Terör olmasaydı... Av. Kadir Bayrak Sayı:
73 - Temmuz / Eylül 2012
Dırahta ger ziyân etse karınca,
Zararı var mıdır ânı kırınca…
Sarayın bahçesindeki ağaçlara zarar vermeye başlayınca karıncaların itlafı için devrin şeyhülislamından yukarıdaki beyitle fetva isteyen Kanunî'ye, Ebu's-Suûd Efendi'nin cevabı meşhurdur:
Yarın Hakk'ın dîvânına varınca;
Süleyman'dan hakkın alır karınca!..
Terör… Çeyrek asrı aşkın bir zamandır ülkenin halledilmeyi bekleyen birinci meselesi. Ne hükümetler, başbakanlar, bakanlar eskitti. Ama o, gelen her şehit haberiyle güncelliğini korudu. Fert ve cemiyet olarak hafızamızı o kadar meşgul etti ki, neredeyse terörsüz bir zaman dilimi hayal edemez olduk. Onsuz yaşamak bir yana, diğer zamanlara nazaran azalan şehit sayısı millet için mutluluk, hükümetler için başarı sebebi sayıldı.
Oysa terör olmasaydı…
Bunca can kurban edilmesiydi, o insanlar da evlatlarına anne, baba olacak, hayatlarını idame edeceklerdi… Bundan daha büyük hak mı olur.
Askeri, polisi, idarecisi, öğretmeni, imamı, doktoru ve daha nice meslek gruplarıyla her biri kendi yönünden terörü yok etmeye odaklanmış muazzam bir enerji. Terörü yok etmek gibi bir derdi olmasaydı bu enerjinin ülke menfaatine neler yapılabilirdi. Hayali cihana değer…
Ülkeyi köyünden şehrine kadar yeniden kuracak miktarda para devletin kasasında kalırdı. Ekonomik krizler, işsizlik bugünkü kadar gündemimizi işgal eder miydi…
Dış politikada daha sağlam adımlar atmaz mıydık. Demokles'in kılıcı gibi başımızın üstünde sallanan terör belâsı yüzünden, Batılı devletlerin kimbilir hangi taleplerini kabul etmek zorunda kalmıştır idarecilerimiz…
Nasreddin Hoca'nın tıpasını çıkarınca üstünü ıslatan çeşmeye “senin ağzını tıkayanın bir bildiği varmış” demesi misali, başımıza bu belâyı saranların bir bildiği var muhakkak.
İnsanlık, dünün “muhteşem” lakaplı sultanına, haklı bile olsa karıncanın canını alma izni vermeyen anlayıştan, bugün adına terör denilen belânın hiçbir hak, hukuk, izan gözetmeden onbinlerce masum insanın canına kastettiği uçuruma sürüklendi. "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" ayetinin, emrinin neresindeyiz, varın siz takdir edin. Gelinen noktanın hesabını vermeden, o günden bugüne kaybedilen anlayışın ne olduğunu bilmeden atılan adımların akıbeti de hayır olmadı, olacak gibi de gözükmüyor.
|