Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3599 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Darfur'da ne var ne yok...
Ziya Paşa Akyürek

  Sayı: 75 - Ocak / Mart 2013

Yolumuz yetimlerin diyarına düştü. Darfur'a doğru yol aldık. Vardığımızda yanımızda elinden tutup götürdüğümüz on dört yüreği gözlerine inmiş arkadaşımız vardı. Çok yer gezdik orda, çok şeye şahit olduk. Ama bu yazının konusu gözlerinden ruhumuzu sallayan yetimler olduğundan, bu yazı da bir gezi yazısı değil bir gönlün itiraflarıdır.

 Yetimlerin kaldıkları yerde diz çöküp kaldık. Seksen kişilik iki yüz kişilik yetimhanelere uğradık. Hepsinin elinde bir tahta vardı. Sorduğumuzda bu nedir diye, defterleri olduğunu öğrendik. Ne yersiniz ne içersiniz diye sorduk sabrın kahramanlarına, sevgiye susamışlara, gözleriyle kalbimizdeki zulmetleri yok eden has güllere. Bir öğün yemek yerlermiş; o da bir çeşit, bir dilim ekmekten ibaret. Üzerlerinde tek kıyafetleri var. Dünya bunlara kendini kabul ettiremiyor anladık. Ne var ne yok diye sordu oradan gelince bir dostum. Ona dedim ki:

 Günahsız gözler gördüm. Boşluğa bakar gibi bakıyorlar. Bizi necip milletimizi çok seviyorlar. Ve elimizden annelerinin ellerinden tutar gibi tutuyorlar. Yüzlerinde görmediğim tebessümün gönüllerindeki tokluktan olduğunun farkına varıyorum. Başım önümde, bir yetimhanenin duvarına çöküyorum. Elimden Orhan Erdoğan tutuyor ve “Ziya hoca vakit koşturma zamanı” diyor. Evet, insanların meseleler karşısında boş duranlar ve koşturanlar diye ikiye ayrıldığını öğrendim. Meselenin altında ezilmek değil, meselelerin karşısında seher bereketi olmak gerekiyor. Derviş azığıyla yol alanlar gönülsüz koşuyorlar. Yetim yüreğimdeki sesi dinledim. Yetimler bilir sadece bayram günü bayramı özlemeyi, gelmeyenin yollarına intizar ile gelmeyeceğini bile bile bakmayı, bitmeyen geceleri, hayatı hayat kılan şeyin sevmek olduğunu, annenin babanın evlat için yıkılmaz bir devlet olduğunu… Ellerimden tuttular; ben mi onlarla ilgilendim onlar mı benle anlayamadım.

 Ve utandım… Şimdiye kadar ahesterevlik ettiğime, sevgime sınır koyduğuma, yalancı remillere sinir duyduğuma. Yok, yok olunca var olurmuş. Yetimler sabah uyanıyorlar. Davudi sesleriyle Kelamullah'ı okuyorlar. Zamanı ayaklarına çağıran bu yüzü yerdeler gönüllerimize en büyük nasihati ediyorlar. İnsanları sevmek ve sevdiğini belli etmek akılın yarısıdır, sözüne halleriyle işaret ediyorlar.  Yokluğunun yetimi olduğumuz Efendimiz'i (sav) orada daha iyi anlıyoruz. Sevgili buyurmuş ki: “Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri yedir, yetimin başını okşa!..” Kalbimizin tıkanmış damarlarından bir şeylerin aktığını hissettim. Yetim kelimesinin sırrına hep inandım. Kalbime ayrı bir dokunur yetim sözcüğü. Yetim yüzleri ise kalbimi deler geçer.

Bizim varlıktaki yokluğumuzu anladım gidince. Akşamın zulmeti ilk yetimhanelere çöküyor; ama onlar bu zifiri gecelere karanlıkları dağıtan bakışlar sunuyor ve gecenin en olmaz denilen yerinde varlık cilvesi gösterip azıklarını topluyorlar. Sabah ne yiyeceklerini düşünmüyorlar. Mutfakları olmadığından belki de…

Hangi elbiseyi giyeyim gibi bir dertleri de yok. Ağlarlardı belki de başlarını koyacak bir diz bulsalardı. Anne demenin tadını da öteye saklamış bu hayatı gün kadar ortada olan insanlar. Yokluğa kaç kere dillerinden anne sözü düştü kim bilir. Ama herkesin bildiği bir şey varsa o da o sese karşı bir aksi sedanın olmayışıdır. Merhamet diye bağırasım geldi kaç kere. Ağlamak istedim saatlerce… Ağlayamadım. Gözyaşları bile duygulara elçilik etmedi, edemedi. Şiir yazayım dedim; baktım ki kelimeler kaçıyor dilimden, gönlümden. Tespihime baktım o da tane tane olmuş titreyen ellerimde. Diyor ya bir dertli: “İki büklümdüm oldum dört büklüm”

Ben bir kul olarak bu kadar merhamet duyuyorsam, onları var eden ve varlığından haberdar eden zamanın içinde hikmetini gösteren ve yeryüzünde Hakîm, Mürettib, Mürebbi, Müdebbir ismiyle bize kendini gösteren Allah, elbette ki Rahmet nazarıyla onlara bakıyor. Bize ders veriyor ve sultanlığını bizi bir yetime muhtaç ederek anlatıyor. Biz muhtacız onlar değil. Bizim kalbimizin yumuşaması lazım. Ayette dendiği gibi:

"İman edenlerin zikrullah için kalplerinin saygı ile yumuşaması zamanı hâlâ gelmedi mi?" (Hadîd: 16) Yetimlerin yanında Allah'a giden yolları gördüm.

Şimdi bana oralardan bir türkü söylemek kaldı herkes bunu duyana kadar. “Ey nefis sıyrıl hazan duygularından ve bir yeşillik ol. Sıyrıl hazan duygularından ve bir yeşillik ol, uçuşsun kuşlar, kuşçuklar çevrende.. bir su kaynağı ol, koşsun bütün bağrı yanıklar semtine… Mumlar gibi eri ve etrafına ışıklar saç; hem öyle bir saç ki, mehtabı temâşâya dalmış olanlar, onu bırakıp da senin ikliminin pervanesi olsunlar. İnsanları tıpkı bir anne gibi öyle sıcak ve içten kucakla ki, hışmından korkanlar bile, tereddüt etmeden kendilerini senin kucağına atsınlar. Allah'ın sana ihsan ettiklerini sen de saç cömertçe etrafına; saç ki, insanı insanlara, Cennet'e ve Allah'a yaklaştıran en sırlı formül civanmertliktir.”

Orda kin yok, nefret yok, haset yok, gıybet yok… ne mi var şükür bestesinde sabırla pişmiş mecnunları yola koyan AŞK var Aşk…

Koy beni yalnızlığın olmadığı bir yere

Bir gölge bile gelip semtime uğramasın

Murat derim sevmekten sevilmekten öteye

Nazarın ki gönlümde derde yer bırakmasın

 

Gözüm yaşı unutsun şu kalbim de hicranı

Özlemek nedir desem onu bilen olmasın

Senden yana yorulsun benim bütün düşlerim

Sevmekte tereddüde zerre mahâl kalmasın

 

Yetim olan sabahsız geceleri unutsun

Fukarayı zenginle aynı safta göreyim

Öyle ver ki duadan istemeyi çıkarıp

Sevdakâr mahkûm gibi yalnız ismini deyim

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Abdullah     27.02.2013
Yorum : Yetimlerden ne kadar da uzak yaşıyoruz hem de hiç utanmadan




Ekleyen : semiha akbulut    27.01.2013
Yorum : şükür allahima bizleri unutmuyor yetimlerin yüreyini sabirla dulduran allahim dualariyla yanimizda............bende bir yetim oldugum için bu yaziyi çok beyendim 16 yetimin hayatini anlatan bu yazi inşallah anne ve baba si olanlarin da dikkatini ceker





 
Darfur'da ne var ne yok..... - Sayı 75
Darbe'ye... - Sayı 74
Bir Adam Arıyorum... - Sayı 68
Öğrencime mektup... - Sayı 68
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14593680
 Bugün : 4221
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 631128
 Bugün : 774
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim