Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3034 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ramazan topu
Ali Erdal

  Sayı: 88 - Nisan / Haziran 2016

Hani “kendi gitti, adı kaldı yadigâr” derler ya... Ramazan topu da öyle... Ama ramazan topu, kendi gitmedi, biz gönderdik... Adı bile pek yadigâr kalmış gibi görünmüyor...

Diyebilirsiniz ki... Bu devirde insanların oruç açmak için ramazan topuna ihtiyacı mı var? Herkesin elinde, cebinde, duvarında, meydanında saat... Bakar açar... “Aptal kutusu” denilen televizyon, hiç olmazsa, iftar saatini ve imsak vaktini kolayca, güzel ve değişik buluşlarla gözler önüne seriyor ve kulaklarımıza duyuruyor. Ramazan topu gibi köhne bir malzemeye ve hele sadece kulağa hitap eden basit bir araca neden ihtiyaç duyulsun...

İlk bakışta ve ilk duyuşta çok doğru görünebilir ama bir hususu gözden kaçırmamalıyız... Ramazan topu, bir ibadeti hepimizin yaptığını, ona inanmakta ve onu uygulamada bir bütün olduğumuzu, hepimizin iftar anını hep birlikte beklediğini, hepimizin aynı dua ile ellerimizde iftarlıklarla dua ettiğimizi ve hep birlikte oruç açacağımızı ilân ediyor aslında; vakti değil... Ramazan topu atılırken de, evde en az bir kişide saat vardı ve vakti bilmek mümkündü...

Çocukluğumda ramazan topunu gördüm... Sakarya gazetesi mensuplarından Kâmil Çolak’ın babası, atardı ramazan topunu... Evleri köyün yüksek bir yerinde idi. Oradan gönderilen ses köye yağmur gibi dökülürdü. Akrabamız olduğu için bir iftar vakti orada idim. İki orta boy tekerlek üzerine konan top, iftarı ve imsağı bildiren bir araçtan öte, bence köyün yekpare bir bütün olduğunun simgesi idi... Namlusuna barutun doldurulması, çaputların, sadece bu işe mahsus bir dipçikle sıkıştırılması, tetiğin düşeceği yere, patlamayı sağlayacak kapsülün konması, patlatmak için vaktin beklenmesi, top başında bulunanların hep birlikte saate bakması; bu birlik ve beraberliğin müstesna ve görülmesi bir şans olan bir töreniydi... Köyden top atılmasına şahit olmak için (topu görmek için değil) her akşam değişik kişiler gelirdi. Demek ki, benim dışımda da aynı duygular taşınıyordu.

Eğer televizyonlar, o ruhla işleseydi, bugün bir küçük parçası bile kalmayan, hiç olmazsa müzede yaşaması gereken ramazan topuna ihtiyaç kalmayabilirdi... Daha doğrusu, cemiyette o ruh kalsaydı, televizyon ona göre işlerdi.

Ramazan topunun şahsında, kaybolan millî ruhun hasretini yaşıyoruz... Yaşamalıyız...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kırk... - Sayı 121
Kırk gün bir ölüyü bekley... - Sayı 121
Sıradan bir filme bu alâk... - Sayı 121
Anonim eserlerin kıymeti... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Anlam peşinde
Seni düşünürüm
Sıradan bir filme bu alâka niçin?


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14244712
 Bugün : 45
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 623226
 Bugün : 3
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 111
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim