Eğitimin dinamik yapısı Vural Gündüz Sayı:
72 - Nisan / Haziran 2012
 İnsanın öğrenme süreci, insanlığın var oluşuyla başlayan bir süreçtir. İlk dünyaya geliş anından itibaren öğreniriz. Yani doğumdan ölüme kadar yaşadığımız her an öğrenmeyle devam eder. Öğrenme işimizin bir kısmı planlı bir kısmı ise rastlantı sonucu gerçekleşmektedir. Öğrenme yöntemi olan planlı öğrenme şekli, belli bir örgütsel yapı içerisinde gerçekleşmektedir. Örgütlü yapı içerisinde zaman içerisinde elbette ki sorunlar olmuştur, olacaktır. Eğitimin örgütlenmiş yapısında zaman zaman günün değişen ihtiyaçları bağlı olarak sorunlar yaşanacaktır ve bunu aşmak için kendi içinde çareler araması da yadırganmamalıdır.
Eğitim sorunu yüzyıllardan beri her ülkenin olduğu gibi ülkemizin de en önemli sorunu olarak görülmekte, ancak bu konuda alınan önlemler hiçbir zaman yeterli olmamaktadır. Bu durum, sorunun kaynağı konusunda yanlış önermeler kurulmuş olduğu düşüncesini akla getirmektedir.
Türk milli eğitiminin temel sorunları denince akla ilk gelenler; okul sayısının azlığı, öğretmen başına düşen öğrenci miktarının fazlalığı, araç-gereç yetersizliği, öğretmen yetiştirmedeki sorunlar, öğrenci başarısızlığı gibi konular gelmektedir. Elbette bu sorunlar eğitim sistemimizde önemlidir. Fakat bunların dışında başka sorunların olması da muhtemeldir. Bunları da kısaca belirtecek olursak; okul içi ve dışı etkenler, öğrenciyle ilgili konular, eğitim programlarıyla ilgili değişkenler gibi nedenler de öğrenmeyi dolayısıyla eğitim etkinliklerini etkileyen faktörlerdir.
Okullarda yeni bilgi ile mevcut bilgiyi bütünleştirerek anlama, sentez yapabilme, olguları yorum yapabilme gibi üst düzeydeki becerilere yer verirken bölgesel ekonomik sosyal ve kültürel farklılıklar göz önünde bulundurulması her eğitimci için öncelikli konu olmuştur. Zihinsel gelişme için bilgilerin, anlama, kavrama ve uygulama düzeyinde gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu amaçla, sınıftaki öğretimin niteliğini artırıcı öğrenme yaşantılarının geliştirilmesine gerek vardır.
Eğitim, toplumu oluşturan bireylere bilgi ve beceri kazandırmanın ötesinde, onların topluma verimli, sağlıklı bir biçimde uyumlarını ve milli değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması sorumluluğunu üstlenir.
Eğitimin sorunlarını ülkenin genel sorunlarından ayrı düşünmek; ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel ve psikolojik sorunlarından bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Bu sorunların çözülmesinde en büyük pay yine eğitime düşmektedir.
Çağımızdaki hızlı bilimsel ve teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği değişimler eğitim kavramına da yeni boyutlar eklemiştir. Eğitimin toplumsal, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, felsefî, teknolojik v.b gibi yönlerinin araştırılmasına; millî yapımıza uygun programların geliştirilmesine ve doğru planlanmasına duyulan ihtiyaç artmıştır. Genç ve dinamik bir yapıya sahip nüfuzumuz bize hızlı çözümler üretmeye yöneltmiş, geleceğe yönelik beklentilerini artırmıştır.
Eğitime önem veren toplumlar, huzur ve kalkınma için gereken en önemli yatırımı yapmış sayılırlar. İyi bir vatandaş, ancak iyi bir eğitim sayesinde yetiştirilebilir. Her yenileşme hareketinin başarısı, eğitim alanındaki başarıya bağlıdır. Yalnız kanunlardan oluşan bir sistem olarak değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak demokrasiyi kurmak, özgürlüğün nimetlerinden yararlanmak eğitimin temel hedeflerinden olmalıdır.
Geleceğin teminatı gençlerin milletimizin maddî ve manevî değerlerine saygı duyan ve sahip çıkan, disiplinli, sağlıklı düşünen ve araştıran, tartışan, bilimsel düşünceye inanan, kendine güvenen, ülküleri olan nesiller olarak yetiştirmek Türk Milli Eğitiminin temel azmi ve hedefi olacağı kuşkusuz hepimizin beklentisidir. Bu noktada dünyadaki gelişmeler ışığında eğitime ayrılan zaman ve kaynak hiç kuşkusuz milletimizin yararına olacaktır. Eğitimde sorunlarımız olacak ama sorunlarımıza üreteceğimiz çözümlerle bunları aşacağız.
Bilgiyi ezberleyen değil, bilgiye ulaşabilen ve ulaştığı bilgiyi kullanarak yeni bilgiler üretebilen insanlara ihtiyacımız var. Uygarlık yarışında zeki olmak yetmez; bilinçli ve programlı çalışmak gerekir. Bu elbette gerekli ama asla yeterli değildir. Çünkü verilecek eğitimin vatan ve millet sevgisiyle bütünleşmesi, yetişecek neslin fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür olması gerekir.
|