?anlar kimin i?in ?alyyor... Kadir Bayrak Sayı:
53 - Temmuz / Eylül 2006
Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeye karar verenlerin, Filistin ve Lübnan’da meydana getirdikleri vahşeti bütün dünya şimdilik sadece izliyor. Kana kasabasındaki katliamdan sonra evlâdını kaybetmenin yürek yakan acısıyla, kucağındaki kız çocuğunun günahsız bedenini kameralara gösteren baba soruyor: Araplar nerede?..
Lübnan’lı baba, içinde bulunduğu ruh hali sebebiyle kendisinden hiç beklenmeyecek seviyede bir tespitte bulunuyor. Ölen, katledilen, zulme uğrayan kendileri olduğu halde hiçbir Arap devleti bu savaşın tarafı değil. Evet, Arap dünyasının göbeğinde Hitler’in yaptıklarını hiçe saydıracak insanlık suçu, suçları işlenirken, şahsiyetini kaybetmiş Arap idareciler sade suya tirit açıklamalarla durumu geçiştiriyorlar. Biliyorlar ki, Filistin’de, Lübnan’da, İsrail’e karşı kazanılacak küçük başarılar bile despot yönetimlerine zarar verecek. Saltanatlarını kaybetme korkusunun insanı nerelere kadar alçaltacağının ters taraftan kitaplık çapta örneğini sergiliyorlar… Onlar adına ne büyük felâket.
Buna rağmen Arap dünyasındaki nemelâzımcılık idareci kadro ile sınırlı. Halkını temsil etmeyen idarecilerin, onların hislerine tercüman olmasının da beklenemeyeceğini düşünüyoruz, düşünmek istiyoruz.
Bizce asıl kıyamet Batı için, Batı medeniyeti için kopuyor. Rönesans’tan beri dünyayı şekillendirme, ona yön verme görevini üstüne alan, hakkın, hukukun, eşitliğin, adaletin, insan haklarının, özgürlüğün temsilcisi olduğunu söyleyen Batı medeniyeti kuyruğunu iki bacağı arasına kıstırmış ürkek bir kedi gibi şimdilerde. Olimpos Dağı’ndaki tanrıları, tanrıçaları bir bir yıkılıyor Batı’nın.
Yazımızın başında ıstırabını anlatmaya çalıştığımız acılı baba, aslında evlâdıyla birlikte yok olup giden insanlığın hesabını da soruyor. Bugün, bu asırda bu hesabı Batı medeniyetinden başka verecek var mı; bugünkü dünya onların eseri olduğuna göre…
Nerede insan hakları, hak, hukuk, eşitlik nerede. Hani medeniyetler buluşacak, dinler arasında diyalog tesis edilecekti. Batı kendi ırkından ve medeniyetinden olduğu halde bilerek ve kasıtla katledilen Birleşmiş Milletler temsilcilerinin hesabını soramadı ki, değil bunların hesabını versin. Koca koca bakanlarını bir araya getirip, esasa ilişkin bir açıklama dahi yaptıramadı, yapmadı Batı. Dağ fare doğurdu, kısaca…
Eğer batı, Rönesans ve reform hareketlerinden sonra bir kere daha kendi kendine ve dünyasına “quo vadis” (nereye?) demeyecekse, şimdiden söyleyelim ki bütün kavram ve kurumlarıyla Batı iflâs etmiştir. Çöküşü yakındır.
|