Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5475 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kadynlarda TESETT?R (SETR-Y AVRET)
İbrahim Buğalı

  Sayı: 60 - Nisan / Haziran 2008

Avret: Örtülmesi vacip olan bedenin kısımlarıdır. Bu yerlerin açık tutulması haram olur. Ayrıca kadınlara ve hanımlara da avret denir. Müslüman hanımların başlarını ve diğer avret sayılan bedenlerini örtmeleri farzdır.

Mükellef olan, yani buluğ çağına ermiş erkek ve hanımın namazda örtmesi, başkasına göstermesi ve başkasının bakması haram olan yerlerine de avret denir. Hanefi ve Şâfi mezheblerinde erkeklerin, namaz için avret mahalli, göbekten diz altına kadardır. Şâfiî'de göbek, Hanefi’de diz avrettir. Buraları açık olanların namazı sahih değildir. Namaz kılarken diğer yerlerini örtmek sünnettir. Açık kalmaları ise mekruhtur. Erkeğin başı açık namaz kılması mekruh olursa, her yeri avret olan kadınların başı açık namaz kılması nasıl olur?

Kadınların ellerinden ve yüzlerinden başka her yerleri, bilekleri, sarkan saçları ve ayaklarının altı, namaz içinde ve namaz dışında da Hanefi de avrettir. Erkeğin veya kadının avret uzuvlarından herhangi birinin dörtte biri, bir rükn açık kalırsa, namazı bozulur. Azı açılırsa bozulmaz. Namazı mekruh olur. Meselâ, ayağının dörtte biri açık olan kadının namazı sahih olmaz. Keza ayağının topuk kemiği veya bileği veya boynu ve saçı açık olursa namazı sahih değildir.

Erkeğin ve kadının avret mahallini örtmesi, hicretin üçüncü senesinde nazil olan (Ahzâb) ve beşinci senesinde gelen (Nur) surelerinde emir olundu.

Sure-i Nur, Ayet 30-31: "Habibim! Mü'min erkeklere söyle, gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu kendileri için daha temiz bir harekettir. Muhakkak ki Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır." "Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan saklasınlar. Zinetlerini (süs eşyalarının takılı olduğu baş, kulak, boyun, göğüs, kol, bacak gibi yerlerini) açmasınlar. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, el ve ayaklar) müstesnadır. Baş örtülerini (göğüs ve boyunları görünmeyecek şekilde) yakalarının üstüne koysunlar..." Devamla, Ayet-i Celilede kimlere haram olmadığı beyan buyurulmaktadır.

Sure-i Nur Ayet 60: "Hayız ve çocuktan kesilmiş, artık nikâha ümitleri kalmayan yaşlı kadınların süslenip açılmamaları, (haram olan yerleri erkeklere göstermemeleri) şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Bununla beraber bundan da sakınmaları ve örtünmeleri, kendileri için daha hayırlıdır. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir."

Bu Ayet-i Celilede Cenab-ı Hakk, hayızdan, nifastan kesilmiş, evlenme ümitleri de kalmamış acûze ve sabi hükmünde bulunan yaşlı nineler, namaz kıldıkları kıyafetleri ile dışarı çıkmaları, onlar için bir günah teşkil etmemekle beraber, bundan da sakınmaları ve örtünmeleri, yani cilbablarını (manto, çarşaf veya setr-i avret için giyilmesi gereken herhangi bir libası) üzerlerine almaları daha hayırlıdır.

Müslüman hanımların nineleri bile bu şekilde giyinmekle mükellef ise, hiç genç yaşta bulunan ve her erkeğin şehvetini tahrik eden, sesi bile mahrem olan hanımların sokaklarda arz-ı endam etmelerine nasıl müsaade edilir.

Yukarıda mezheb imamlarının beyanını gördük. Bu açıklamalar, Allah'ın emirlerine ve Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tatbikatına kıl ucu kadar, zerre miktarı muhalif değildir. Eğer zerre miktarı çelişki bulunsa, imandan bir eser kalır mı? Bin dört yüz küsur senedir bütün müslümanlar, Kur'ân-ı Kerîm'in hükümlerini aynen koruyup bu şekilde tatbik etmişlerdir. Sayıları belli olmayan velilerin, salih kimselerin ve bütün müslümanların inanç ve i'tikat husussunda zerre miktarı muhalefet etmeden bu yolda yürümeleri ve yetişmeleri açık bir delil teşkil etmektedir. Çünkü Şer-i Şerîf'e, fer'i mes'elelerde bile muhalif olmak, ne velâyet ve ne de keramet bırakır. Bütün müslümanların göz bebeği mesabesinde olan mezheb imamlarını, hizmet ve içtihatlarında hata ile itham etmek, büyük bir cinayettir. Kur’ân-ı Kerîm’i yüzünden okumasını bilmeyen ve İman'ın şartlarını dahi öğrenmemiş kimselerin, müslüman hanımların başını örtmeleri hususunda konuşmaları ve Kur’ân-ı Kerîm'de böyle bir emir yoktur demeleri, bu zamanın garip hadiselerindendir. Fakat bütün müslümanlar, setr-i avret nedir, nasıl yapılır kesin olarak bilirler ve tatbik ederler. Çünkü her mü'min namaz kılar ve namazın farzlarını da kesin olarak bilir. Namazın farzlarını bilmeyen kimsenin namazı sahih değildir. İşte setr-i avret namazın dışından olan şartlarındandır. Farz olan bir şart terk edilirse, o namaz sahih değildir. Her Müslüman'ın bilmesi gereken (32) farzdan birisi de setr-i avrettir. Bunu bilmeyen hiçbir Müslüman tasavvur edilemez.

Biz buraya hanımlarla ilgili birkaç hadis-i şerif meallerini alacağız. Hanımların önemini ve onların satılık bir eşya gibi teşhir edilmesinin bir iyilik değil, onlara en büyük hakaret olduğu anlaşılsın. İslâm dini gelmezden önce, Roma'da ve Ceziretü'l- Arap'ın bazı yerlerinde, kadınlar pazarlarda satılırdı. İslâm dini, kadınların hanımefendi olduğunu ve Cennet'in annelerin ayakları altında olduğunu, yani Cennet, annenin babanın rızasına bağlı olduğunu hükme bağlamıştır. Şimdi ise, kapalı yeri açık yerinden az olarak teşhir edilmektedir. İşin garip tarafı bu cinayetin, bir fazilet ve özgürlük diye takdim edilmesidir. İmanlı olan bir hanımefendi, dinî bilgilerini, onun hayâ duygusunu yok etmeye çalışanlardan değil, dininden öğrenmesi gerekir. Aynı zamanda kendisini hiç yoktan yaratan Rabbisinin emirlerine uymak mecburiyetindedir.

Hadis-i Şerif: "Üç kimse vardır ki, Cennet'e giremez." Anne ve babasına âsî olan, deyyûs (bile bile karısını başkasına teslim eden), ve kendisini erkeğe benzeten kadın."

Hadis-i Şerif: "Deyyûs Cennet'e giremez. Deyyûs kimdir Yâ Resûlallah diye sorulunca, ırzını yabancı erkeklerden kıskanmayanlar, buyurmuştur." (Diyanet İşleri Başkanlığı "Seçme Hadisler)

Hadis-i Şerif: "Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. Hiç şüphesiz âdemoğlu mukadder olan bu âkıbete erişecektir. Gözlerin zinâsı; (mahremi olmayan kadınlara şehvetle) bakmaktır. Kulakların zinâsı; (dinlenmesi haram olan sözleri) dinlemektir. Dil zinâsı da; (söylenmesi haram olan şeyleri) söylemektir. El zinâsı da; (ecnebi bir kadının uzvunu şehvetle) kavramaktır. Ayak zinâsı; (gidilmesi haram olan yere)  adımlarını atmaktır. Kalbin de (zinâ) temennisi ve iştihası vardır. Tenâsül uzvu ise, bu a'zanın arzularını ya gerçekleştirir yâhut (sarf-ı nazar ederek) yalanlar. (Buhari ve Müslim) (Riyazüs-salihin, cilt 3, sahife: 192.) Kurtuluş hidayet üzere olanlara....


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kur'ân-ı Kerim bütün düny... - Sayı 71
İslâm Dini (Tüm peygamber... - Sayı 70
Mevlid-i şerif... - Sayı 69
KERBEL? FACYASI ve Hz. H?... - Sayı 67
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Eline, canına, yüreğine sağlık olsun hocam. Allah razı olsun Bu güzel için teşekkürler.... osman eroğlu

 Şiirin bestesini firdevs altındaş yaptı ve kendisi okuyor. Sevgiler...... Dilara

 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Ah
Eşek ve deve


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14638507
 Bugün : 1083
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 632625
 Bugün : 68
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 87
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim