Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3329 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Bakkal çırağı
Vural Gündüz

  Sayı: 78 - Ekim / Aralık 2013

İlkokul yıllarında kendisinden kaymaklı bisküvi ve gazoz aldığımız bakkal amcalar vardı. Hatırladınız mı? Günümüz şartlarında artık göremediğimiz ya da pek az gördüğümüz bir meslektir bakkallık. Mahalle bakkalı geniş bir kültürü ifade eden tarihi derinlikleri olan sosyal bir mekândır.

Alışveriş merkezleri ve süpermarketlerin tehdidi altında bakkal esnafı gün geçtikçe azalıyor. Babamın baba mesleği olan bakkallıkta; benim de bakkal çıraklığım vardır hani. Bunu da gururla söylemek isterim. Bakkal çıraklığında, ilkokuldan lise yıllarıma uzanan bir kıdemim var. Babamın çıraklığını yaparken yaşadıklarım ve gördüklerim daha dün gibi aklımda.

Bakkallar genelde tezgâh ve terek (vitrin) sistemine dayalı dükkânlardır. Girişte, uzun tezgâhlar, üzerleri ıvır zıvır ile dolu olarak kaplanmış bir şekilde müşteriyi karşılar. Uzun bakkal tipi buzdolapları da ürün teşhirinin yanında peynir, salam, sucuk vb. yiyecek maddelerinin fazlasının depolandığı mekân olarak kullanılırdı. İstediğiniz renk çorabı veresiye olarak alabilirsiniz... Düğün, sünnet vs. şenlikler için gerekli süsleri de bakkalınızdan temin edebilirdiniz. Hemen hemen tüm bakkallarda; yuvarlak bir cam kavanozda renkli şekerler, muhtelif marka sakız kutuları bulunurdu. Ortadan ikiye yırtılmış eski gazete kâğıtları (paketleme amaçlı) bulunurdu. Bakkallık, aynı zamanda küçük mekânlara çok ve çeşitli mal sığdırma sanatıdır.

Mahalle bakkalının kese kâğıdına küçük plastik küreğiyle zeytin doldururken, bir tane alıp tadına bakmak, sonra 'güzelmiş' deyip bir tane daha almak, bakkalın 'Afiyet olsun' diye tebessümünü kim unutabilir. Ya ekmek arası kaşarla birlikte, gazoz sadeliğinde yapılan sohbetler. Daha neler neler…

Eskiden bakkallar; mahallenin toplandığı, adres sorulduğu; hatta oğluna evlenmek için kız arayan kişilerin bilgi aldığı yerlerdi. Bakkal demek güven demekti.

Bakkalların vazgeçilmezi 'bakkal defteri' kim bilir nelere şahitlik ederdi. Eskiden vatandaş gelir deftere yazdırır ve giderdi. Daha sonra eline para geçtiğinde onu öder veya bir kısmını verir, alışverişine devam ederdi. Bakkalların defteri meşhurdur. Bakkal herkesin durumunu bilir; ama hiçbir zaman sır vermezdi. Müşteri ile bakkal arasında bir güven vardı.

Bakkal ile müşteriler arasındaki bağ, sadece alan-satan ilişkisinden ibaret değildi. Yani bakkal, alışverişe gelenleri sadece müşteri olarak görmezdi. Onlar birer tanıdık, ahbap, dost yahut komşuydu. Bu bakımdan yalnızca malını pazarlamak isteyen bir tüccar değildir bakkal.

Mahalle bakkalımız vardı. Hal hatır sorduğumuz, hangi zeytinden hoşlandığımızı bilen, iyi peynirden bizi haberdar eden bakkalımız…

Bu arada bakkal çıraklarını da unutmamak gerek. Bakkallar, yaz tatilini haylazlıkla geçirmesin diye kendisine zimmetlenen çıraklarının ödemesini ya velisine yapar; ya da ailesi, karşılığında bakkaldan bir şeyler alırdı. Çocuksa; gazoz çikolata türü şeylerle geçiştirildi. lâkin içindeki önlenemez oyun oynama dürtüsünü engelleyemeyen yaz tatili çocuğu, ara ara oyuna kaçar, patronundan bol bol fırça yerdi.

Ama daha sonra marketler çıktı, arkasından süper marketler… Vatandaşlar oradan kredi kartları ile alış veriş yapmaya başladı. Nakit paranız yoksa makineye takıyorsunuz, plastik paranızla alışverişinizi yapıyorsunuz. Parmağınızla makine arasındaki soğuk temastan ibaret olan bu dostluk, kartınızın limitiyle sınırlı elbette…

Bakkal amcalar süpermarketler karşısında dükkânlarını markete çevirerek ayakta kalmayı denediler; ama olmadı. Bakkalların teker teker gidişiyle, mahallelerin ruhu da gitti.

Böyle devam ederse mahalle bakkalları çocukluk anılarımızda kalacak. Yine de az ve öz ile yetinen bakkal amcalar hâlâ ayakta. Ama nereye kadar? İmkânlar arttı, çeşitler arttı. Şimdi her şey, her zaman var. Böyle olunca her şey kıymetsiz…

Ahbabınız, dostunuz, komşunuz, mahalle bakkalları; köşe başında, evinizin karşısında, alt katınızda, yanı başınızda her şeye rağmen ayakta kalmak için direniyorlar. Sayıları günden güne azalsa da mahalle bakkalları bir semboldür. Bakkalları hâlâ köylerin, mahalle aralarının, dar sokakların en önemli unsuru olarak görmek acı bir tebessümle de olsa insanı mutlu ediyor.

Geçmişte bakkal çıraklığı yapmış olmamdan herhalde, ne zaman bir bakkal görsem “Nerde o eski…” diye yakınmalarıma engel olamıyorum. Çıraklığımın hakkı olan günlük bir gazoz ve çikolatamı yerken aldığım lezzeti şimdi alamıyorum.

Bu nedenle; mahalle bakkalını, babamı ve onun bakkal çırağını özlüyorum.

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : M.Kemal    21.11.2013
Yorum : Yazıyı okuyunca ben de çocukluğuma gittim. Herkesin bakkal adına yaşanmışlığı ve anısı muhakkak vardır. Güzel anıları. En önemli tespit de bakkalların samimi ortamlar olmasıydı elbet.





 
Çamurdan kale... - Sayı 97
Boya sandığı... - Sayı 96
Öğretmenin anı defterinde... - Sayı 91
Türk milleti darbeyi ezmi... - Sayı 90
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Tevhid yoksa huzur da yok
Kaleme yemin
Kardelenden Haberler


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14591522
 Bugün : 2063
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 630780
 Bugün : 427
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 88
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim