Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     5712 kez okundu.     5 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

ACI ZUL?M
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 64 - Nisan / Haziran 2009

Ağlamak istiyorum, doyasıya ağlamak... Yüreğimde kopan fırtınaları bir nebze olsun dindirebilmek için ağlamak... Kalbim ağrıyor, gözlerim yorgun, yüreğim huzursuz, kalemim tutuk...

Bir hayal var gözümde yıllar öncesine ait. Geçmişin izleri kolay silinmiyor, aksine bir bir aklıma geliyor. Unutmak ne mümkün yaşanmışları...

Yağmurun yağması gök gürültüsü ve fırtınayı nasıl durdurabiliyorsa; ağladığımda da sanki tüm acılar bitecek... Ama öyle bir düğüm var ki içimde çözülmesi imkânsız...

Yıllar önce eşimin vesilesiyle tanımıştım O'nu. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nu... Hattâ bir gezide hayran olmuştum. Ankara'dan gezmeye gelmişti ve bir şehit ailesini birlikte ziyaret etmiştik. O eşi ve bir grup arkadaşla birlikte. Kendi kendime kızmıştım o zamanlar. “Benim Bursa'da haberim yok, Oysa Ankara'dan gezmeye geldiğinde bile yaralara merhem oluyor,” demiştim.

Kara bir çarşamba günü; tüm Türkiye ile birlikte ağladık ve hâlâ ağlıyoruz. Bazen acı kaderine, bazen değerini yeterince bilememize ve bazen de bir daha onun gibisinin gelemeyeceğine...

Acı haberi aldığımızda; oğlum küçükken birlikte çekilmiş bir fotoğrafını alıp ağlayarak dualar etti günlerce. Rabbim onları kurtarsın diye. 5 yaşındaki kızımsa; “Anne gözümde ağlamak yaşı var ama sen üzülme diye ağlamıyorum” diyordu mahzun bakışlarıyla. Tüm Türkiye seferber oldu. Kimi gücü ve kuvvetiyle, kimi kalbi ve diliyle... Tüm dualar onlar için edildi. Saatler yıl gibi uzadı televizyon karşısında, elimizde telefon ile haber beklerken. Hep umuda doğruydu bakışlarımız, yorumlarımız. Gözlerimiz yaşlı, dilimiz dualı hep kurtuluş müjdesini bekledik. Ama nafileydi. Saatler saatleri kovaladı, yorumlar yorumları. Çile dolu bir geçmişi vardı. Biz hep o dağdan sağ salim ineceği ana kilitlendik. O değil miydi 7.5 yıl hapis yatan ve bunun 5.5 yılını 2.5 metrekarelik bir hücrede kalan, O değil miydi vücuduna buz gibi soğuk sular tutulan, elektrik verilen ve hattâ tırnakları sökülen... İşte bu gün çektiği çile dolu yıllar sonucunu gösterecekti ve Muhsin Başkan o karlarla kaplı dağdan sağ salim inecekti. Fakat umutlarımız sözlerden öteye gidemedi. İnanamasak da, inanmak istemesek de O'nun; “Ey sonsuzluğun sahibi sana ulaşmak istiyorum,” duası kabul edilmiş ve Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu. Kader yazılmıştı bir kere. Sayılı nefesler tükenmiş, vakit gelmişti.  Su testisi suyolunda kırılır derler doğruymuş. Tarihiyle, gelenek ve kültürüyle iç içe bir Anadolu yiğidi milletinin iyiliği için başladığı ve sürdürdüğü yolculuğunu bir çarşamba günü yine milleti uğruna çırpınırken noktalamıştı. Bir politikacıdan çok dava adamıydı. Onun hayalleri hepimizin hayaliydi;

“Bir hayalim var... Bütün vatandaşlarımızın ay yıldızlı bayrağımın altında şerefle yaşadığı bir Türkiye hayal ediyorum...

Bir hayalim var... Başını örtenle açanın aynı üniversitede yasaksız kavgasız kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum...

Bir hayalim var... Kürt Türkmen, alevi Sünni ayrımı olmadan, zengin fakir, yoksul ayrıcalığı görülmeden imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir Türkiye istiyorum...

Kısacası Adriyatik'ten Çin seddine kadar kaynaşmış güçlü bir Türk Dünyası hayal ediyorum...”

Umarım Koca Reisin hayalleri bir gün gerçekleşir.

Her konuşmasında; “Ağaca yaslanma kurur, duvara yaslanma yıkılır, insana yaslanma ölür, yaslanacaksan Allah'a yaslan. Tek baki kalan O'dur” derdi. Çok önce başlamıştı bizi kaçınılmaz sona hazırlamaya ama yine de acı azalmıyor...

Kendisini millî ve manevî değerlerin korunmasına adayan, insan vatan ve ezan üçlüsünü birbirinden  asla ayırmayan, idealleri uğruna yılmadan çalışan ve her düşüncesini açıkça dile getirebilen, fikirlerinin her zaman ardında durabilen, herkesin adam gibi adam dediği ender şahsiyetlerden biriydi.

25 yıl önce Mamak cezaevinde yazdığı “ÜŞÜYORUM” şiirinin sözleri dinledikçe yüreklerimizi yaktı. Öyle bir yangındı ki bu dünyadaki tüm karları getirseler söndürülemeyecek kadar korlu ve büyük.

“Siyaset bölücülük, ayrılık, kavga aracı değildir. Siyaset ülkeye hizmet etmek için bir vesiledir...” derdi her defasında. Ve her zaman yanında bir şehit yakını görmeniz mümkündü. En zorlu zamanlarda bile sözünü eğip bükmeden dürüstçe, delikanlıca söylemesiyle ve dim dik duruşuyla; siyasette dürüstlük olmaz diyenlere en büyük dersi vermişti her daim. “...Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah'ın izniyle hep böyle gittim,” derdi. Kritik dönemlerde, herkes susmayı tercih ederken O; “Millete karşı çevrilen namluya selâm duramam” dedi. Milleti de O'nu son yolculuğunda da olsa anladı ve yalnız bırakmadı. Necip Fazıl Kısakürek'in deyimiyle; her evin ölüsü olabilmiş kahramanlardan biriydi artık. Yüz binler yürüdü arkasından. Milyonlar dua etti. Allah sevdiği insanları kullarına sevdirirmiş derler. Bir politikacıya değil sanki can dostlarına veda etti insanlar. Halk dava adamıyla politikacı arasındaki farkı gördü. TBMM'nden ilk defa bir kişi tekbir getirilerek uğurlandı. Böyle bir durum ilk defa ona nasip oldu.

Türk İslâm Birliğini kurmak için Allah rızası uğruna çekilen bunca çile ve yaşanan bir ömür vardı. Kendi deyimiyle ilk defa ACI ZULÜM kiraladıkları bir helikopter kazasında kaybedilen bir yaşam öyküsü. Onca zaman geçmesine rağmen hâlâ mezarı ziyaretçilerle dolu ve hâlâ insanlar elleriyle yaptıkları ikramları mezarı başındaki ziyaretçilere dağıtıyorlar. Yüce Rabbim O'na ve arkadaşlarına rahmet etsin. Ailelerine ve arkadaşlarına sabır ve metanet versin inşallah. Necip Fazıl'ın dediği gibi;

“Ölüm güzel şeydir, perde ardından haber,

Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü peygamber...”

Ölüm Onun için güzel, fakat bir de ayrılık olmasaydı. O Rabbinin rızasını kazanmak uğruna çektiği çilelerin, ızdırapların ve haksızlıklara her zaman sabretmenin karşılığını almaya gitti, yoldaşlarını ve sevenlerini yetim bıraktı. Sağcısı solcusu acıda birlik oldu.  Belki geç de olsa değerini anladılar. Türkiye bir yiğidini kaybetti umarım diğer bütün yiğitlerini kaybetmeden değerini anlar ve bağrına basar.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ay?e Sena    27.05.2009
Yorum : Sevgili Zeynep, yazdıkların gerçekten çok güzel şeyler. Emin olmalısın ki; gelecek nesilleri sizin gibi başarılı rehber öğretmenlerle birlikte elele yetiştireceğiz.




Ekleyen : fATMA ZEYNEP    23.05.2009
Yorum : Canım arkadaşım.Yazdıklarında ne kadar samimi olduğunu en iyi bilenlerden ve aynı duyguyu paylaşanlardanım.Biz idealistliğin ölçüsünü ONDAN öğrendik.Çok paylaşımlarımız oldu.Ama unutmamak gerekir ki ölüm hepimiz için nasıl ve ne şekilde olacağını bilemeyiz.Hem bu topraklarda ne reisler yatıyor.Hem Osmangazi den Fatihler gelmedi mi,Kanuniler gelmedi mi?Rabbim bu milleti reissiz bırakmaz .Ben buna inanıyorum.Yeterki biz layık olalım.Yeter ki senin gibi anneler olsun daha çokkk reisler yetişir inşaallah.Başkan daima bizim yüreğimizde,davamızın başında olacaktır.Rabbime emanet ol.




Ekleyen : Ay?e Sena ?nsal    23.05.2009
Yorum : Aldığım yorumlardan bir tanesini yanlış anlamalara mahal vermemek için sizinle paylaşmak istiyorum. Belki sizlerin aranızda da aynı fikirde olanlar olabilir. "Su testisi su yolunda kırılır" atasözünün yerinde kullanılmadığı hakkında dışarıdan bir yorum aldım. Amacım bir insanın nasıl yaşarsa o şekilde öleceğini anlatmakti. Aşağıda bu atasözünün kullanım yerlerinden örnekler vermek istiyorum; Prof.Ömer Asım Aksoy 1995: Ata Sözleri ve Deyimler Sözlüğü Anlamlar 1: Bir kişi ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir kazaya uğrar ; yok olur. Açıklamalı Türkçe Atasözleri Sözlüğü: Bir kişi amaç ettiği işte veya ülküde, tuttuğu yolda çeşitli engellerle karşılaşır; kazaya uğrar, zarar görür, hatta ölür de. Atasözleri Sözlüğü: İnsanların yaşam tarzlarının paralelinde olaylarla karşılaşacağını anlatan ifadedir. Kişinin yaşam tercihlerine göre yaşam da onlar hakkında tercihler yapacaktır. Atasözleri içinde en dişe dokunanlarından birisidir. Yine başka bir Atasözleri Sözlüğünde; Kişinin yaptığı davranışların hareketlerin yanlışlığı ve doğruluğu sonucunda dönüp dolaşıp kendine döneceğini belirten bir atasözüdür. Bu örnekleri çoğaltmak ve farklı yerlerde kullanım tarzlarını görmekte mümkün. Gönül isterdi ki yanlış anlamalara mahal vermeyecek bir söylem olsaydı. Fakat o anki duygu ve düşüncelerimle kalemimden dökülen kelimeler onlardı. Sürçü lisan ettik ise affola.




Ekleyen : Nefise Tiryaki    22.05.2009
Yorum : Teşekkürler. Bir dava adamı ancak bu kadar duygu yüklü cümleler kurularak anlatılabilirdi! Şimdi yayınevlerinden beklenen böyle nitelikli yazıları toplayarak bir kitapla sunmak.




Ekleyen : Ahmet Besim    19.05.2009
Yorum : Çok dokunaklı bir o kadar acı eline kalemine sağlık çok güzel ve akıcı bir üslupla o günü yadetmemize vesile olmuşsun. Rabbinin sevgisine mazhar olan kullarındanmış ki Muhsin Bey, şehitlik şerbetini içerek rabbine kavuştu. Allahüteala gani gani rahmet eyleye... Duraklamaksızın okuyabildiğim nadirane yazılarınızdan dolayı teşekkür ederim.





 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Eline, canına, yüreğine sağlık olsun hocam. Allah razı olsun Bu güzel için teşekkürler.... osman eroğlu

 Şiirin bestesini firdevs altındaş yaptı ve kendisi okuyor. Sevgiler...... Dilara

 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Ah
Eşek ve deve


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14638759
 Bugün : 1335
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 632655
 Bugün : 97
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 87
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim