Ybrahim, We Will Always Love You? Altan Atan Sayı:
51 - Ocak / Mart 2006
Çocuklarımız ve gençliğimiz konusunda bir şeyler yazıvermek benim için hiç kolay değil. Geleneksel “Ne olacak bu memleketin hali” konuşmalarımız içinde bu iki kesim burnumun direğini sızlatır hep. Duygularım beni tutuklar, kalemim yazmaz olur.
Hangi gençlikten bahsedeyim, hangi kötülüğü es geçeyim, neyi nasıl anlatayım derken, yine öyle oldu; yazamadım, tıkandım kaldım.
İmdadıma Amerika’dan gelen bir mektup yetişti. Üzerine zorla yazabildiğim cümlelerden sonra sizi onunla baş başa bırakıyorum.
Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuh,
Bir zamanlar konuşulurdu yurtdışına gidelim diye... Belki ben sadece dinleyici olarak katılırdım babamla sizin muhabbetinize ama konuşulan her şeyi yaşardım kendi dünyamda...
Lisede iken Konya’ya geldiğimde gittiğim ender ev oturmalarından biriydi Altan Amcalar. Çünkü orası bana yeni ufuklar kazandırırdı. Evin mistik atmosferinde bana rüya gibi gelen mevzular konuşulurdu. Bunlardan biri de yurtdışına gitmek idi. Konu dönüp dolaşıp, oralardan çıkıp uzak diyarlara gitmeye gelirdi. Ben ise merakla hayâl etmeye çalışırdım o görmediğim toprakların nasıl yerler olduğunu. Bir adım sonra da konu İngilizce’ye gelirdi. Hatta söylenilen şu söz aklımdan hiç çıkmıyor: “İngilizce’yi bülbül gibi ötemesek de karga gibi gaklamayı öğrenelim.”
Velhasıl, hayâller gerçek oldu ve kendimi beyaz adamın işgal ettiği Amerikan topraklarında buldum. İngilizce’yi de çok şükür en azından karga gibi konuşabiliyorum. Peki, sonuçta ne oldu? (şu an duygusal bir ruh hali içinde olduğum için olaya karamsar bir bakış açısıyla yaklaşacağım.) Bayram namazını kıldım, Türkiye’deki gibi. Sonra camiden çıkıp eve geldim. Ama ne evde ailem vardı beni bağrına basan ne de çevremde ziyaret etmek için can attığım insanlar. Türkiye’de insanın canını sıkan her tipten insanı bulmak mümkün burada da. Özellikle de Müslüman toplumu içinde. Üstüne üstlük bunlar ne Türkçe biliyorlar, ne beni mest eden şiirleri, şarkıları, ilâhileri, ne beni güldüren esprileri, ne de beni ben yapan kültürümü. Yani hem keller hem de fodul. Ee, insan her yerde aynı insan. Hal böyle olunca burada memleketimin kıymetini bir kat daha iyi anladım.
Bu mail, “Gurbette bayram” halet-i ruhiyesi içinde yazılmış bir mail. Yorumu size kalmış.
Kurban Bayramınız mübarek olsun Altan Amca. Memlekette mutlu ve huzurlu bir bayram geçirmeniz temennisiyle.
Allah’a emanet olun.
İbrahim.
Gözümdeki iki damla yaşın biri bizim, biri senin olsun İbrahim. Bizi kim bağrına basacaksa seni de bağrına bassın İbrahim ve sen hayallerini, ümitlerini, kendini asla kaybetme İbrahim. Don’t forget, we will always love you…
|