Kardelenden haberler Kardelen Dergisi Sayı:
104 -
25. TOPLANTI
Derginin yayın periyoduna uygun olarak gerçekleştirilen yazarlar toplantısının 25.si 18 Ocak 2020 tarihinde Bilecik’te yapıldı.
Toplantının takdim konuşmasında M. Kemal Karabıyık toplantılarda alınan kararlar ve bir araya gelinerek yapılan istişarelerin bereketi ile Kardelen’in her sayıda gelişmesini sağladığını belirtti.
Yapılan toplantıda Kardelen’in faaliyet gruplarının gözden geçirilmesi ve bu konuda her bir müessesenin sorumlusu tarafından rapor hazırlanarak bir sonraki toplantıda sunulması kararlaştırıldı.
Toplantı zamanı hazırlıkları tamamlanmak üzere olan 103.sayıyla ilgili değerlendirmeler yapıldıktan sonra 104.sayı konusunun “DOĞU TÜRKİSTAN VE ÇİN ZULMÜ” olması kararlaştırıldı.
Dergi ile ilgili projelerin konuşulmasından sonra bir sonraki toplantının yeri ve tarihi belirlenerek toplantı sona erdirildi.
“ASKIDA KARDELEN ABONELİĞİ” BAŞLADI
Kardelen Dergisi, askıda abonelik kampanyası başlattı. Dergimiz bu kampanyayı şu şekilde duyurdu; “Bir elin verdiğini, diğeri duymasın merhameti, edebi ve inceliğinin destanlık örneklerinden ve kültürümüzün şahane uygulamalarından ‘Askıda Ekmek’ten aldığımız ilhamla, ‘Askıda Kardelen Aboneliği’ kampanyası başlattık.”
Bu kampanyaya destek veren gönüldaşlar, öğrenci kardeşlerimizin Kardelen ile tanışmasına ve bir yıl boyunca Kardelen’e abone olmalarına vesile olacaklar. Bunun için 1 yıllık abone bedeli olan 30-TL’yi internet sitemizde bulunan banka hesabına yatırarak açıklama kısmına “askıda abonelik” için olduğunu belirtmek yeterli olacak.
BASIN MASASI'nda Köroğlu anlatıldı
Bilecik Sakarya Gazetesi yazı işleri müdürü Mücahid Erdal’ın hazırlayıp sunduğu “Basın Masası” programına dergimizin sahibi edebiyatçı yazar Ali Erdal konuk oldu. Tarihimizde Bolu Beyi’ne karşı verdiği mücadelesi ile bilinen halk şairlerimizden Köroğlu’nu anlatan Erdal, keyifli bir söyleşiye imza attı.
Köroğlu’nun bir kişilikten öte bir ruhun adı olduğunu vurgulayan Erdal, “Köroğlu; Allah Resulünün ‘Haksızlık varsa elinle düzelt, ona gücün yetmiyorsa dilinle düzelt, ona da gücün yetmiyorsa kalbinden buğz et’ emrinin Türk Milleti tarafından destan ve hikâye şeklinde yorumudur.” dedi.
Erdal, Köroğlu’nu tanımanın Türk Milleti’ni tanımak bakımından çok önemli olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
“Köroğlu'nu iyi tanıyan bir lider diğer milletleri de iyi tanır ve böylece olabilecek olayları önceden kestirir, tahmin eder. Eğer siz tarihinizi mazinizi kahramanlarınızı, mizacınızı, karakterinizi bilmiyorsanız başka milletlere nasıl davranacağınızı değil kendi milletinize nasıl davranacağınızı dahi bilemezsiniz. Onun için Köroğlu'nu tanımak Türk Milleti’ni tanımak bakımından çok önemlidir. Eğer başımızda Köroğlu’nu tanıyan bir lider varsa hiç korkumuz yoktur. Köroğlu’nu idrak edemeyen liderin Türk Milleti’nde karşılığı yoktur. Ne yaparsa yapsın kendisini milletine kabul ettiremeyecektir. Bu bütün Türklük âlemi için böyledir. Zira Köroğlu bütün Türkler’de vardır.
Köroğlu ile ilgili birçok hikâye var ve hepsinin ortak noktası haksızlığa isyandır. Köroğlu, milletin içindeki ruhu ortaya çıkarır. Köroğlu’nu anlamamış bir eğitim sistemi Türk tipini yetiştiremez, Köroğlu’nu anlamamış bir doktoru fedakâr olmaya zorlayamazsınız.”
"KİTAP SÖYLEŞİSİ" programı
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İlim ve Fikir Kulübü tarafından “Mübareze” kitap söyleşisi gerçekleştirildi. 6 Mart Cuma günü yapılan söyleşiye “Mübareze” kitabı yazarı Ali Erdal konuşmacı olarak katıldı.
Bilecik Gençlik Merkezinde gerçekleştirilen program, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi öğretim görevlisi Abdullah Aydın’ın takdim konuşması ile başladı. Programda, Ali Erdal, öğrencilerin kitap ile ilgili sorularını cevaplandırdı. Talep üzerine Üstâd Necip Fazıl Kısakürek ile tanışma hikâyesini de anlatan Erdal’ın söyleşisi ilgiyle takip edildi.
Katılımcılara Kardelen’in 103.sayısının hediye edildiği program, öğrencilere “Mübareze” kitabını da imzalayan Ali Erdal’a hediye takdimi ile sona erdi.
25. Toplantı başkanı M. Kemal KARABIYIK'ın konuşması
Dergimizin yayın periyoduna uygun olarak 3 ayda bir gerçekleştirdiğimiz yazarlar toplantımızın 25.sini bugün inşallah burada icra edeceğiz. Yakından uzaktan gelen bütün gönüldaşlara hoş geldiniz diyerek toplantımızın ve alacağımız kararların hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ederim.
Evet, 25. Toplantıya ulaştık… Dile kolay 25… Üç ayda bir, her yıl dört toplantı… İlk toplantımızı 27 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da yapmışız. İkincisini Ankara Bağlum’da… Bilecik’te, Söğüt’te, geçen sefer Konya’da, hep büyüklerin huzurunda… Hatta bu toplantıların Balkanlarda, Kudüs’te yapılması da temenni edildi. Kim bilir belki bir gün… Bu toplantılarda alınan kararlar ve bir araya gelerek yaptığımız istişarelerin bereketi (Ali Hocamın geçen toplantıda söylediği gibi) Kardelen’in her sayıda pekleşe pekleşe gelişmesini sağladı.
Benim Kardelen ile olan tanışmam, üniversite yıllarında yaz tatillerinde Kadir ağabeyin bürosuna avukatlık işlerinin nasıl yürüdüğünü öğrenmek için gelmem sayesinde oldu. İlk tanışmam 2008 yılıydı. Sonra 2009 yılında okul bittikten sonra stajımı yapmak üzere Kadir ağabeyin eski bürosunda çalışmaya başladığımda gerçek mânâda Kardelen’in içine girdim. O ilk zamanları hatırlıyorum; derginin her sayfası (önlü arkalı dört sayfa halinde) matbaadan basılıp büroya gelir, biz orada sayfaları düzene sokar, katlardık, zımba basar, sonra kapağı ile birlikte düzgün kesilip son şeklinin verilmesi için matbaaya geri gönderirdik. Çok meşakkatli bir işti daha o zamanlar. Ondan öncekileri ben bilmiyorum ama söylediklerinizden anladığım kadarıyla ne zorluklar… O günlerden bugünlere geldi Kardelen. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Geçenlerde çocuk gelişimi ile ilgili bir kitap okurken kitapta şöyle bir örnek vardı: daha yeni yürümeyi öğrenen bir çocukla birlikte gidilen piknikte, anne baba hemen bir ağacın arkasına saklansalar, çocuk geri dönüp baktığında anne ve babasını görmese ne olur? Her çocuğun tepkisi ufak farklılıklar gösterse de sonuç genellikle şu olur; çocuk yürümekten vazgeçer, sağına soluna bakınır, anasını babasını arar, onları göremezse ağlar. Davranışlarıyla çocuğun açık seçik verdiği mesaj şudur diyor kitabın yazarı; “elimden tutmayın, ama orada durun bana bakın, ben hem bağımsız hem de ait olmak istiyorum.”
Hepimiz hayatımızda hem bağımsız hem de ait olmak isteriz. Bir şeylere ait olmak… İlişkilerde ait olmak ve birey olmak arasındaki denge, yaşamın en temel olgularından biridir. İnsanoğlunun her ikisine de ihtiyacı vardır. Herkesin ait olduğu, kendisini yakın hissettiği parti, tarikat, kulüp, topluluk, dernek, vakıf gibi organizasyonlar vardır. Bizim için de kendimizi ait hissettiğimiz topluluğun en başında Kardelen geliyor.
Allah birliğimizi daim eylesin, Kardelen sayesinde hayırlı işlerde bulunmamızı nasip eylesin… 30. yılına girecek Kardelen’in nice 30 yıllar boyunca insanlığa faydalı olmasını nasip etsin. Herkesten Allah razı olsun…
|