Sanatkâr Kim? Zaimoğlu Sayı:
38 -
İnsanda bir “sır” var, insan ona ulaşamadıkça ne yapsa boş… Bunun için en başta kendini okuyacak seviyeye gelebilmeli… Yoksa hikmeti yakalamak, irfana ermek, kendine güvenmek, dünyaya yeni yorumu indirmek, zamanın nabzını tutmak, mekanı zaptetmenin hünerini ele geçirmek ve yepyeni buluşlar ile insanlığa ufuklar açarak katkıda bulunmak ne ile mümkün:
Önce bir cazibe merkezi keşfi lâzım ve sonra bu merkeze tutulmuş, kendini kaptırmış genç dimağ… Bu şart… Bu da ince ve hassas bir ruha sahip olmakla olur ki, sanattan nasip almayı gerektirir.
Biz dünyalı değiliz. Dünyaya, gitmek için geldik. Bir döneceğimiz yer ve onun zamanı var. Sanat da öteler için bizden ötelere atılmış kanca; kaybolmamak ve kaybetmemek için oraya takılıyoruz. Onu tutuyoruz, ona tutunuyoruz. Bu neyle oluyor:
Sıra dışılığı, sıradan bildiğimiz normal zannettiğimiz nesne ve fenomenlerle gözlemlemekle…
Yapmacıksınız, katıksız, halis, sade, pak, tertemiz olmakla… “İnsan” olmakla…
Sanat, sıradan şeylerde sıra dışılığı gözlemleyebilmek, algılayabilmek ve yorumlamak. Olmayanı yaratmak ve hayal etmek kimin haddine! Hayallerimiz bile birer yaratık; geçmişi, hikâyesi var. Bütün korku, tefekkür, vesvese, kuruntu, kurgu, rüya, arzu, dilek, zan ve ifadelerimiz tek tek kendi sır ve sınırları içinde birer yaratık. Var ve yok Allah’ın birer yaratığı… Kaderli olan her şeyin elbisesi zaman… Çizilen, sınırlanan, verilen, oynanan her nesne de mekân… Zaman ve mekâna hapsolmuşun varlık zannı, iddiası ve istiklâl arzusu ne kadar ciddiye alınabilir? Bir gölgenin asıl ve asil olma iddiası ne kadar gerçek? Su üzerine yazı, su akmasa bile ne kadar kalıcı?
Bir de başka bir pencere var: Baki’de dirilen, can bulan hiç ölür mü? Zamanı ve mekânı kavrayan; ölümü ve doğumu bir idrak olarak her an yaşayan hiç ölüm korkusu çeker mi? Ölmeyende, ölümü Yaratan’da kendini yok eden, kaybeden hiç tükenir mi? Veya her an ölme ihtimali olan bir ölümlü nasıl rahat, huzurlu ve korkusuz yaşayabilir? Bu korkudan azat edilmiş iki sınıf insan var: Gafiller ve ölmeden ölen mânâ kahramanları…
… Ve kadere inanıp isyan etmeyen mü’minler… Gerisi:
Zindanda gece: mahkumlar uykuda/ Sarayda gece: sultanlar uykuda
Sanatkârsa O’nu diliyor, O’nun kendisini murad etmesini diliyor,
Gayesi, Şanı Yüce Subhan Zat… O’nun için de sanatkâr ölmüyor.
|