Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3578 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kapitalizmin Acymasyzly?y
Turgay Ertem

  Sayı: 59 - Ocak / Mart 2008

Son günlerde ABD'de meydana gelen ekonomik kriz hemen her ülkeyi sarstı. Bunun sebebi, ülkelerin birbiriyle olan ilişkilerinin artması ve ABD'nin hemen her ülkede kullanılan parası ve hisse senetleriydi.

Kendi menfaati dışında hiçbir şey düşünmeyen kapitalizm anlayışı, başta ABD olmak üzere, bütün zengin ülkelerin benimsediği bir anlayıştır. Ülkemizde de son yıllarda pek çok kişi bu anlayışı benimsemiş görünmektedir. Oysaki bizim inancımız, aldığımız İslâmî terbiye, kapitalizmin acımasızlığını, bencilliğini reddeder ve başkası için yapılan fedakârlıkları över.

Fabrikaların sahipleri veya diğer işverenler, son günlerde krizi bahane ederek kitleler halinde işçi çıkarmaktalar. Çalışanların iş güvencesi artık kalmadı denilebilir. Devlet memuru veya işçisi değilseniz yarın kapının önüne konabilirsiniz. Peki, nedir bunun ölçüsü, ayarı? Nasıl ve hangi sebepler, çalışanını kapı önüne koymayı haklı kılabilir? Üstelik işten çıkarılan kişinin yerine daha az ücretle yeni elemanlar alınması ne kadar ahlâka uygundur?

Bir ara; “Sermayenin dini, imanı olmaz” demişti sayın başbakan. Oysaki bu ifade bizim anlayışımıza ve inancımıza uymuyordu. Çünkü sermaye sahipleri ne kadar sorumluluk sahibi olursa, ne kadar merhametli olursa, ne kadar müslümanca davranırsa o kadar huzurlu bir ekonomik hayat olacağı bilinen bir hakikattir. Mademki kazancın helâli haramı vardır, sermayenin de hattâ üretilen ürünün de, yapılan ticaretin de inançla ilgisi vardır.

Bizim kültürümüzde alışveriş yaparken insanları aldatmak yoktur. Satan kişi bilmeden malını çok ucuza satıyorsa bile ona asıl değeri hatırlatılmalı ve o değer üzerinden parası ödenmelidir. Bugün birçok kişi böyle bir satıcıyı bulduğu zaman sevinir ve alışverişini bir an önce tamamlamaya çalışır. Yaptığını da açıkgözlülük olarak adlandırır.

Malı üreten en güzel ve sağlam şekilde o malı üretmeye çalışmalı, malı satan kişi malında bir kusur varsa bunu açıklamalıdır. Malının iyilerini ve irilerini görünen kısma koyup, satarken arkadan kötülerini koymaya kalkışan esnaf, “bizi aldatandır ve bizden değildir.”

Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan esnafın “Ben siftah yaptım ama şu komşum henüz yapmadı. Aynı malı o da satıyor. Lütfen o malı da ondan alın” diye komşusunu göstermesi dilden dile anlatılır. Bunun üzerine Fatih duygulanmış; “Ben böyle insanlarla değil İstanbul'u, dünyayı bile fethederim.” demiştir. Bizim ticaret anlayışımız budur. Bugün ticarî rakibini ortadan kaldırmaya veya onun kendisiyle rekabetini önlemeye çalışan kapitalist zihniyetin sahipleri bizden birileri gibi davranmıyor.

Bankaların, para satarak para kazanması, üretime katkıda bulunmadığı halde sadece zor durumdaki insanlara borç vererek onları tefeci gibi sömürmesi bizim inançlarımıza ne kadar uyar ve ne kadar doğrudur? Bankaların sözleşme metinleri neden o kadar küçük harflerle yazılır ve bir nüshası neden muhataba verilmez? Bankaları Denetleme Kurulu, kredi kartı borçlularını bankaların insafına niye terk eder? Sözleşmenin maddeleri hangi kredi kartı sahibi tarafından okunup anlaşılabiliyor? 2000 lira kredi kartı borcu, ödenmedi diye iki yıl içinde nasıl olur da 30000 liraya çıkar?

Hiçbir emek sarf etmeden kazandığı parayı, haram yollara harcayan, israf eden insanlar da Allah'ın sevmediği, menettiği bir yolu seçmişlerdir. Kapitalist anlayışa göre bu parayı onlar kazanmıştır, istediği gibi harcar. Ama benim benimsediğim anlayışa göre, o zenginin malında fakirin hakkı vardır…

Benim kültürümde “AHİ” geleneği vardır. Tüccar ve esnafa önce ticaret ahlâkı öğretilirdi. Ne oldu da bu değerlerimizden ve terbiyemizden vazgeçtik? Şimdi ekonomik hayatımız, daha mutlu insanlarla mı yürütülüyor? Elbette ki hayır... Çalışanın, çalıştıranın, üretenin ve kullananın birbirine güvenmeye ve sevmeye ihtiyacı vardır. Malını, emanet olarak görmeyen, servetini tanrılaştıran, çalışanına şefkat gösteremeyen insanlar, hem kendisi mutsuzdur hem başkalarını hüsrana uğratırlar.

Biz ne zaman taklit ve özenti ile hiç sorgulamadan batıdan gelen her şeyi aldık, ondan sonra hayatımız karmakarışık oldu. Hemen her konuda olduğu gibi ekonomik faaliyetlerimiz konusunda da inancımıza, geleneklerimize uygun yollar bulmak, usuller geliştirmek zorundayız. Bunun birikimi ve örnekleri tarihimizde en güzel uygulamaları ile vardır, yaşanmıştır. Bütün mesele bizim de o şuuru yaşamamızda…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Benim de söyleyeceklerim ... - Sayı 92
Çanakkale şehitlerine ith... - Sayı 84
Ertuğrul bey ve Osmanlı s... - Sayı 84
Türk milletinde devlet ve... - Sayı 82
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15719383
 Bugün : 2514
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656517
 Bugün : 430
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim