Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3219 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

DEVLET, FİKİR SAHİBİ OLMALIDIR
Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 64 - Nisan / Haziran 2010

İletişimin kolaylaşması, ulaşım imkânlarının artması ve bu kolaylığı da en fazla medya sektörünün kullanması ile birlikte dünya daha büyük bir hızla dönmeye başladı ve ülkemiz de kendine özel şartları ile daha yüksek bir hızla yolunda gitmeye devam ediyor. Hem yerel siyaset hem de global politika her gün değişerek ve gelişerek takip edilmesi ve hakkında söz söylenmesi zor bir hâl alarak gelişiyor.

Meselâ Kardelen'in önceki sayısının hazırlandığı dönemde memleketin en önemli gündem maddesi açılımdı. Ülkemizdeki her karar merciinin farklı bir görüş bildirdiği o tartışmaların üzerinden sanki yıllar geçmiş gibi. Halbuki yaklaşık dört ay önce herkes açılımı konuşuyordu. Ardından darbe operasyonları, yüksek yargının yeniden düzenlenmesi, Ermeni soykırım iddiaları, Ergenekon davası ve en son olarak da anayasa değişiklik paketi ve referandum tartışmaları yapıldı. Devlet mekanizmasının tüm çarkları, iktidar, muhalefet, askerî ve sivil bürokrasi, yasama yürütme ve yargı organlarının temsilcileri her tartışmada görüşlerini öne sürdüler, çeşitli tartışmalara katıldılar. En son Anayasa değişikliği tartışmalarında ise herkes eteğindeki taşları döktü.

Bu tartışmaları büyük bir üzüntü içerisinde izliyoruz. Başta ülkeyi yöneten ve devletin temel politikalarını oluşturmak ve yönlendirmek görevi ile sorumlu olan hükümet olmak üzere devletin karar mercileri günü birlik yaşamakta ve ülkeyi gündelik reaksiyonlarla yönetmeye kalkmaktalar. Halbuki yaklaşık iki bin yıldır toplum dinamiklerine sahip olan, en azından binbeşyüz yıllık bir devlet tecrübesine sahip, bunun son dört yüz yılında cihanşümul bir imparatorluk olarak dünyadaki güç dengelerini oluşturan ve dünya siyasetine yön veren bir milletin mirasçıları olarak geçmişimiz ile bu günkü günübirlik yaşayışımız arasında nasıl bir bağ kurabiliriz?..

Tarihimize bir göz gezdirdiğimizde bugün yapılmaya çalışılan şeyin -bunun adına ister açılım densin, ister yargı reformu veya anayasa değişikliği densin- 2. Mahmut döneminden beri yapıla gelen devletin reformist bir yeniden yapılanmaya tâbi tutulmasının bir uzantısı olduğu görülecektir. İki yüz yılı aşkın bir süredir devam eden bu reformlar sırasında pek çok devlet adamı, idareci ve bürokrat gördük. Türlü fikirler, değişik fraksiyonlarla uygulandı, birinin yaptığı diğerince bozuldu ve devletin yönetim şekli saltanatlıktan monarşiye ve sonra da cumhuriyete döndü. Anayasalar değişti ve ülkede pek çok darbe yapıldı. Bunların hepsinde amaç “Muasır medeniyetler seviyesine erişmek” idi. Ancak bugün gerek anayasa değişikliği tartışmalarına gerekse açılım kavramı etrafında toplanan tartışmalara bakarsanız, bu tartışmaların özünün iki yüz yıl boyunca devam eden reform sürecindeki diğer tartışmalar ile aynı olduğunu görürsünüz. Çünkü evimizi, işimizi idare ettiğimiz gibi devlet idare ediyoruz, günübirlik yaşıyoruz ve devletimizi de günlük reaksiyonlara gösterdiğimiz tepkilere göre yönetiyoruz. Çünkü devletimiz fikir sahibi değil, bırakın uzun vadeli politikaları, yarın ne olacağı bile belli değil. Başbakanın yaptığını bakanının bozduğu; bakanın söylediğini bürokrasisinin yalanladığı, askerî ve sivil bürokrasinin yönetimde söz sahibi olmak için yarıştığı ve partisindeki milletvekilinin ne yaptığından ve ne düşündüğünden haberi olmayan parti liderlerinin bulunduğu, siyasî partilerin bile bir fikir etrafında değil gündelik heyecanlar ile oluştuğu bir ülke haline geldik.

Alman disiplinini övenler, İngiliz siyasetine hayran kalanlar, Fransız iş bitiriciliğini dudak ısırarak izleyenler, Amerikan ve Yahudi emperyalizminin dünyayı hegemonya altına almasını övenler ve her şeye rağmen bu hegemonyaya Ruslar'ın, Çin ve İranlılar'ın direnmesine saygı duyanlar iş bize gelince nerede hata yaptığımızı bilemiyor ve daha çok muasırlaşmak adına yeni reform paketlerini hayata geçirip duruyorlar. Millet ise bu durumu adeta bağrına taş basarak izliyor ve sıranın bir gün kendisine gelmesini bekliyor.

Kendi fikir sahibi olmayanın devleti fikir sahibi olur mu?

Dönelim ve ara sıra da olsa özümüze bakalım, kaybettiğimiz cevher hâlâ ceketimizin astarında duruyor.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Gazzeye ağıt... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 124
Heybemden... - Sayı 116
Dünyanın En Kısa Hikayesi... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16350012
 Bugün : 1851
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695066
 Bugün : 60
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 184
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim