Müziğimiz ve YOZLAŞAN SANAT ANLAYIŞI Turgay Ertem Sayı:
65 - Temmuz / Eylül 2010
Çok derin ve köklü bir müzik kültürüne sahibiz. Orta Asya'dan getirdiğimiz sazlara yenileri eklenmiş, tabiî seslerle müzik yapan müzisyenler yetişmiş. Dünyaya orkestrayı mehterle tanıtmışız. Ama son yüzyılda müzikte ve diğer hemen her konuda taklit ve bozulma batağına saplanmışız.
Ortaçağda, ormanlarda yaşayan, yıkanmayı, taharetlenmeyi bile bilmeyen Avrupa insanı, son birkaç yüzyılda gelişmiş ve zenginleşmiş ve öğrendiklerini de geliştirerek yeni bir medeniyet kurmuştur. Bu medeniyetin bir unsuru olan müziklerini de değişik adlarla sınıflandırılmışlardır: Klâsik, hafif, pop, folk gibi...
Benzer sınıflandırma bizim musikimize de yapılmıştır. Klâsik Türk Müziği Abdülkadir Meraği, Itri, Dede Efendi gibi isimleri hatırlatır. Türk Sanat Müziği ise daha çok şarkı formunda bestelenmiş, mânâ yüklü eserlerdir. Hacı Arif Bey, Şerif İçli, Münir Nurettin, Avni Anıl ve daha pek çok bestekâr binlerce eseriyle kulak zevkimizi geliştirmişlerdir. Türkülerimiz ise sadece Anadolu'nun değil bütün Türk Dünyası'nın duygularını, dertlerini, hüzünlerini dile getirir. Ağıtlar, bozlaklar, uzun havalar, halaylar, horonlar bizden birer parçadır. İlâhiler, ayinler, naatlar inanç dünyamızın süsüdür.
Bütün bu güzelliklere rağmen müziğimizi yeni yetişen çocuklarımıza, gençlerimize öğretemiyoruz, sevdiremiyoruz. Gençlerin kulaklıklarında batı müziği ezgileri, oyunlarında batı tarzı hareketler daha revaçta görünüyor. Tabiî ki bilmediği, duymadığı sesler ve ezgileri dinlemelerini bekleyemeyiz onlardan. Sanat Müziği konserlerinde gençlerin oranı, orta yaşlıların dörtte biri bile değil. Televizyon kanallarında ve radyolarda Halk Müziği ve Sanat Müziğine ayrılan zaman evlilik, çöpçatanlık programlarına göre devede kulak kalır... Tabiî ki marifet, iltifata tabidir. İlgi duyulmayan bir program yaşayamaz. Bu da insanların ilgilerinin hangi yönlere olduğunu göstermektedir. Yetenek yarışmalarında en çok batı tarzı müzik ve dansların taklit edilmesi de bize aynı gerçeği işaret ediyor. Müziğimizde değilse bile gençlerimizde ve müzik anlayışlarında yozlaşma var...
Bu yozlaşmayı nasıl önleyebiliriz ve müziğimizi yeni nesillere nasıl sevdirebiliriz? Okullarımızdan başlayarak kendi kültürümüzü hem yaşayarak, hem öğreterek, hem uygulayarak sevdirmeliyiz. Bu konuda kınayanların kınamasına aldırmamak gerekir. Bizi biz yapan değerleri yüzyıllar boyunca mücevher gibi parlatarak benimsedik ve yanlışları da kendimizden uzaklaştırdık. Üstünlüklerimiz var. Utanılacak bir halimiz yok. Büyüklerini, inancını, ibadetini, ahretini umursamayan bir gençlik, Milletimizin geleceğini karartmaktan başka bir işe yaramaz.
|