Hanym sohbetlerinde BENler Gönül Karaarslan Sayı:
52 - Nisan / Haziran 2006
Ben, sen o… Biz, siz, onlar derken tekil veyahut çoğul zamirleri kullanarak fikir beyan eder dururuz. Asıl gaye aynıyken nedense hep ben’ler ön plânda açık arayla koşar. Dünyada, ülkemde ve hanım sohbetlerinde… Maazallah ben diye o kadar çok şey üretmişiz ki insanoğlu sohbetlerinin tadı tuzu olmaya tabiî olarak da kendi iradeleri ile şekillenmeye, haz vermeye başlamış.
Ben yaptım… Ben geldim… Ben istedim… Ben aradım… Ardı ardına ben… ben… ben… Asırlar öncesi dinleri ve dinin kurallarıyla şekillenen tüm medeniyetleri bu (ben)ci fikirlerin yıprattığı ve yozlaştırdığını aydın fikirli her insan anlayabilmektedir. Cüz’i iradesiyle ancak var olanı uygularken nedense gizlice içten içe ben dedirterek hataya sürükler. Oysa yaptıran, ettiren güç ben değildir. İnsanları bilmeden tefrikalara bölen ben’leri hoşgörüyle birleştirmek sapmaları ve kopmaları önleyeceği gibi aynı yolda yürüyenleri de güçlendirir. Hanım sohbetlerinde veyahut kahve sohbetlerindeki o küçük alınganlıkların nefse ağır gelmesini engellemek hoşgörüyle olur. Bilmediğimiz daha doğrusu bildiğimiz fakat detaylarını ve tema ettiği konuların ilim ile bir daha aydınlandığı konularda, bileni dinlemeli ve hisse alma çabasında olmalıyız. İşte burada ilk beni yıkarak, biz diyebiliriz. Evet biz… Ben bilemedim veya gözden kaçırdım ama arkadaşım öğrenmiş ve ben de onunla yenilendi diyebilmeliyiz. Benle bir adım atarken bizde koşar olduk her insanın kendi istekleri kendi dünya görüşü varken; tema İslâm ahlâkı olunca bizizdir. Bu temanın KUR’ÂN’ı ve sünnetine aykırı hiçbir şey olamaz. Yol aynı yolcular aynı. Neticede Müslüman olan her insanın mükellefiyeti aynıdır. Cüz’i iradeyle hareket ederken küllî iradenin sınırlarından nasipleniriz ancak o zaman var olanı hep beraber tutup kaldırmalıyız.
Unutulmamalı ki koca çınar ağaçları bir ince fideden teşekkül etmiştir. Kalbe gelen ben fitnesiyle aynı şekilde kalbi kaplar köreltir din dersleri altında aslında çok başka gayelere hizmet eder, hizmeti kibrinedir. Yani şeytan galip olmuş ve kendine benzetmiştir. Bu ince ayar çoğu zaman insan tarafından anlaşılmaz, ilim etmediği ve ben diyerek bir başkasını kabul etmediği müddetçe Peygamber Efendimiz’in (sav) bir hadisinde beyan ettiği gibi: “Zaman gelecek ve insanların imanlarını elde tutmaları, kor ateşi elde tutmaları gibi zor olacak.”
O yüzden bir araya gelmeli ve biz olmalıyız. Birlik olunca aşılmayacak engel kalmayacağı gibi, hata kusur insanlara mahsus bu tür durumlarda birlikte mağlûp olmaz üstüne üstlük galip gelerek bir musibetten bile cennet bahçeleri kapabiliriz. Hem biz hem de o zor zamanlarımızda bizi körü körüne günahtan kurtaran dostlarımız Allah dostları yani.
O halde diyelim ki… “Ben okyanusta bir zerreyim, ya Rabbi diğer zerrelere karışarak Lâilâhe illâllah dedirten dalgalar eyle bizi.
Selâm ve dua ile…
|