Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2084 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Müminleri Emiri: Hz.Ömer
Kadir Bayrak

  Sayı: 96 -

“Ey örtülere bürülü Nebi! Kalk ve etrafını uyandır!” emri gelip memuriyet, en yakınlara bildirilince Müslüman olan birinciler; kadınlarda, mübarek zevce; Hz. Hatice, olgun erkeklerde; ebedi dost Hz. Ebubekir, çocuklarda; ilmin kapısı Hz. Ali ve kölelerde; azat kabul etmez Peygamber âşığı Hz. Zeyd… Bütün zaman ve mekânın dininin cemiyet meydanına çıkarılması için gelen “Sana emredilen şeyleri açığa vur!” emri üzerine Müslüman olanların başında da Hz. Ömer… Sayılardaki sırlar… Kırkıncı Müslüman… Allah hepsinden razı olsun…

Nasıl Müslüman olduğu siyer kitaplarında yazılı. Bilinen ama değerinin anlaşılması için defalarca yazılıp üzerinde tefekkür edilmesi gereken bir ayrıntı; mübarek dudaklardan dökülen “Yarabbi, iki Ömer'den biri (Ömer bin Hattab, Amr bin Hişam) ile İslâm'ı kuvvetlendir!” duasının muhatabı. Nasıl bir kıymet ifade etmeli ki mübarek gönle düşüp duası oluvermiş. Karakterini tahlil için İslâm’dan önceki haline dair bir cümle yeter: “Öyle sert ve celâlli bir ruh taşıyor ki, gölgesinin geçtiği yerde insanlar iki saf…”  Müslüman olduktan sonra “sert ve celâlli ruh” hakka tebdil etmiştir. Nitekim o güne kadar gizli kılınan namaz artık açığa vurulmuş, ilk defa Kâbe’de cemaat halinde kılınmıştır.

El’Faruk… Ayırd edici mânâsına gelen bu lâkabı, kendisine Allah Resûlü vermiştir. Hakla bâtılın arasını inceden inceye ayırd eden… Bir münafıkla yahudinin arasındaki mesele, büyük huzura gelmiştir. Allah Resûlü’nün hükmü yahudiden yana. Ama münafık, peygamber adaletinden razı değil. Israr ediyor, bir de Ömer’e gidelim. Geliyorlar. Yahudi anlatıyor. Ömer, münafığa anlatılanlar doğru mu diye soruyor. Evet, cevabını alınca kılıcını çekiyor ve “ben Allah Resûlü’nün hükmünden razı olmayanlar hakkında işte böyle hükmederim!” diye haykırıyor. Münafığın kellesi düşmüştür. O esnada Cebrail, Allah Resûlü’ne hitap ediyor; “Ömer, hakla bâtılın arasını ayırd etti.”

Hicret’i de başka. Emir gelince bütün sahabîler Mekke’den gizlice gittiler. O, silahlarını kuşandı ve Kâbe’yi ziyarete gitti. Yedi tavaftan sonra namaz. Civardaki Kureyşlilere döndü  ve meydan okudu: “İşte ben de gidiyorum!.. Annesini ağlatmak, karısını kocasız ve çocuğunu babasız bırakmak isteyenler; şu vadinin arkasına doğru peşimden gelsin…” Kimse, onu takibe cesaret edemedi.

Hicreti takip eden 13. yılda peygamber halifeliği makamına geçti. Vazifeyi “Onun şiddeti benim rikkatimi kıvamlandırıyor!” diyen Hz. Ebubekir’den aldı. “Onun sertliği beni yumuşak gördüğü içindir. İş başına geçince bu halini değiştirir” diyen, peygamberlerden sonraki en büyük insan Sıddıkî Ekber onun için kıyamete kadar geçerli hükmü vermiştir: “ Rabbimin huzuruna çıkıp da sorulduğu zaman diyeceğim ki, kullarına, onların en hayırlısını baş seçtim.” Hz. Ebubekir, O’nun hakkındaki ahidnamesini Hz. Osman’a yazdırdı. “Onu dinleyiniz ve itaat ediniz!” ifadesinin yer aldığı ahidname, sahabîlere okununca, soruldu. Razı mısınız? Bir ağızdan cevap; razıyız. Hz. Ali tek başına sesini yükseltti: “O kadar razıyız ki, Ömer’den başkası olsa razı olmayız!” Ahidnameyi yazdıran, yazan, halife seçilen ve rıza gösterenler. Şu muhteşem tabloya nasıl hayran olmaz insan... Herşey, herşey bir yana, sadece Allah’ın yüzünü keremlendirdiği Hz. Ali’nin cümlesi, tavrı anlaşılsa, bugün ne mesafeler kat ederdik.

Halifeliği onbuçuk yıl sürdü. Fetihlerle geçen onbuçuk yıl. O’nun devrinde Kudüs kuşatıldı. Şehir dört ay kuşatma altında kaldı ama teslim olmadı. İslâm ordusu sulh yoluyla anlaşmak isteyince, Yahudilerin reisleri “sıfatları ve şekli, ismiyle beraber Tevrat’ta yazılı olan Ömer gelmedikçe bu mevzuyu konuşamayız!.. O gelirse, muharebesiz ve mukavemetsiz kapıları açarız!” cevabını verdiler. Hz. Ömer haberdar edildi. Yola koyuldular, Kudüs önündeki karargâha vardılar. O esnada orduda nefer Bilâl-î Habeşî’ye ısrar, “bugünün şerefine ezanı sen oku, ya Bilâl!” Gaye İnsan ve Ufuk Peygamber’in vefatlarından beri Bilâl’in boğazı düğümlenmiştir. Ama o gün ısrarlara dayanamadı ve ezanı okudu. Sanki Allah’ın Sevgilisi kabirlerinden doğrulmuş gibi bir haşyet. Tüyler ürpermiş, gözyaşı sel gibi boşanmıştır… Kudüs, halifeye teslim oldu. Meşhur hutbesinden bir kesit:

“Allah’a hamd ve şükürler olsun… Allah ki,  hamîd ve mecîd, kavi ve şedid ve dilediğini işlemekte fa’al… Hamd ve şükürler olsun Allah’a ki, bize İslâm ile ikram etti, bizi Salât ve Selâmın Sahibiyle hakka yöneltti, hüsran ve dalâletten kurtardı. Dağınıklık ve ayrılıktan sonra bizi topladı ve birleştirdi, kin ve düşmanlıktan sonra kalblerimizi sevgiyle demetledi. Bu nimetlere karşı şükrediniz ki, fazlasına nail olasınız! Zira Allah buyurdu: Nimetlerime şükrederseniz ben de onları ziyade ederim; küfranda bulunursanız azabım büyüktür! Ben de size, zatından başka her şeyin fâni olduğunu, bekanın ancak zatına mahsus bulunduğunu, takvâsıyla dostlarının nimetlendiği ve isyanıyla düşmanlarının mahvolduğu Allah’a ve emirlerine bağlanmanızı tavsiye ederim. Ey insanlar! Kalb hoşnutsuzluğuna düşmeyerek mallarınızın zekâtını edâ ediniz ve size verilen öğütleri dinleyiniz! Akıllı, dinini korur ve saadet ehli olur. Siz Peygamberinizin sünnetine bağlanınız ve Kur’ân tilâvetine devam ediniz! Kur’ân’da şifa ve sevap vardır.”

Mü’minlerin Emiri, ismi adalet mefhumuyla kıyamete kadar anılacak müşahhas örnek. Valisine gönderdiği mektuptan:

“Kaza, adaletin yerini bulması, muhkem bir farzdır; ve herkesçe uyulacak bir sünnettir. Senin karşında, meclisinde ve adalet huzurunda birbirine müsavi olmayacak hiç kimse bulunmasın… Zayıflar, adaletten ümitsizliğe düşmesin… Kuvvetliler de, senden taraflılık beklemesin. İddia eden, ispat etmeye mecburdur. İnkâr eden yemine dâvet olunur. Sulh caiz ve makbuldür. Elverir ki, haramı helâl, helâli de haram kılan bir şey üstünde olmasın… Kitap ve Sünnette bulamadığın noktalar üzerinde, idrak ve vicdanına başvur! Birbirine benzeyen ve uyan şeylere dikkat et ve aralarında bir kıyas yap! Bir kimse delil göstermek isterse ona zaman ve imkân bağışla! Her Müslüman, adalet ehliyetinin bütününe maliktir. Tek, yalan yere şahitlikten, veraset ve vesayet işlerinde suiistimalden ve benzerlerinden mahkûm olmuş bulunmasın…”

“Eğer kötü yola sapacak ve eğrilecek olursam bana ne yaparsınız?” sözüne, “seni kılıcımızla düzeltiriz!” cevabı verildiğinde şükreden; “Dicle’nin kenarında otlayan bir keçinin de hesabı benden sorulacak!” diyecek kadar nefsini muhasebe eden Hz. Ömer’in adaletine muhtacız.

Allah’ın, Hz. Ali’nin O’nun hakkındaki hükmünü hayatımıza hâkim kılması duasıyla…

“O kadar razıyız ki, Ömer’den başkası olsa razı olmayız!”

(Tırnak işareti içindeki cümlelerin bir kısmı Üstad Necip Fazıl’ın Çöle İnen Nur, büyük bir kısmı da Peygamber Halkası isimli eserinden alınmıştır.)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509375
 Bugün : 309
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629097
 Bugün : 8
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim