Siyah güller sokağı Nihat Kaçoğlu Sayı:
69 - Temmuz / Eylül 2011
Siyah güller sokağında hiç sabah olmaz,
Bir hayalet gezer durur kaldırımlarda…
Gözyaşım kızıldır benim akar toprağa,
İçinde vişne olan bir bahçe düşlerim...
Siyah güller sokağında bir kadın ağlar,
Bir kedi ölür, bir adam intihar eder…
Orda herkes mutsuzdur ve ağlamaklıdır;
Bu şiiri nasıl yazdım, bunalımdayım…
Siyah güller sokağında bir şiir ölür,
Bakışı fesleğen kokan siyah bir şiir…
Alıp götürürler beni yalnızlıklara,
Daha merhaba demeden ayrılık olur…
Siyah güller sokağında bir rüzgâr eser,
Bütün ağaçlar kırılır, kasırgadır bu…
Boş ellerini uzatır üzgün bir çocuk,
Bu şiiri nasıl yazdım, bunalımdayım…
Siyah güller sokağına gelmek istemem;
Orda bir cenaze bekler, korkunç bir ölü,
Hüzünlerin en karası çökmüş üstüne…
Siyah güller sokağında sis var, kör oldum…
Siyah güller sokağında Requiem çalar,
Mozart'ın en son bestesi, korkunç ve güzel…
Ah, öldürecekler beni, anne nerdesin?
Beni bir başıma koyma, uzat elini…
Siyah güller sokağında ölürüm bir gün,
Yaralanmış bir kontesin çığlıklarında…
Anne gözlerim kan oldu, bak bu tarafa; Bu şiiri nasıl yazdım, bunalımdayım…
|