Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2875 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Kardelen nasıl doğdu?
Özgür Alkan Alkış

  Sayı: 100 -

Filmlerdeki gibi hafızamda geri dönüş (flashback) yapıp 1989-1990 yılına filmi geri sardığımda Kardelen dergisinin doğuşu ile ilgili anılarımı tazelediğimde söyleyebileceklerim şunlar.

Bilecik Anadolu Lisesi 1. sınıftayız. Okulumuz Osmanlı’dan kalma tarihî eser niteliğinde bir bina.. Bahçesinde tarihî saat kulesi ve hemen vadinin aşağısında seyrek ormanın bitiminde Şeyh Edebâli, türbesi görünüyor.. Tarihin genç dimağlarımıza ve bilinçaltımıza işlendiği ve ruh halimizi de biz fark bile etmeden tesir altına aldığı bir mekân...  Çocukluktan çıkma ergenlik devresi.. Kendimizi çok mühimsiyoruz. Dünyayı değiştirebileceğimize inanıyoruz. Fen matematik ağırlıklı bir sınıf olmamıza rağmen Ali Erdal öğretmenimizin edebiyat dersleri en sevdiğimiz ders. Ders demek aslında ortamı anlatmaya yetmiyor. Ezber, peşin kabul, postülalara teslimiyet yok. O dersler Bir akademi, felsefe okulu, edebli tartışma ortamı.. Sorgulayıcı eleştirel akılla beynimizi nasıl kullanacağımızı öğrenme eğitimi.. Sanki Sokrates’in diyalektik metoduyla tedrisat gören bir felsefe okulu.. Yani birlikte düşünme, sorgulama, müzakere etme, düşünmeyi, derin düşünmeyi öğrenme. Bahar aylarında bazıları bahçede bile ciddiyetle yapılan her ders, sanki ülkenin yönetimi bize verilmiş de kararları biz alıyoruz gibi bir ciddiyetle geçiyor. Zamanın o kesitinde ne olduğumuzdan çok neye inandığımız önemli.

Bir duvar gazetesi çıkarmaya karar veriyoruz. Yazılar, mizanpaj, hangi konuların nasıl işleneceği ve bir fikir etrafında ve o fikri derinleştiren metodla sunulacağı konuşuluyor. Ders araları okul dışı zamanlar bile bu çabayla dolu.. Aşama aşama öğretmenimize sunuyor istişare edip fikirlerini alıyoruz.

Yazılar, çiziler, karikatürler, resimler tekemmül ediyor.. Gazetenin ismi hakkında müzakereye geliyor sıra.. Yine bir edebiyat dersi.. Forum gibi.. Hatırladığım kadarıyla Anafor, Girdap, Çare, Deva, Hamle, Çığır, Dava, Kalem, Sakarya vesair pek çok isim müzakere ediliyor.   Ali Erdal Öğretmenimiz müzakereleri dikte etmeden yeni fikirlerin önünü açan ve yönelten her zamanki tarzıyla: “Kardelen, narin haline rağmen, kışın sonuna doğru açıyor ve baharı müjdeliyor. Siz de fikirsizlik kışında açan kardelenler olabilirsiniz. Özgür arkadaşınızın köşesi için düşündüğü isim olan Kardelen’i duvar gazetesi için düşünmez misiniz?” diye soruyor.  Tam o esnada kimseden cevaba mahal olmadan sınıfın yaşı küçük, şiiri ve poetikası büyük şairi Cahit AY arkadaşımız ayağa kalkıyor ve o anda yazdığı bir beyti okuyor:

Önümüzde duramaz gökle birleşse deniz,

Fikirsizlik kışında azimli Kardeleniz!

Alkış kıyamet.!!

Öyle anlar vardır ki bir topluluk, bir toplum bir cemiyet, bir toplum haline gelip BİR olur ve tek bir bilinç gibi hareket eder. Söze gerek kalmadan hattâ lâfına bile gerek kalmaksızın sözsüz anlaşma ve BİR oluş halidir. İfade edilmez sadece sezilir ve hissedilir. İşte öyle anlardan biriydi. O sezgisel BİRLİK evvelden beri var olan dostluk kardeşlik bağına istinad ediyordu ancak bu sayede bambaşka  bir ŞEY’e dönüşmüştü.

Dostlar, gönüldaşlar, dergimizin ilk sayısı ve ismi böyle doğdu!

İsim meselesi de gönül ittifakıyla halledildikten sonra ilk sayımız yayınlanıyor. O zamanki fikir ikliminin kısırlığında bazı fikir düşmanlarını harekete geçiriyor ve baskılar başlıyor. Okulda fikir dergisi çıkarmak sizin neyinize? Fikir yüzünden başlarının derde gireceğini sanan kafasızlara dert anlatamıyoruz. Okulda dergi çıkarmamız engelleniyor.

Bu baskılar, vazgeçecek yılacak yerde, gönüldaşlık ve duygudaşlık pekişerek ikinci hamleye yol açıyor ve BİZ karar veriyor:  Madem ki azimli kardeleniz dedik:

Basılı dergi çıkaracağız!

Sonraki sayı fotokopiyle çoğaltılan basılı dergi..

Akabinde ilk matbaa baskısı dergi..

Sonra yine BİRliğimizi dağıtmak için başka türlü türlü baskılar... Öğretmenlerimizi değiştirmek, disiplin kurulu tehditleri.. Hepsine karşı bir dik duruş ve kurallar içerisinde protesto yöntemleri geliştiriyoruz. Bu duruşumuz muhatapları daha da kızdırıyor. Son sene, son dönem… Birimize atılan tokat ve dersleri boykot… Aslında boykot değil bizim duruşumuza saygı olarak hiçbir hocamız biz ayrılmayı müzakere ederken ders işlemeyi düşünmüyor bile.. Gelip bizi ikna için müzakeremize katılıyorlar. Okuldan topluca ayrılarak başka okula geçmeyi müzakere ediyoruz. Sevdiğimiz öğretmenlerimizin araya girmesi.. Tokadı atan el sahibi kafasızın gelip tüm sınıftan özür dilemesiyle okuldan ayrılmamaya ikna oluyor ve okulumuzdan mezun oluyoruz.

Üniversite sınavı stresi bile dergiyi düşünmekten dergi çalışmalarından bizi alıkoyamıyor.

Kardelen bizi birbirimize bağlayan en etkili BAĞ ve AĞ oluyor.

*

Örnekleri pek çoktur. Bazılarını anlatmaktan hicab ederiz. Ancak yeni nesillere de örneklik olsun düşüncesiyle,  birkaç anektodla bu BAĞ’ı ifade etmeme izin verir misiniz? 

KARDELEN HESABI:

Sadaka taşını bilirsiniz… Bilmeyenler için kısaca anlatalım. Eskiden cami avlularında sadaka taşları varmış. İçi oyuk bir taş.. Hayır yapmak isteyenler gizli bir şekilde sadaka taşına sadakasını bırakır. İhtiyaç sahipleri de gururu incinmeden kimseye görünmeden ihtiyacı kadar alırmış. Veren el alan eli bilmez ama cemiyet dayanışmasıyla herkes birbirini kollarmış. Mezun olup her birimiz ayrı şehirlere üniversite tahsili için gideceğimiz zaman  bizi birbirimize bağlayan gönül ve dostluk bağının evvelden beri devam eden yardımlaşma fikrinin bir gereği olarak edebiyat derslerimizde üzerinde çok konuştuğumuz “Sadaka taşı”ndan mülhem bir fikir geliyor aklımıza.. Üniversitede okurken maddî sıkıntı çekilebilir..  Oradan buradan kimse burs aramasın. Ne idüğü belirsiz grupların tasallutuna maruz kalmasın.. Kardelen bağış sandığı diyebileceğimiz bu fikirde herkes ihtiyacından artanı bir hesaba yatıracak, ihtiyacı olan arkadaşımız da ihtiyacı kadarını çekebilecek. Fikir harika.. Ancak bankaya gittiğimizde hayatın acı gerçeğiyle karşılaşıyoruz ve böyle bir hesabın mümkün olmadığını, bankacılık sisteminde böyle bir şeyin tasavvur dahi edilemeyeceğini öğreniveriyoruz. O halde, bir güvenilir arkadaşımız üzerinden bu yürüsün ve verenin de alanın da sırrını o saklasın deniyor ve bir süre de böyle yürüyor. 

KARDELEN FİKİR SANAT DERNEĞİ:

Acı acı gülümseten bir anektod da şudur: O yıllarda Kardelen Fikir ve Sanat Derneği kurmak için işlemlere de başlıyoruz. Dernekler masasından bir emniyet mensubu bizi çağırıyor. “Ne derneğiymiş bu kurmak istediğiniz dernek?” diyor. “Fikir sanat derneği .. Derin düşünce.. Fikir sanat dergisi olan Kardelen dergisini çıkaracağız.” diyoruz.  O da tekrar cevaben “Bırakın bu lâfları kumarhane yapacaksanız değil mi?” Bu cevap o esnada taşra sayılan Bilecik’te fikir dergisi çıkarmanın ve fikir sanat için bir dernek kurmak istemenin tasavvur dışı olduğunu gösterecek traji komiklikte.

Devamında bizi BİRleştiren Kardelen hepimizin toplamı ama bizden ayrı bir mefhum olarak kendi kaderine yürüyor. Kendi iklimini oluşturuyor. Kardelen çevresi denebilecek bir kültürel iklimde bizden sonra genç arkadaşların katılımıyla büyüyor ve gitgide olgunlaşıyor.. Sonradan tüm katılan arkadaşlarımız dergiyi daha da mükemmelleştiriyor. Hattâ Bilecik Anadolu Lisesi 1 sınıf öğrencileri olan bizlerin çabaları bir tohumsa şimdi dergi koca bir çınar ağacına dönüşüyor.

Dile kolay 29 yıl. Hattâ duvar gazetesiyle birlikte düşünürsek daha da eski. Bizi BİRleştiren ve kendini sizlere takdim eden dergimizin iki sayfada anlatılıveren özetin de özeti hikayesi bu..

Dostlar, gönüldaşlar, Meydana çıkan sadece bir dergi miydi? Aslına bakarsanız sadece biz bir dergiyi doğurmadık. Aramızdaki dostluğu ve kardeşliği gönüldaşlığa dönüştürerek Dergi BİZ’i de doğurdu.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Sinan AYHAN    16.04.2019
Yorum : Tatlı yutkunmalarla okudum yazını sevgili Kardeşim, bizi douranKardelen'in tatlı hatıra ve hatır lokmaları olmalı bunlar, içe dokunan bir yazı olmuş, tebrik ederim Özgür, Allah razı olsun...





 
Kardelen nasıl doğdu?... - Sayı 100
Bilgelik çağına doğru... - Sayı 98
Medeniyetler Bul(a)?masy-... - Sayı 43
(Quo vadis) DÜNYA NEREYE?... - Sayı 40
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16366834
 Bugün : 1922
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 699724
 Bugün : 751
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1672
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim