Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4165 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

MAHİR
Fatma Pekşen

  Sayı: 40 -

Zaten her zaman kırmızımtırak olan yüzü, “Erşün domatesi” gibi daha da renkli bir hal almış olan cez Sametli adam, kırışıklıklarına yerleştirdiği öfke, yenilgi, utanç gibi duyguların harmanlandığı yıllanmış alnına, el örmesi kül rengi fesinin ince ince hararet vermesine aldırıp etmiyor, hıncını, son olarak, belediyenin su borularını tamir ederken hâllettiği yamru yumru kaldırım taşlarında alırcasına ökçesiyle ezerek ilerliyordu.
Şunca hânelik mahallenin sayımı kaç saat sürecekti ki sanki?.. Bitmişti işte. O kadar çektiği emek de boşa gitmişti. Sabah sandıklar indirilip emek de boşa gitmişti. Sabah sandıklar indirilip “irey” verme başlarken memurlara getirdiği üstü el gibi kaymağıyla sıcak, ballı sete mi yansaydı, yoksa torunlarının rızkından kesip, öğlende yaptırıp getirdiği özel misafirlere sakladığı Arnavut biberle çeşni kattığı kebaba mı yansaydı?.. Sadece memurlar mıydı, ortası sünger gibi delik delik ekşili somunu kebabın acılı tiridine banan? İhtiyar heyeti asil aza, yedek aza, eski muhtar, muhtar adayları, sandık görevlileri, partililer, o sarada oy kullanmaya gelenler... “Ola ki, yetmez” diye yiyor gibi görünüp, iki sefer ekmek bandığı, on beş gün evvel komşunun kestiği yaşar dananın o mis gibi etinin lezzetine bile varamamıştı.
“Namussuz” diye geçirdi içinden. “Hep o namussuz Durmuş’un yüzünden.” Evden çarşıya, çarşıdan eve gidip geliyor, torunlarıyla altüst olup yaşayamadığı çocukluk günlerinin tadını çıkarıyor, ara sıra kahvede, karıya çaktırmadan yekdaşlarıyla oyun oynuyordu. Ne lüzumu vardı bunca senelik inzivanın ardından yeniden yüreğini hoplatıp memleket kurtarmaya?.. O Durmuş namussuzu hem kendisine, hem de Ethem’e ayrı ayrı, “Ben daha muhtarlık yapamam, siyatiğim, lumbagom azdı, herhalde bundan sonra hastanelerden çıkamam, kaç yıl emek çektim, möhrü yabancıya kaptırmayak ağa” demiş, ikini de aday olmaya yönlendirmişti.
Çilingir Ethem, sandıklar açılıp, evindekilerin sayısının dışında oy çıkmayınca elini alnına vurup, “Hay vah kardaş” demişti. “Durmuş’un düzenine geldik. Möhrü cebinde bil, sana çalışacağım demişti. İti ite kırdırdı bak, Seksenine geldi daha möhür derdinde. Möhürnen gömülesice, Rezil rüsvay olduk çağaya, çocuğa. Bizi ortaya çıkarttı, ardından kendide aday oldu.” demiş, pişmanlığını dile getirmiş, kaç gündür gizli gizli çekiştiklerine üzülmüştü.
Kapı kapı gezip, kahvedekilere çay ısmarlayıp, mahalledeki dullara bedava ekmek yollayıp epeyce bir oy toplayıp, o kadar emeğe karşılık möhrü elinde, “Muhtar emmi” olup hökümeti bile kapattıracak yetkiye sahiplenecekleri hayalleriyle bugüne gelmişlerdi ikisi de. Askerden geldiği halde, h^lâ baba parası gözleyip, kenarda köşede bıyık burup, gizli gizli sigara tüttüren yeni yetme oğlanlara, bir kere belediyeye gitmeyle masa başı işi bulacak, ergen kızlara çeyiz yardımında bulunacaklardı.
Daha dün akşam, yatsı camiinde –zaten Ethem namaza gelmez, “Romatizmam var, evde kılıyorum” derdi- hocalar da dahil, “Sana vermeyip de kime oyumuzu vereceğiz Hacı emmi” deyip sırtını sıvazlamışlardı.
Günlerdir gözünü yumup mahalleyi aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya saymış, milletvekili adayı heyecanıyla sandıktan çıkacak sonucu beklemişti.
Caminin önünden geçerken, kanepede oturup ezanı bekleyen cemaat, yüzleri penbe pembe, “Oyumuzu sana kullandık” dercesine tebessüm ettiler. Sinirlenmemek için, o öğünü evde kılmaya niyetlenip, başıyla bir selâm verdikten sonra ayrıldı.
Eve doğru, elinde bulaşık tabakların, bardakların olduğu koca poşetle ilerlerken, daha akşam olmadan dolan kahvedekilerin kelâmına temenna ile karşılık verdi. Kahvenin önünde oturup koca göbeğiyle tavla oynayan kahveci ile Alamancı İzzet de dâhil, bütün herkesin “Oyumuzu sana verdik” mesajını veren sırıtışlarını görmemek için yüzün öte yana çevirdi İçinden “Yarın kızın yanına gitmeliyim, Kaç aydır gedemedim.” Derken aslında özlem değil, mağlûbiyet bu duyguya yol açıyordu.
Evi görünmüştü işte. Torunları kapıda bağrışacaktı; “Dede muhtarlığı kazandın mı?” karısı bir haftadır, “Muhtarın karısı, mahallenin yarısı” mantığıyla hareket edip, yeni palazlanmış ördekler gibi kabarmaya başlamıştı bile. Ne oğlan, ne gelin zapt olmayıp, kimini kocaya verecek, kimini işe yerleştireceklerdi. Ahh möhür nelere kadir değilsin ki?..
Az sonra tuş olmuş pehlivan kılığında, süklüm püklüm dış kapıdan girecek, “Beş oy çıktı. Dördü bizim evden beşincisi kim acaba?” diyecek, yenilgisini belki de vara yoğa sinirlenerek çıkartacaktı.
Eve girmeden, davarı ineği önüne katı, yele yele gelen mahallenin çobanıyla rastlaşmış çoban, sol kaşının üstüne doğru eğdirdiği kasketinin altından çürük dişlerini göstererek, “Oyumu sana verdim gülcüğü göstermişti son olarak.
Günün anlam ve önemine binaen giyindiği naftalin kokulu bayramlık urbasının açalarına sırnaşan evin kendisine, kapıyı çalarken el örgüsü fesinin üstüne pisleyen kargaya baktı, “Ne o? Ne bu neşe?.. Siz de mi bana oy verdiniz yoksa?” dedi ve eve girdi.
Gece boyunca, mahleyi alttan üste, üstten alta sayıp –belki de kazara atılan- o tek oyun sahibini bulmaya çalıaaktı, möhürle bölünen uyku aralarında...

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Mustafa... - Sayı 123
Pehlivan dayının elmaları... - Sayı 120
Armudun Son Çiçeği... - Sayı 115
Cılga... - Sayı 112
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Analar baş tacımızdır
Hayatın merkezi anneler
Şaşırmadık
En sıcak sözcüktür anne!


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15430925
 Bugün : 4525
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 652365
 Bugün : 403
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 329
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim