DÜŞMANA DOSTUM DEMEK YALANI Mücahit Koca Sayı:
40 -
İnsanımızın Tanzimat ile başlayan Batıya hayran bakışı giderek düzeleceğine bozulmaktadır. Bugün inandığı gibi yaşamak yerine;yaşadığı gibi inanmanın uygulamaları yüzünden olacak işler içinden çıkılmaz bir hal almış bulunuyor. Bence insanımızı her şeyi ile yabancılaştıran; bir bakıma canavarla yatağa sokan; her zaman inkâr ve ihanetle açıklanabilecek bir şey değildir. Çoğu da kendi standardını kaybettiğinden bir bakıma kolaycılığıdır da... Bu kolaycılık zamanla öyle bir hale gelmiştir ki; amiyane bir tabirle tuvalete bile Batı ile gider olunmuştur.
"Biz, bize benzeriz," misali düşünüp; unutulan sünnetleri acilen bulup çıkarma günlerindeyiz. Eğer kendimiz Batıdan daha büyük eserler ortaya koyamaz, kendimizi de maddî ve manevi olarak onlardan daha güçlü kılmazsak bugünkü taklidimiz her alanda ister istemez sürecektir. Bu konularda aydınımızın kafa yorması yetmiyor: Mevlâna'nın "Muhatap hasreti ile yanıyorum" demesi gibi aydınız da bugün anlaşılamama sıkıntısı ile karşı karşıya değil midir? Bazen İslâm ülküsü yolunda ölüm ve ateşle imtihan olmuş üstatlarımızı düşününce ister istemez sormadan edemiyorum: Eğer bugün inkârlarla ve tevillerle bazı Müslümanların yaptığı gibi; "Dinlerarası Diyalog", gibi "Avrupa Birliği," yahut "Küreselleşme" gibi görüşleri savunmak demek; onlara karşı; "İslâm Birliği" gibi "İslâm Ortak Pazarı" yahut "İslâm Birleşmiş Milletleri", gibi görüşleri savunan üstatlarımızı yalanlamak değil midir? Onların yollarının yanlışlığını söylemek değilse nedir bu yaklaşımlar? Bugün göz göre göre her alanda Batı tarafından kuşatılmış haldeyiz. Zerrece aklı olanın kolaylıkla görebileceği yabancılaşmayı görmemiz anlaşılır gibi değil! "Küreselleşme" diye hemen geçiştiriyoruz. Bazılarımız:"Küreselleşme devlette olmaz; ekonomide olur" derken; bazılarımız bu iletişim çağında bunun kaçınılmaz olduğunu, bu gelişimin her alanda olabileceğini savunuyor. Üstelik bir de bunun bize çıkacak faturasını hiç düşünmeden... Dahası İslâmcı bazı kesimler bile hiçbir kafa zahmeti çekmeden bu konuda yapılabilecek şeyler olabileceğini; küreselleşmeye ilgisiz kalarak dünyadan kopabileceğimizi hiç düşünmeden rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Bir Allah'ın kulu da çıkıp; Ben müslümanım, İslâmi değerlerin yönlendirmediği hiçbir oluşumda yokum" deme cesaretini gösteremiyor. Bizler gibilerin sözleri kendi içinde yankılanıp; derin bir havuzda buharlaşıp gidiyor.
Bugün; "Küreselleşme" deyip geçenler, aynanın karşısına geçip kendilerine acaba hiç bakıyorlar mı? Saçımızın ucundan, ayakkabımızın topuğuna kadar bambaşka biri olduğumuzu anlamak için en büyük örneğimiz Peygamber Efendimiz ve Sahabelerinin mezarlarından çıkıp karşımıza dizilmesini mi bekleyeceğiz? Biz, dünyayı "İslâm" ve "Küfür" diye iki kutuplu sayan; bu bakışa göre yapılanmalar teklif eden bir konumda olmalıyız. Bu sebeple bir an olsun sahte sevgililerden kurtulup kendimize bakmalıyız. Bakmalı ve Batılı dünya görüşünün nasıl küreselleştiğini görmeliyiz. Görmekle kalmamalı; bizi kardeşlerimizden koparan kötü niyeti de anlamalıyız. Asya ve Afrika ile aramıza sıradağlar gibi engeller çıkaranlar bu düşmanımız olan kutup olup; küreselleşme yalanı ile bizi kültür ve medeniyetimize yabancılaştırarak köleleri haline getirmeye çalışıyor.
Bugün her alanda süren bu yabancılaşmaya karşı ne yazık ki gereken gayreti gösteremiyoruz. Çoğu insanımız işin içinden çıkamayacağını kabullenmiş bir şekilde havlu atmış ve olacak olur demiş, çaresizliğini itiraf etmiş durumda... Yine de marjinal sayılan belli bir samimiler takımı yılmadan bu konuda çalışıyor. Onların çalışmalarının eseridir bugün milletin tercihi olan nesil... Bir anlık bir fırsatta bile milleti birden ayağa kaldıracak enerjiyi üretenler de bunlardır.
|