İKİZ KULELER’den çıktım da Halilim aman başım selâmet! Hasan Batmaz Sayı:
44 - Nisan / Haziran 2004
Alet işler el övünür; teknik çalışır, birileri anlam üretir.
Bir silâh fabrikasında işlerini severek yapan, işlerinin uzmanı insanlar vardır. Kalitelidirler ve kaliteli ürünler çıkarırlar ancak ürünlerinin anlamı çok farklıdır. Kaliteli birileri, kaliteli çalışır, kaliteli ürünler meydana getirirler ama bu süreçte bambaşka anlamlara sahip sonuçlar çıkar.
İnsan burnunun dibindeki tehlikeyi göremeyebilir, yanı başındaki bir güzelliği fark edemeyebilir. Derya içindeki balıkların ondan habersiz oldukları gibi; tehlikenin içinde olup gülebilen insan gibi. “Yerimde olsanız çok ağlar az gülerdiniz” hadisinde olduğu gibi.
En yakınımızda bir derya vardır ama sıradan gelir bize; değerini bilmeyiz. Yine en yakınımızda bir canavar vardı, kedi zanneder oynamaya kalkarız onunla. İçimizdeki canavar gibi. Oysa yakınımızda bile değil; doğrudan içimizdedir canavar. Artık bizi yönetecek, bizi canavarlaştıracak noktadadır, biz yine güler, boş gere, ağzımı açarız.
Boşnaklar artık devlet olduk; biz barışçıyız, elimizde bulunan silâhlara ihtiyacımız yok derlerken; yıllardır türlü şekillerde hazırlanan, hile ve entrika içinde plânlar kuran, hesaplar yapan (üstelik) içlerindeki Sırplar tarafından gafil avlandılar.
Teknoloji sadece bilgisayarlarda, cep telefonlarında görüyor olmak, dünyanın bütünü hakkında eksik kanaatler sağlıyor. Meselâ, silâh sanayi. Umulmadık noktalara gelen bu yarışta, savaş uçakları insanı hayret içinde bırakacak seviyelere geldi. Avrupa’nın Euro-Fighter uçağı, Amerika’nın kullanımda olan F-15’lerinden daha üstün teknolojiye sahip. Ancak ABD, F-22’leri ile yeniden önde; bu uçaklarda uçmak sıradan bir olay. Pilot uçmak işini tamamen uçağa devrediyor ve kendisi sadece hedeflerle, görevleri ile ilgileniyor. Pilotun üzerindeki yüklerin en aza indirildiği bu yeni nesil uçakların rakibi, geliştirilmekte olan geleceğin uçakları. Bir Alman, ABD ortak çalışması olan X-31’ler bunlardan biri.
Ses hızına çıkmak ve uzun bir süre gidebilmek. Yüksek hızda ani manevra yapabilmek; aniden dikine yükselme hareketinde pilota binecek yüksek –j- kuvvetini en aza indirerek pilotun iptal olmamasını sağlamak, it dalaşlarında, geriden sizi yok etmeye hazırlanan uçağın arkasına geçebilmek önemli üstünlükler. 10 tonluk bir uçağın saatte 240 km hızla aniden, mümkün olan en dar açı ile sağa-sola dönebilmesi veya dönememesi… İt dalaşında bütün mesele bu!..
İt dalaşı, gökyüzünde ölümüne güreşmek, birbirine kılıç çekmek. Altınızda 76 Hacı Murat varken, bir F-22 ile karşılaşmak ister misiniz?
Yeni nesil uçaklarda, mümkün olan en düşük hızda yapılan yüksek açılı uçuş, en dar açı ile arkaya geçmeyi sağlıyor. En dar açı ile manevra yapmak, hemen arkaya geçivermek demek. En düşük yüksek açı uçuş hızına sahip Amerika F-22’lerde bu hız saatte 240 km. Uçak bu konumda burnu havada, ardı aşağıda uçuyor. Eğer bu hızın altına inilirse, savrulma başlıyor ve artık kontrol imkânı kalmıyor.
Geliştirme aşamasında olan X-31’lerde bu hız 160 km’ye indirilmiş. Yani havada bir karşılaşma anında (it dalaşında) eğer önde ve hedefte bir X-31 varsa; arkadaki (F-22 bile olsa) pilot X-31’in dikiz aynasında alay edercesine bir yüz görür. Elini kırmızı düğmeye atamadan aynı yüz kendi yan aynasında görür. Biraz mizahî bir yaklaşım oldu ama gerçekler bazen mizahta daha çarpıcı hale geliyor.
Üstünlükler sadece bunlar değil elbet. Amerika’nın 8 yıl sakladığı radar kaçkını bir uçağı var. Artık deşifre oldu ama olana kadar ne canlar yaktı kim bilir. Deşifre oldu da işi bitti mi? Hayır, Irak saldırısında aktif olarak kullanıldı. Radarlar tarafından tespit edilememesi ve aynı zamanda ses izolasyonunun da olması onu oldukça tehlikeli kılıyor. Siz savunma yaparken bir şey sessizce geliyor. Onun sesini ancak, işini bitirip geri dönerken duyabiliyorsunuz. Elbette ki, bombardımandan sonra sağ kaldıysanız.
Isıya güdümlü füzelere muhatap olmamak için geliştirilen yenilikler de ayrı bir üstünlük. Ses hızına çıkmak için ekstra ard ateşleme sistemi kullanılıyor. Uçağa daha fazla güç sağlayan bu sistem arkada çok fazla ısı bırakıyor. Bu da ısıya güdümlü füzelere, gel beni bul ve vur deme. Yeni nesil avcı savaş uçaklarında bu sistem terk edilmiş. Yerine konulan sistem arkada yüksek ısı bırakmıyor ve ses hızında daha uzun süre uçabilmeyi sağlıyor.
İlerde insansız uçan savaş uçaklarının olacağı söyleniyor. Hattâ en son avcı savaş uçağı pilotu belki de az önce doğdu deniyor. Radarların tespit edemediği hayalet savaş uçaklarının sekiz yıl dünyadan gizlendiği şimdilerde rahatlıkla söyleniyorsa, insansız uçabilen, programlanan görevleri yapabilen hattâ uzaktan kumanda edilebilen uçakların olmadığına kim inanır.
Türkiye’de efsane Hacı Murat’lar iki milyar lira ediyor. Halil’im halen çökertmede, bir türlü çıkamadı. Allah’a emanet olun.
|