Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3414 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Bakkal çırağı
Vural Gündüz

  Sayı: 78 - Ekim / Aralık 2013

İlkokul yıllarında kendisinden kaymaklı bisküvi ve gazoz aldığımız bakkal amcalar vardı. Hatırladınız mı? Günümüz şartlarında artık göremediğimiz ya da pek az gördüğümüz bir meslektir bakkallık. Mahalle bakkalı geniş bir kültürü ifade eden tarihi derinlikleri olan sosyal bir mekândır.

Alışveriş merkezleri ve süpermarketlerin tehdidi altında bakkal esnafı gün geçtikçe azalıyor. Babamın baba mesleği olan bakkallıkta; benim de bakkal çıraklığım vardır hani. Bunu da gururla söylemek isterim. Bakkal çıraklığında, ilkokuldan lise yıllarıma uzanan bir kıdemim var. Babamın çıraklığını yaparken yaşadıklarım ve gördüklerim daha dün gibi aklımda.

Bakkallar genelde tezgâh ve terek (vitrin) sistemine dayalı dükkânlardır. Girişte, uzun tezgâhlar, üzerleri ıvır zıvır ile dolu olarak kaplanmış bir şekilde müşteriyi karşılar. Uzun bakkal tipi buzdolapları da ürün teşhirinin yanında peynir, salam, sucuk vb. yiyecek maddelerinin fazlasının depolandığı mekân olarak kullanılırdı. İstediğiniz renk çorabı veresiye olarak alabilirsiniz... Düğün, sünnet vs. şenlikler için gerekli süsleri de bakkalınızdan temin edebilirdiniz. Hemen hemen tüm bakkallarda; yuvarlak bir cam kavanozda renkli şekerler, muhtelif marka sakız kutuları bulunurdu. Ortadan ikiye yırtılmış eski gazete kâğıtları (paketleme amaçlı) bulunurdu. Bakkallık, aynı zamanda küçük mekânlara çok ve çeşitli mal sığdırma sanatıdır.

Mahalle bakkalının kese kâğıdına küçük plastik küreğiyle zeytin doldururken, bir tane alıp tadına bakmak, sonra 'güzelmiş' deyip bir tane daha almak, bakkalın 'Afiyet olsun' diye tebessümünü kim unutabilir. Ya ekmek arası kaşarla birlikte, gazoz sadeliğinde yapılan sohbetler. Daha neler neler…

Eskiden bakkallar; mahallenin toplandığı, adres sorulduğu; hatta oğluna evlenmek için kız arayan kişilerin bilgi aldığı yerlerdi. Bakkal demek güven demekti.

Bakkalların vazgeçilmezi 'bakkal defteri' kim bilir nelere şahitlik ederdi. Eskiden vatandaş gelir deftere yazdırır ve giderdi. Daha sonra eline para geçtiğinde onu öder veya bir kısmını verir, alışverişine devam ederdi. Bakkalların defteri meşhurdur. Bakkal herkesin durumunu bilir; ama hiçbir zaman sır vermezdi. Müşteri ile bakkal arasında bir güven vardı.

Bakkal ile müşteriler arasındaki bağ, sadece alan-satan ilişkisinden ibaret değildi. Yani bakkal, alışverişe gelenleri sadece müşteri olarak görmezdi. Onlar birer tanıdık, ahbap, dost yahut komşuydu. Bu bakımdan yalnızca malını pazarlamak isteyen bir tüccar değildir bakkal.

Mahalle bakkalımız vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız…

Bu arada bakkal çıraklarını da unutmamak gerek. Bakkallar, yaz tatilini haylazlıkla geçirmesin diye kendisine zimmetlenen çıraklarının ödemesini ya velisine yapar; ya da ailesi, karşılığında bakkaldan bir şeyler alırdı. Çocuksa; gazoz çikolata türü şeylerle geçiştirildi. lâkin içindeki önlenemez oyun oynama dürtüsünü engelleyemeyen yaz tatili çocuğu, ara ara oyuna kaçar, patronundan bol bol fırça yerdi.

Ama daha sonra marketler çıktı, arkasından süper marketler… Vatandaşlar oradan kredi kartları ile alış veriş yapmaya başladı. Nakit paranız yoksa makineye takıyorsunuz, plastik paranızla alışverişinizi yapıyorsunuz. Parmağınızla makine arasındaki soğuk temastan ibaret olan bu dostluk, kartınızın limitiyle sınırlı elbette…

Bakkal amcalar süpermarketler karşısında dükkânlarını markete çevirerek ayakta kalmayı denediler; ama olmadı. Bakkalların teker teker gidişiyle, mahallelerin ruhu da gitti.

Böyle devam ederse mahalle bakkalları çocukluk anılarımızda kalacak. Yine de az ve öz ile yetinen bakkal amcalar hâlâ ayakta. Ama nereye kadar? İmkânlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi her şey, her zaman var. Böyle olunca her şey kıymetsiz…

Ahbabınız, dostunuz, komşunuz, mahalle bakkalları; köşe başında, evinizin karşısında, alt katınızda, yanı başınızda her şeye rağmen ayakta kalmak için direniyorlar. Sayıları günden güne azalsa da mahalle bakkalları bir semboldür. Bakkalları hâlâ köylerin, mahalle aralarının, dar sokakların en önemli unsuru olarak görmek acı bir tebessümle de olsa insanı mutlu ediyor.

Geçmişte bakkal çıraklığı yapmış olmamdan herhalde, ne zaman bir bakkal görsem “Nerde o eski…” diye yakınmalarıma engel olamıyorum. Çıraklığımın hakkı olan günlük bir gazoz ve çikolatamı yerken aldığım lezzeti şimdi alamıyorum.

Bu nedenle; mahalle bakkalını, babamı ve onun bakkal çırağını özlüyorum.

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : M.Kemal    21.11.2013
Yorum : Yazıyı okuyunca ben de çocukluğuma gittim. Herkesin bakkal adına yaşanmışlığı ve anısı muhakkak vardır. Güzel anıları. En önemli tespit de bakkalların samimi ortamlar olmasıydı elbet.





 
Çamurdan kale... - Sayı 97
Boya sandığı... - Sayı 96
Öğretmenin anı defterinde... - Sayı 91
Türk milleti darbeyi ezmi... - Sayı 90
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Tüm gazetelerimizin toplam tirajı, 70milyon nüfusa karşılık, 3,5 milyon…
Elâlemin memleketinde tek gazete bile çift rakamlı tiraja sahip. Mesela Japonya’da günde 13 milyon satan gazete var.
Bizde nüfus artıyor, gazete tirajları yerinde sayıyor, hattâ azalıyor. Demek ki “basın” diye piyasaya sürülen kâğıt parçalarına millet güvenmiyor. Bu güvensizliğe rağmen basından ödleri kopanlara yazıklar olsun!
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717814
 Bugün : 944
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656106
 Bugün : 19
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim