Etle tırnak... Kadir Bayrak Sayı:
108 -
O’nun (sav) anıldığı bütün sözler, konuşmalar, yazılar, şiirler, insanoğlunun bütün fikir verimleri diğerlerinden daha üstün, daha akılda kalıcı. Çünkü O’nunla insan arasında, O’nunla bütün yaratılmışlar arasında, kâinat arasında bir bağ var. Etle tırnak, anahtarla kilit, ağaçla toprak gibi birbirinden ayrılmaz, birbirine kenetlenen her ne varsa hepsinin üstünde ve kuvvetli bir bağ…
Âlemleri O’nun yüzü suyu hürmetine yaratan Allah, varlığın merkezine O’nu koydu. Her şey ama her şey farkında olsun veya olmasın O’nun etrafında halkalandı, halkalanıyor. Böyle de devam edecek.
O’nun, bizim anladığımız mânâda zamana sığan hayatı, aslında O’na kadar geçen ve O’ndan sonra gelecek bütün zamanların tohumu, çekirdeği. İlk yaratılandan sonuncusuna, her insanla her insan, her varlıkla her varlık arasındaki bağ, O’nun hayatında mündemiç. Hayat atomu, O var olduğu için patladı ve bütün zaman ve mekânı kuşattı.
O’nu yaratan Allah, O’nun her halini bütün varlığa örnek kılarken, O’nu örnek alması gereken insanlığı, varlığı da bu örnekliği almaya, hayatına uygulamaya uygun kıldı.
O ve bütün insanlık, O ve bütün varlık âlemi, O ve bütün bir kâinat… Işığını güneşten alan ay gibi gezegenler gibi. O, bir güneş, bütün âlem O’nun etrafında halkalanan ve ışığını O’ndan alan gezegenler, uydular.
Hani bittiği halde bitmeyen, son yazısından sonra siyah zemin üzerinde oyuncuların isimleri akarken sizin hayal dünyanızda başlayan filmler vardır. Teşbihte hata olmasın, O’nun hayatı da böyle. Her daim taze, her daim diri ve canlı.
Sünnet… O’nun sünnetini nasıl anlayacağız, fert planında, cemiyet planında hayatımıza nasıl tatbik edeceğiz? Cevabı basit, yüzünü güneşe dön, ayçiçeğinin her daim güneşi takip etmesi gibi… Temizlik, ilim, nezaket, terbiye, şifa, hayata dair neyin en doğrusunu arıyorsan O’na dön. İçindeki alıcıların frekansını O’na ayarla yeter.
O’nun yetiştirdiği kadro… Tarihin görüp göreceği en üstün insan kadrosu; sahabe… İnsanlık ehramının en üstündekiler, gökteki yıldızlar. Her biri yön gösteren, istikamet tayin eden kutup yıldızları. Onlar sünneti nasıl anladı, hayatlarında nasıl uyguladı…
Sahabe deyince akla gelen iki söz, iki hal, iki duruş… Her şeyin en doğrusunu Allah bilir, yoksa sünnet karşısında takınılacak tavır bu iki cümlede mi gizli? Bu cümleleri nasıl anlamalıyız? İlki; “Anam, babam sana feda olsun, ey Allahın Resulü!” İkincisi; “Allah ve Resulü daha iyi bilirler.”
Allah Resulünün “beni ne kadar çok seviyorsun?” sorusuna muhatap kalınca, adaletin ismiyle anıldığı Hz. Ömer’in (r.a) cevabı, “Seni canımdan başka her şeyden çok seviyorum!” oldu. “Canından da çok sevmedikçe tam iman etmiş olamazsın, ya Ömer.” buyurulunca, peygamberini nasıl sevmesi gerektiğini öğrenen Hz. Ömer, bütün sahabelerin ve kıyamete kadar gelecek bütün müminlerin sözcüsü olarak “Seni, canımdan da çok seviyorum.” deyince, Allah Resulünün “Şimdi oldu, ya Ömer!” müjdesine nail oldu. Candan da kıymetli anne ve babayı, O’nun yoluna feda edecek kadar sevmek… Sahabe ölçüsü.
O’nu başlarında bir kuş varmış da göz kırpsalar uçacakmış dikkati ile dinleyen, Allahın âyetlerini söylemeye memur dudaklardan dökülenlerin damlasını bile ziyan etmeden sindiren kadronun, bir soru karşısındaki edep tavırları; “Allah ve Resulü daha iyi bilirler.” Bir savaş öncesi, fikrini beyan eden Peygamberine, “Ey Allahın Resulü, bu söylediğiniz vahiy mi, sizin fikriniz mi?” diye soran, vahiy olmadığını öğrenince reyini beyan eden ve fikri kabul gören sahabe edebi…
Sünnet karşısında takınılacak tavır, sahabeyi anlamak, mümkün olmuyorsa anlamaya çalışmak. Her birinin hayatı ayrı bir âlem; geleceğin romancısına, tiyatrocusuna, sinemacısına onların hayatlarını ısmarlayarak sadece birini, belki de ismi en az bilinenlerden birini, bu yazı vesilesiyle anmayı arzu ettim.
Geçen sene Ramazan ayında, ailecek büyük bir heyecanla takip ettiğimiz Bekir Develi ile Muhammed Emin Yıldırım Hoca’nın “Herkes için Siyer” programının Hudeybiye’yi konu edinen 22. bölümünde ismini duyduğum bir sahabe; Sinan (ra)…
Hudeybiye’de, Mekke’ye elçi olarak gönderilen Hz. Osman’ın (r.a) dönüşünün gecikmesi ve müşriklerce öldürüldüğü iddiaları üzerine, Allah Resulünün sahabe efendilerimizden biat isteyip elini uzatması üzerine, mübarek elin üstüne ilk elini koyan delikanlı çağındaki sahabe; Sinan (r.a)
Neye biat edeceği sorulduğunda, “bilmiyorum ama ey Allahın Resulü, senin gönlünden geçen neyse ona biat ediyorum!” diyen Sinan’ın (ra) teslimiyeti…
Allah’ım! Bize merhamet et, bize O’nun ve en yüce kadrosunun sevgini nasip et… Bizi, onların sevgisiyle rızıklandır…
|