Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1881 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Veliler ordusundan
Kadir Bayrak

  Sayı: 99 -

“Yok”tuk… Bizi, “var” etti…

Yazıyı burada, şu ilki tek, diğeri üç kelimeden ibaret iki kısa cümleyi kaleme aldıktan sonra bitirsem diye düşünmedim değil. Meramımı anlattım nasılsa, daha ne yazılır, ne yazılabilir, ne söylenebilir ki… Haydi, şimdi gücün yetiyorsa tefekkür et; yokluğu, varlığı, yaratılışı ve O’nu… İçimizden birini rehber olarak göndermese, O’na (sav) kitap indirmese, O’nun yol arkadaşları (ra) ve dostlarıyla yolumuzu aydınlatmasa nice olurdu halimiz…

Veliler Ordusundan… “Bu Eser” başlıklı giriş bölümünde, Üstad’ın, “Bu eser, dünyaya, muhtaç olduğu kâinat görüşünü, bir altın yağmuru halinde serpiştirmek ve kendini cihan ölçüsünde bir hâdise diye takdim etmek ihtiyacındadır.” cümlesiyle takdim ettiği kitabı. “Aklın patladığı ve hesabın kül olduğu sınırdan ilerideki âlemlerde meclis kuranların hikâyeleri”nin anlatıldığı eseri.

Değil mi ki O’nu tefekkür ediyoruz, bu işi gönül kahramanlarından daha iyi yapacak birini tanımıyorum. Zira biz; “Allah’tan başka her şeyde yanılıyoruz.” Onlar ise “hiçbir şeyde yanılmayan ve tekte her şeyi bulanlardır.”

İşte hikâyelerinden bir kısmı…

Zünnun… Anlatıyor: Dağlarda bir zenci gördüm. Yanında Allah denildiği zaman yüzü bembeyaz olur, sonra tekrar eski haline dönerdi. Canevinden kopunca, karayı beyaza çeviren isim…

Yolculukta genç bir adama rastladı. Gence sordu: Nerelisin, ey gurbetteki? Genç adam, dalgın gözlerini bu yabancıya çevirdi: Onunla huzuru olan, hiç gurbette olur mu?

Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık;

Anla ki, yok, Allah’tan başkasıyla yakınlık…

(Çile, 1977)

Zünnun dedi ki: Allah’ın zatını düşünmek cehil, işaretlemek şirktir. Marifette tek doğru, sadece hayret…

Ebu Süleyman (Dârânî): İki rekât namazla cennet arasında muhayyer bırakılsam, ilkinde benim, ikincisindeyse Allah’ın rızası olduğu için namazı tercih ederim.

Ebu Hâtem (Attar)… Büyük ve çok zengin bir tüccar. Bir gün kapısı çalındı. İçeriden bağırdı: Kimdir o? Cevap geldi: Bir derviş, Allah diyen bir derviş… Ebu Hâtem, hizmetçilerine bırakmadan kapıyı açtı. Perişan kılıklı bir derviş… Ebu Hâtem dışarıya çıktı, yere eğildi, yüzünü toprağa sürdü ve şaşkın şaşkın bakınan dervişin çıplak ayaklarını öptü. Sonra ayağa kalktı. Doğruldu, yüzünü mesafelere çevirdi: Başka Allah diyen var mı? Gelsin, ayağını öpeceğiz!..

Ellerime uzanan dudakları tepeyim;

Allah diyen, gel, seni ayağından öpeyim! (Çile, 1976)

İbrahim Ethem… Başlangıçta Belh sultanı… Allah’ı bulunca, sarayını, tahtını, memleketini, dostlarını her şeyi bıraktı. Diyar diyar gezdi, helâl ve güzel kazanç için dağlardan toplayıp sırtında taşıdığı çalı çırpıyı pazarlarda sattı, hamamlarda Müslümanların kirlerini yıkayacak kadar nefsini alçalttı. Bir gün yolu, İmam-ı Âzam Hazretlerine uğradı. Büyük İmam’ın etrafındaki talebeleri İbrahim Ethem’e küçümseyen, garipseyen gözlerle baktılar. İmam, bu hali gördü ve İbrahim Ethem’e seslendi: Buyurun, meclisimize şeref verin, efendimiz, büyüğümüz!.. İbrahim Ethem özür edasıyla bir selâm verip geçti. Talebeler şaşırdı, sizin gibi bir zat ona nasıl efendimiz der?  İmam-ı Âzam, sözün varabileceği en üstün cevabı verdi: Şunun için ki, o ara vermeden Allah’la, Allah’ın zatiyle meşgul, bizse işin dedikodusuyla…

Hâtem (Asam)… Biri ondan nasihat istedi ve aldı: İsyan edeceğin zaman öyle bir yerde et ki, Allah onu görmesin!..

Hasan Basrî… Tâbiinin büyüklerinden. Duası: Allah’ım bana nimet verdin, şükredemedim; belâ verdin, sabredemedim. Böyleyken, şükrüm az diye nimetimi kesmedin; sabrım az diye de belânı sürdürmedin… Allah’ım senden lütuf ve keremden gayri ne gelir?

Güzel Allah’ım, senden ne gelecekse gelsin;

Sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin. (Çile, 1977)

Ahmet Buharî hazretleri buyuruyorlar ki: Şeriatte seninki senin, benimki benim… Tarikatte seninki senin, benimki de senin… Hakikatte ne seninki senin, ne de benimki benim… Hepsi Allah’ın!

Ve dedi ki: Şuna buna, karşı durmaktan ve lâf yetiştirmekten uzak kal! Allah’ın kulluğuna kabul ettiği her ferdi sen de kardeşliğe kabul et!

Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa

Başım, onların hepsi için secdeye varsa... (Çile, 1974)

Muhammed (Belhî)… Dalga dalga Hacc’a gidenlere baktı ve mırıldandı: Şu dalga dalga insanın hali ne tuhaf? Hayranım onlara!.. Dereler, denizler, çöller ve dağlar aşıp geliyorlar. Allah’ın evini ve orada nebîlerin izlerini görmek için… Hâlbuki kendi nefs sahralarını aşabilselerdi, orada doğrudan doğruya Allah’ın izini göreceklerdi.

Ebulhasan (Verrak) söyledi: Allah’a sevgi, yalnız O’nun Sevgilisine sevgi ile olur. Allah başka türlü sevilemez.

O, Allah’ın emriyle Kâinat Efendisi;

Varlığın Tacı, varlık nurunun ta kendisi… (Çile, 1974)

Şiblî… Bir mescid… Avluda Şiblî ve onun halkası… Bir dilenci geçmekte… Dudaklarında şöyle bir hitap: Yâ hak, yâ lütuf ve kerem sahibi!.. Şiblî ağladı ve dedi: Her şeyi icad eden sensin!.. Veren, alan, aratan, bulduran, isteyenleri sana minnet yoluna çeken, istemeyenleri de ellerindekine güvendirip tek başlarına bırakan, hep sen!.. İkram ve ihsan edicilerin hepsi,  verdikleri her şeyde, hadler ve sınırlarla çevrili… Yalnız senin ikramların ve ihsanlarındır ki,  ne hadde sığar, ne sıfata… Sen o lütfedicisin ki, her lütfediciye galipsin!.. Vericilerin vericiliği, senin vericiliğinledir.

Verirler, “ben acizim, kudret senin” dedikçe,

Verenin şanı büyük, sen iste istedikçe. (Çile, 1980)

Muhammed Hakîm (Tîrmezî)… Ona sordular; kulluk ve Yaradan? Cevap verdi: Bir kimse ubudiyet (kulluk) sıfatlarının cahili olsa rübubiyet (İlâhlık) sıfatlarının da bilgisizi olur. Kendini anlamayan, O’nu nasıl anlasın?.. Yine sordular; Allah’ın fiillerine ait sıfatlarla; zatına ait sıfatlar arasındaki fark? Dedi: Eksiği veya fazlası mümkün olan her şey, O’nun fiillerine ait sıfatlardan, eksiği veya fazlası muhal her şey de zatına ait olanlardan…

Ali (Benderoğlu)… Dedi ki; Zavallı insanlar! Allah’ı kolaylıkla bulmak dilerler. Kolaylıkla mı bulmak? İki cihanı gözden çıkarmadan, Allah’ı bulmak yoktur.

Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;

Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var.. (Çile, 1983)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : ...    07.02.2019
Yorum : Allah...





 
Fars irfanı var mıdır?... - Sayı 122
Hesaplaşma zamanı... - Sayı 120
Vah benim halime!... - Sayı 119
Devletimiz daim olsun!... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509413
 Bugün : 347
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629099
 Bugün : 10
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim