuştu. "Bir dilim ekmeği bizden esirgediler bir dilim ekmeği çok gördüler çocuğa " dedi.
Aradan çok kısa bir zaman geçmişti ki hızla beyaz bir araba geldi. Bizimle o aile arasında durdu. Acele bir şekilde kilimlerini minderlerini yaydılar. Hemen sofra bezini serip yiyeceklerini alelacele çıkardılar. O arada yeni gelen hanım bize kocaman bir bazlama ile kocaman bir gözleme alıp getirdi. Aynı şeyleri bize bir dilim ekmek vermeyen diğer aileye de götürdü. Eşimle ben birbirimize hayretle bakıştık. Bu yeni gelen aile nereden nasıl belirivermişti? Niçin kendileri yemeğe bile başlamadan bize ve diğer aileye (nasihat eder gibi) ikramda bulunmuşlardı. Benim ve eşimin gözleri doldu. O aileye ve hanıma şükranla baktık. Getirilenlerden yeğenim Gökçe yediği gibi, biz bile doyduk.
O günlerde bu olayın üzerinade fazla düşünmemiştik. Ama sonradan hatırımıza geldikçe hala tüylerimiz diken diken oluyor. O gün gelen ailedeki hanımın bize yaptığı ikramın, aslında "Rabblerinin katında rızıklandırılan" şühedanın ikramı olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz...
Rabbim Çanakkale'de ve her yerde, O'nun adını korumak için, O'nun kulu olduğu şuuruyla şehit olan bütün geçmişimize rahmetiyle muamele etsin. Bizleri de onların derecesine ulaştırsın.
|