Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1996 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

İki Doğu ve iki Batı’nın Rabbi’nin hakkı için
Muhsin Hamdi Alkış

  Sayı: 101 -

Rahman suresi 17 ayetinde “(O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.” denmesindeki gizli hikmetlerden bazıları Elmalılı tefsirinde ifade ediliyor. Doğu ve Batı’nın bir yön olmaktan başka ve aynı zamanda medeniyetleri temsil ettiği de tartışma götürmez bir gerçek. Doğrusunu Allah bilir ancak,  kalbimize öyle sıcak geliyor ki “İki doğu ve iki Batı” hem yön hem de medeniyet diye anlamak bizi selâmete yöneltiyor. Mezkûr surenin tefsirinden O’nun hem doğu medeniyetinin hem de batı medeniyetinin Rabbi olduğunu anlamak da -zaten aksi muhal olduğundan- bir apaçıklık.

O halde herhangi bir medeniyetin, kabilenin, toplululuğun Allah’ı ve O’nun nurunu kendilerine hasretmesi de imkânsız olmakla, “Hakk” ismiyle tecelli ettiğinde her medeniyetin tüm eksiklerini tamamlayan ve mutlak hakikatı vaz eden Allah’ın dininin hem Doğu hem de Batı Medeniyetine ve varit ise başkaca her medeniyet iddiasına karşı hakkı teslim edip Mutlak doğruyu ve Hakk’ı vaz edip sistemleştirdiği de aksi iddia edilemez bir hakikat.

Şu halde, Her medeniyetin ve her ilmin de O’nun emirleriyle çelişmeyen O’nun hudutlarına dâhil olan kısmı da hak ve Müslümanın malı olması gerekir. Cihanşümul, Zaman şümul, son ve bozulmaz yeninin ismi İslâm’ın Hakkı için doğu ve batıya eksik ve kusurlarını ihtar edip, doğrularını sahiplenmek de Müslüman’ın hakkı ve vazifesi.

Maddeye hâkimiyeti sistemleştirip mânâyı ona hizmet ettiği veçheye hapsetmiş olan Batı’ya da; mânâyı giriftleştirip ve sistemleştirip maddeye hâkimiyeti ihmal etmiş olan Doğu’ya da gerekli ihtarı ve tashihatı yaparak insanlığın yitik malını bulup eskimez yeniyi vaz etme vazifemize adandığımız kadar HAKka teslim olmuş; bundan uzaklaşıp bir cihete medeniyete ve topluluğa hapsolduğumuz halde de HAK’tan uzaklaşmış oluruz.

Tüm kurumlarıyla tüm veçheleriyle, tüm ilimleriyle maddeye hâkimiyet hususunda ufukları aşmak da, mânâya hâkimiyette de zaman mekân ve insanüstü metod ve muhtevayı arz edip tüm insanlığı HaK’ka çağırmak da insanlığın varoluşundan bu yana aradığı çareyi tatbikata geçirmek anlamına gelir.

Müslümanlar olarak üzerimize yüklendiğimiz vazifeyi her zerresiyle ifa edecek olgunluk ve yetkinliğe ulaştığımızda haykırmalıyız ki:

Ey Batı! Maddeye hâkim olabilmek için insanlığı buhrandan buhrana, sömürüden sömürüye, zulümden zulüme sürükledin durdun da insanlığı huzur ve selâmetten mahrum bıraktın. Yetiştirdiğin tüm kadrolar ve idealleştirdiğin tüm ideoloji ve fikirler bencil nesiller üretti ve materyalizme ve aslında iblise ram oldu.

Ey Doğu! Mânâya hâkim olma iddiasıyla öyle girift ve öyle faydasız ve sadece ferdî ilimlere gark oldun ki maddeye hâkim olamayışınla birlikte sen de sadece bencil ferdi kurtuluşuna ve dolayısıyla materyalizmaya ve aslında iblise ram oldun.

Ey insanlık!

Gerçek ifadesini Allah’ın Resulü’nde bulan maddenin hakikatini -ne eksik ne fazla- olduğu gibi görmek isteyen ve mânânın da gerçek sahibi iki doğunun ve iki Batı’nın da Rabbine ve HAKKA teslimiyette buluşalım, hakkı sahibine verelim ve insanlığın çektiği buhrana son verelim.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Sinan AYHAN    07.08.2019
Yorum : İçinde nice hikmet ve ötesini bulunduran ayetler... Onlara baktıkça tefekkürü sınırsızlık sınırına çekmek lazım diye düşünüyorum... Yön olarak ortada olan, bir de medeniyet olarak ortaya getirilirse meydana gelen anlam bambaşka bir yere getirir bizi... Tıpkı bu yazı da olduğu gibi... Doğuyu ve batıyı tüm unsurlarıyla birleştirecek olan tek merhale İslam'dan çıkabilir, O'nun yetiştirdiği doğu ve batı kafalarından... Bütün insanlık "makul" olanda birleşsin... Özgür'ün dediği gibi...





 
Fars palavrası... - Sayı 122
Ne Fa Ka, bedenini arayan... - Sayı 120
İsrail-SAMİRİ-oğulları... - Sayı 119
Deprem Felâketi: Âyetlere... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Yalnız ve başıboş değiliz
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14509457
 Bugün : 391
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629105
 Bugün : 16
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim