Ramazana dair… Muhsin Hamdi Alkış Sayı:
88 - Nisan / Haziran 2016
Ramazanın iki ana vasfı var:
● Birincisi, içe dönük, arındırıcı, irşad edici, erdirici ve Allah tarafından kutsî hadiste engin mükâfatla ve yakınlıkla müjdelenen;
● İkincisi dışa dönük ve cemiyeti inşa edici birleştirici ve "CEMİYET RUHU"nu üfleyici..
Zaten bir topluluğa cemiyet vasfını veren de bu duygudaşlık değil midir?
Farz-ı muhal İslâm ülkelerinden ramazanı alsanız ortada duygudaşlık ve cemiyet namına ne kalır? Ateist yazarlar bile ramazanda bizim cemiyetimizin bir parçası olduklarını hissettiklerini yazıyorlar. Müminlerin oruçla nefs tezkiye ve terbiyesine duydukları saygı bu ibadetin bu iki vasfının meydana getirdiği oluştan ileri geliyor.
Peki bu ibadet şekline kudsiyet veren meydana getirdiği bu vasıflar ve fonksiyonlar mı yoksa onu emredenden mi doğar? Elbette ki bunun Rahman’ın emri olmasından ve insanların ona teslim olmasından… Aksi her tatbikatta nefse ve egoya “tersinden de olsa” bir pay vardır çünkü..
Bozulmuş diğer Hz. İbrahim soyuna indirilen dinlerin takipçileri Allah’ın emrini kendi nefslerine uydurup, ibadetleri, nefs tezkiye ve terbiyesini din adamlarına tahsis ederken; Müminlerin 1400 yıldan fazladır Allah’ın emrine itaatte istikrarı onları hayretler içerisinde bırakıyor. Yapılan kamuoyu araştırmalarında oruç tutanların oranı her zaman % 60-70 gibi bir oranı tutturuyor. Tutmayan tutamayanlar dahi oruçla içtimai bir bağ kuruyor, Ramazan günlerindeki içtimai dayanışmadan nasipleniyor.
Bazılarımızın aklına Budizm, Hinduizm gibi inanışlardaki nefse zulüm yapan tatbikatlar gelebilir ve bunu İslâm’ın emirleriyle kıyaslayabilirler. Oysa bu hataya düşmemek gerekir, zira nefsi terbiye ve tezkiye etmenin maksadı İslâm’da Allah’ın emrine itaat ve Allah’a teslimiyet iken bahsi geçen inanışlarda nefsin arzusuna teslim oluş ve tersinden yine nefsi yüceltiş ve “ego” vardır ve ip cambazının taliminden farksızdır. Nefsini eğiterek suyun üzerinde yürüyen veya havada uçan bir yoginin bizden göreceği cevap “NE VAR BUNDA BALIKLAR DA SUDA YÜZÜYOR, KUŞLAR DA UÇUYOR” olmalıdır.
Öyleyse önünde de “O” , sonunda da “O” olmadıkça bir pratiğe ibadet denemez. Tuttuğumuz oruçlarda ego payı, riya bırakmamak ve nefsi hem terbiye hem de tezkiye ederek bahsettiğimiz ferdi ve içtimai vasıfları Allah’a kulluk için ve sadece O’nun rızası için tezahür ettirebilmek ve O’nun rızasını kazanabilmek dileğiyle Ramazanınızı ve müteakip Ramazan bayramınızı tebrik ederim.
|