İbâdetsiz inanç düşmanlarının "Türkçe ezan" saplantısı Kubilay Ertekin Sayı:
99 -
Bâzı yargı kurumlarına çöreklenmiş olan bir kısım ideolojik zihniyetteki kliklerin sırf mevcut iktidâra gıcıklık olsun diyerek, millî irâde hazımsızlığının çarpıcı bir örneğini teşkil eden ve devlete-millete rağmen, modası çoktân geçmiş bulunan kafatasçı bir zihniyetin eseri olan “Andımız”ın (!) serbest bırakılmasının hemen akabinde, bozguncu ve bu milletin manevî değerlerine düşman birisi, şöyle bir dilek ve temennide bulunuyor. “Hazır andımız serbest bırakılmışken milletçe özlediğimiz Türkçe ezan ve duânın da devâm etmesi ümidindeyiz”…(Müzmin ve müfrit bir mezhebî taassup mensubu olan, özellikle başörtü ve kat sayı zulmünü ölümüne destekleyen eski, müseccel bir yargı müsveddesi.) (21.10.2018 Basından) Bu sefih zihniyettekiler değil miydi, yıllardan beri “TAKSİM’E ve ÇAMLICA TEPESİNE CÂMİ YAPIMI İÇİN HAYIR!” kampanyası yürütüp ortalığı karıştırma seviyesizliğinde bulanan müfsitler!? Aslında bunlar yeni değil. 80-90 yıl evvelde aynı şeyler söylenmiş ve ezanın, Kur’ânın Türkçe okunduğu yıllarda bu inanç karşıtlığı millî şefleri dönemlerinde bizzat uygulanmıştır...
O yıllarda bu aziz milletin inancını, kültürünü, târihini ve millî-mânevî tüm değerlerini yok etmek için önce mâbetlerine saldırmışlar ve onları haraç-mezat, 20 lira ile 150 lira arasında 1513 câmi ile bin 75 mescit satılmış ve pek çoğu da CHP kodamanları tarafından alınarak; ahır, samanlık, depo, nalbant dükkânı, bar-pavyon, meyhâne, eğlence mekânı ve CHP il, ilçe binâsı gibi pek çok süflî işlerde kullanılmıştı. (Bunlar devletin arşivlerine giren resmî belgelerdir.) Bu hoyratlığa, o iğrenç talan ve tahrîbâta köy ve mezrâlardaki yakılıp-yıkılan ve kasten harâp edilenler dâhil değildir… (Târîhi kayıtlar ve 13.11.2018 Star) CHP zihniyeti; Pozitivizm, Ateizm, Materyalizm, Nasyonalizm ve Marksizm adına; milletin inancından, bin yıllık târihinden ve İslâm medeniyetinden intikâm almıştır... Bunca şenâat ve denâatlerinden hiç utanmayan o zihniyetin şirret çığırtkanı olan bir müfsit, millî irâdeye karşı iğrenç bir isyân hareketi olan ve ülkeyi trilyonlarca zarara sokan GEZİCİ hâinler için “Devlet geziden intikâm alıyor.” hezeyânında bulunmaktadır. (20.11.2018 basından) O yıllarda ve bu günlerde; (Türkçe ezan-duâ) isteğinde(!) bulunan müfsitlerin câmileri doldurduklarını sanmayın sakın! Bu isteği siyâsî bir şov hâline getiren adamın her hangi bir özelliği yoktur. Sırf AKP’ye düşman olduğu için o partiye alınmış ve halkın tepkisinden korktukları için de kapı dışarı edilmiştir. O yıllardaki câmilerin ve mağdur edilen milletin hazîn ve yürek yakan durumunu merhum M. Âkif şu feryâdıyla çok güzel dile getirmiştir:
Görünmez âşinâ bir çehre olsun reh güzârında;
Ne gurbettir çöken İslâm’â, İslâmın diyârında?
Umar mıydın ki; mâbetler, ibâdetler yetîm olsun?
Ezanlar arkasından ağlasın, bir nesl-i me’yûsun?
Umar mıydın; cemâat bekleyip durdukça minberler,
Dikilmiş dört direk görsün, serilmiş bir yığın mermer?
Umar mıydın; tavanlar yerde yatsın, rahneden bîtâp?
Eşiklerden yosun bitsin, örümcek bağlasın mihrâp?
Umar mıydın; o tâş tâş devrilen, bünyân-ı mersûsun.
Şu viran kubbelerden, böyle son feryâdı dem tutsun? (Sh. 454 Safâhat)
O yüzden bu siyâsi yapı, milletin nefretini kazanmış ve bir daha da (cunta-darbe) olmadan iktidar olamamışlardır... Bunların İslâm’la ve milletin mânevi değerleriyle problemleri her zaman vardır ve fırsat buldukça bu fâsit ideolojilerini gündeme getirmekten ve ortalığı bulandırmaktan aslâ vaz geçmezler. Bunların iç yüzlerini çok iyi bilen merhum Mehmet Âkif, tââ o zamanlar en net ve keskin bir şekilde ağızlarının payını vermiştir:
Dara geldin mi, Müslümanlık! Sus ulan iz’ansız!
Ne zaman câmiye girdin? Hani tek bir hayrın!?
Bir münkirle senin, var mıdır ayrın- gayrın!?
Ağzı meyhâneye rahmet okuturken, hele bak,
Gelmişte bana, Müslüman kesilmiş (!)… avanak!
Hangi bir seyyie (günah) yok defter-i âmâlinde…!?
Seni dünyâda gören var mı ki, ayık hâlinde!? (Safâhat. Sh. 128)
Oysa bu işlerin aslını ve ideolojik yönünü bilmeyenler, o şekil bir temennide bulanan tüm devrimbazların, gece kâim, gündüz sâim -gece namazlı, gündüz oruçlu- dindar kimseler olduklarını sanırlar. Hiç birisinin o taraklarda bezi yoktur. Bunlara göre “İslâm, terakkıya mânidir”. “Hıristiyan olmamız lâzımdır. Yoksa Avrupa karşısında yok olur gideriz” diyen (1921 M. Esat Bozkurt) ve yandaşlarının zihniyetine dayanmaktadır… “Avrupa’dan damızlık erkek isteyen” iffetsizler bile çıkmış ve milletin kutsal değerleriyle sürekli takışmış ve çatışmışlardır…
İnanmak istemeyenler, beyanlarına çok iyi baksınlar. Nitekim 15 Temmuz’da İzmir’de ve ülkenin değişik yerlerinde SALÂ veren din görevlilerine vahşi bir şekilde saldırarak, câmiyi tahrip edip görevliyi linç eden ve karakûşî bir şekildeki kararla mahkemeden çıkan, ezan, câmi ve millî irâde düşmanı habisler ve benzeri bütün müfsitler hep aynı zihniyetin ürünleridir.
Bu konuda belgeler sunmak koca bir dosyayı gerektirir. Buna örnek vermek gerekirse o andın ruhunda ve özünde saçma bir ideolojiye, bir şahs-ı mânevînin felsefî, siyasî ve ideolojik emellerine, düşünce ve doktrinlerine öykünme ve tapınma zihniyeti hâkimdir. İnançlı halkın çoğunluğu tarafından iktidara getirilen millî irâdeye hep karşı çıkmışlar yıkmaya çalışmışlardır. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat darbe ve kalkışmaları hep bu hedefe yönelik tahrip, talan ve yıkımın eserleridir. Bu ülkenin başbakan ve bakanlarını asma rezilliği o zihniyet tarafından yapılmıştır. İzmir’de TARİŞ fabrikalarını yakıp yıkma alçaklığı aynı habis toplumun eseridir. Çanakkale Şehitleri’nin rûhâniyeti üzerinde tepinip KADEŞ vapurunu fuhuşhâneye çeviren soysuzlar, işte o andı söyleyerek yetişen zihniyetlerdir. Danıştay’da kendi yandaş ve fikirdaşlarını öldürüp “dinciler yaptı” diyerek “Biz Allah’ın askerleriyiz. Allahu Ekber! deyip çığlık atarak ateş etmeye başladılar.” iftirasını yapanlar da aynı iffetsiz ve hayâsız inanç düşmanları değil miydi?
“Siz bu iktidârı indirin, biz onları nasıl yargılarız” diyerek CHP’ye göz kırpan yargı mensupları falan var. (CHP’li Dursun Çiçek’in ifâdelerinden.) Şu an ceza evlerinde; 32 binden fazla Fetocu, 10 binden fazla PKK lı ve buna yakın başka ideoloji ve fraksiyonlara mensup haşerâtın mevcut olduğu ve bunların asılması gerekirken beslendiği belirtilmektedir. En az bu kadar da dışarıda olanlar var.
Özetlemek gerekirse, bu zihniyettekilerin kafa yapıları, 1930-40 yıllarında kutsadıkları kurucuların pozitivist-materyalist ideoloji sâhiplerinin, tıpatıp aynısıdır ve aslında İslâm’a ve onun kurallarına ölümüne karşıdırlar. Türkçe ezan-Kur’ân sloganları bir yutturmaca ve göz boyamadan başka bir şey değildir. Bu iktidârın, özellikle millî irâdenin düşmanları sâdece siyâsetçi, hukukçu ve bürokratlar değildir. Bizzat iktidârın içinde olan ve iktidardan geçinen bâzı hazırcı, çilesiz ve sorumsuzlarla, yöneticiler de buna dâhildir… İşin en tehlikeli olan yönü de budur. Bir örnek vermek gerekirse; Şu döviz olayı esnâsında uçuşan fiyatları ânında kontrol için, tüm il-ilçe ve köyler dâhil, oraların sorumlusu olanların harekete geçmemesi ve bunu Sayın Cumhurbaşkanının ikâzına bırakmalarıdır. Atı alan üsküdârı geçtikten sonra işe müdâhale etmişsiniz ne çıkar. Bu, DP’yi de böyle yıkmış ve millî irâdeyi içten çökertmiştir. Türkçe ezan-Kur’an diyenlere bakınız! Savunduklarının hep aleyhinde bir siyâsi hayâtın içinde olmuş ve olmaktadırlar.
Hallâc-ı Mansûr’a “Enel HAK” dediği için, sözde küfre düştüğü gerekçesiyle taşlayarak, ölüme mahkûm edenler arasında, bir dostu, asırdaşı, topluma uyarak-günümüzün deyimiyle-mahalle baskısı ile bir gül atmış. Taşlara ses çıkarmayan Hallâç, ah çekmiş “Onlar gerçeği ve sözlerimin mânâsını bilmediği için taşlıyor. Sen hem beni biliyorsun, bu gül, o taşlardan daha ağır geldi” demiş. Biz de şu meşhur deyişi eklemek istiyoruz:
“Uğrarız darbesine her gelenin
Bu da bir darbesidir hergelenin”… (02.11.2018 Akit’te kısmen yayınlanmıştır.)
|