TÜRKİYE SİYASETİ ve AÇILIM Turgay Ertem Sayı:
64 - Nisan / Haziran 2010
Açılım adı verilen “demokratikleşme” hamlesinin en büyük şartının samimiyet ve cesaret olduğu muhakkaktır. Doğru olduğu kabul edilen her hamle öncesinde gelecek tepkiler, çıkacak problemler ve engeller önceden hesap edilmeli, bunlara çözüm yolları bulunmalıdır. Eğer samimi iseniz ve niyetiniz toplumun sıkıntısını gidermekse Allah yardım edecektir. Aslında bizim sıkıntılarımız başımıza geçen yöneticilerimizin ve yönetmeye talip olanların samimiyet eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Türkiye insanlarıyla, kurumlarıyla, hukuk sistemiyle, anayasasıyla kendisini yenilemeye mecburdur. Dünya yeniden şekilleniyor. İnsanoğlunun hırslarıyla, zulümleriyle, haksızlıklarıyla bozduğu, kirlettiği dünyaya Allah yeniden nizam verecek. Bizler bambaşka bir dünyanın insanları olmaya adayız. Bu yepyeni dünyada iyilerin, güzellerin, doğruların, Allah için sevenlerin, Allah için gayret edenlerin vazgeçilmez bir yeri var. Üstelik biz bu güzelliklerin geçmişimizde yaşandığına dair yüz binlerce örnek bulabiliriz. Gerçi bizim neslimiz belki göremez ama bizden sonra gelenler bu saadeti yaşayacaklardır.
AKP'nin başlattığı açılım hamlesi tepki aldıkça genişledi. Kürt açılımı, kardeşlik açılımı, özgürlük açılımı gibi değişik adlarla anıldı. Alevî açılımı, Ermeni açılımı, Komşu açılımı derken Romanlar'ın açılımına dayandı. Aslında yapılan bu hamleler daha özgür, daha müreffeh, daha huzurlu bir Türkiye için gerekli hamlelerdir. Bütün mesele hamlelerin niteliğinin doğru doldurulmasında yatıyor. Samimiyetle ve cesaretle alınacak kararlarla yola devam edilmesini gerektiriyor.
Gerçi şer odakları ve şeytan tabiatlı insanlar iyi ve hayırlı çabaları akamete uğratmak için ittifak halinde çaba sarf ediyorlar ama inşallah haklı olan muvaffak olacaktır.
Herkes PKK yüzünden akan kanın, harcanan paraların sona ermesini istiyor, istemeli. Genelkurmay başkanının söylediği gibi son ferdine kadar dağdaki PKK'lılar öldürülse yine de PKK çıbanı iyileşmez. Sorun ortadan kalkmaz. Öyleyse kırk bin insanın ölümüne, milyonlarca insanın evinden yuvasından yurdundan uzaklaşmasına kaçmasına, dış borcumuz kadar paraya mal olan bu derde başka çözümler aranmasın mı? Hatalar olabilir. İstismar edenler çıkabilir. Otuz yıldır yapılan silâhlı mücadelenin faturası belli. Ancak hiçbir şey yapmadan duranlar hata yapmaz. Hata yapmaktan korkanlar da hiçbir şey yapamaz.
Kürtlerle bin yıldan fazla bir arada yaşamış ve İslâm kardeşliği ile arasında akrabalık kurmuş olan Türk Milletini birbirine düşman etmeye fırsat verilmemelidir. Bizim en büyük birleştiricimiz İslâm kardeşliğidir. AKP ve fikir adamları, bütün imkânları kullanarak bu gerçeği işlemeli ve hayata geçirmelidir. Kardeş kanı dökülmesi ancak bu anlayışla önlenebilir.
Alevilere de, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Arnavut, Roman vb. topluluklara da verilecek cevap aynıdır. Bu ülke hepimizindir. Bu vatanda hepimizin ecdadı yatıyor. Bu ülkede insanca yaşamanın ilk şartı birbirimize saygı ve sevgi ile davranmaktır. İnsanların değer verdiği şeylere, örf ve adetlerine, inançlarına, dillerine müdahale etmemektir.
Eğer: “Ülkemizde cumhuriyet ve demokrasi var, insan hak ve özgürlüklerine saygı duyulmalıdır. Devlet eliyle insanlara şekil vermek, toplumu zorla hizaya sokmak, inanç ve ibadetlerini düzenlemek yanlıştır” diyorsak bu açılımların gerçekleşmesi şarttır.
Aslına bakarsanız Türkiye'nin her konuda açılıma ihtiyacı var. Sağlık ve sosyal güvenlikteki düzenlemeler henüz eksikleri olmakla birlikte en gelişmiş ülkelerin bile özeneceği seviyededir.
Ama meselâ ekonomik hayatta, çalışanların haklarının korunmasına, istismar edilmelerinin önlenmesine, çalışma saatlerinin düzenlenmesine, çalışanın işverenin insafına terk edilmemesine yönelik düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç vardır. İşinden evine dönen çalışanların eşi ve çocuklarına bakacak mecali ve vakti bile kalmamaktadır.
Eğitimde manevî değerlerimizi, yaşayarak ve yaşatarak benimsetecek, kendine güvenen ve bu toplumun bir ferdi olmaktan utanmayan nesiller yetiştirecek eğitimcilere ihtiyacımız var. YÖK ün yerine rektörler saltanatına son verecek, eğitimin kalitesini artırmayı hedefleyen, ülkemizin gelişmesine ve kalkınmasına hizmet edecek, her konuda ufku geniş üniversite gençliği yetiştirecek, bir kurumun oluşturulması şarttır.
|