Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     861 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Bir Roman
İlkay Coşkun

  Sayı: 111 -

“Bir” romanı, Şair Yazar Sinan Ayhan’ın 2021 yılında okurla buluşturduğu 3. kitabı. Bu sene içerisinde ayrıca “Afrika: Kurutulmuş İnsan Gölgeleri” (şiir), “Alt-Üst” (öykü) kitapları okurla buluştu. Bu kitapların devamında, 210 sayfa hacmindeki “Bir” romanı aynı şekilde Kitapyurdu Yayınlarından okurla buluşturuldu.

Romanı, İngiliz Yazar Virginia Woolf’un romanı Dalloway karakterine atfedildiğini görmekteyiz. Bu bağlamda İngiliz-batı edebiyatı ve bizim edebiyatımızda tanınmış yazarların kitaplarından alıntılar, yirmi bölüm girizgâhında yer verilmiş. Bunlar içinde Virginia Woolf, Pascal Quıgnard, Marcel Ayme, Milan Kundera, Dostoyevski, Henri Bergson, Anton Çehov, Julio Cortazar, Homeros, Vladimir Nabakov, Andre Gide, Melih Cevdet Anday, Oğuz Atay, İlhan Berk ve Edip Cansever gibi belli başlı isimleri sıralayabiliriz. Orijinal bir tarz ve yorumlama tekniğiyle, özellikle batı edebiyatının inceliklerini ve yansımalarını görmekteyiz.

Kimi yerlerde anlatım matematiksel ifadelerle, rakamlarla simgeleştirilmiş âdetâ. Matematiksel anlamda kuramlar, çözümlemeler yer almakta. Aynı zamanda karakter psikolojilerinin tahlillerinin yapıldığı, irdelendiği hattâ ve hattâ insan psikolojisini zorlandığı bölümleri görmekteyiz. Delilik de bir boyut değil midir sonuçta? Elbet delilikte var dünyamızda, aklı çalanlarda var ve olmaktadır. Buna mukabil bölünmüş kişilikler, hayal âlemi, histerik duygular harmanlanmış bir yerde. En ufak ayrıntıları dahi göz ardı etmeden mevzua dâhil edilip işler yazar hattâ bu durum kimi yerde takıntı, obsesif boyutlarda dahi ele alınır. Hedonist, seküler bir boyutta kendine yer bulur. Filhakika, yazar, romanda gerçeklik ile gerçek dışılık arasında bir gel-git’i yaşatmaya çalışır okura âdetâ.

Kitapta kullanılan bu günün teknoloji terimleri ve günlük yaşam şekillerinden bu günün romanı olduğunu görmekteyiz. İkincil, yan hikâyeler ana hikâyeyi tahkim etmektedir âdetâ. Cevdet Bey gibi bazı yan karakterleri tamamen uyutmaz. Zaman zaman uyandırmayı ihmal etmez yazar. Romanda, yer yer birinci yer yer üçüncü tekil şahıs anlatıcı olarak görev almaktadır. Kadın erken değerlendirmelerde, roman anlatıcısının erkek karakter olduğu görülmekteyiz. Yazar ayrıca, kendisini anlatıcı gibi hissettirmektedir okura. Romanın başkahramanı olan ve yazarın “ben” olarak nitelendirdiği anlatıcıyı şu şekilde tanımlıyor. Yeterince olgun ve medenî bir insandır. Anglosakson alışkanlıkları olan, atalarına karşı bir ihaneti olmamış birisidir. İyi bir kariyer yapmıştır. Romanda adı geçen Aylin karakterinin de eşidir. Romanın diğer karakterleri şunlardır. Mustafa Ozan, anlatıcının liseden okul arkadaşıdır, ölen Aysun’un kocasıdır. Aylin ve Aylin’in ölen kocası Ekonomist bir diğer roman kahramanıdır. Cevdet Bey, Ekonomist’in eniştesidir. Sekreter Ayça ve Aydan Teyze gibi belli başlı diğer karakterler olarak sıralayabilirim. Romanın büyüsünü bozmama adına, konusuna çok da değinmek istemiyorum.

Romanda kullanılan çok farklı ve sözcük ve tamlamalar, yazarın kelime haznesinin çok geniş olduğunu göstermektedir. Örnekleyecek olursam: “Zihin rafı düzeni, ilk büyük romanesk, sınayıcı düzenek, marazi bir kafa, modüler sorgulamalar, mistik element, beyin lobları, marketlerdeki anagram doku, giyim sentaksı, bir korelasyon denklemi, mağdalalı, geyşalık kodları, neokonservatif, neokeynesyen, keynes,  kuantevren, eytişim, rastık kalemler, uzam kazanmak” gibi.

En çok ilgimi çeken bazı bölümleri buraya taşıyacak olursam:

* “Bir kadına güzel hisler beslemek, çarmıhını sırtında taşımak gibi bir şeydir. Ne zaman bu hisler aşka dönüşür, o vakit çarmıha gerildim demektir” (sayfa 29)

* “Sessizlik bir gürültüdür” (sayfa 35)

* “Canlılık, hayatımızın ne kadarına isabet etmiştir ki... Belki gençlik yıllarımızın başlangıç günlerine kadar. Ondan sonrasında sanırım, üzerimizdeki nur kalkıyor ve hepimiz birer kaskatı gölge halini alıyoruz” (sayfa 37)

* “Pek yakın bir gelecekte, belki bizi gıyabımızda tanıyan kapılar da çıkacak; keşifler ve buluşlar insanlığın üstüne atılmış bir şenliktir çünkü...” (Sayfa 74)

* “İşgal edilen zaman kişisel bir tarihtir ve kutsaldır” (sayfa 81)

* “Her işlevin özü, onun tohumudur” ( Roland Barthes- sayfa 107)

* “İyi bir dizayn daima ayrıntıları fark edebilmekte gizlidir; ayrıntıları fark eden zeka aforoz edilemez” (sayfa 134)

* “Nasıl olsa her tutku tükenir, geride kalan hep biz oluruz” (sayfa 153)

Romanı okurken, kafamı birçok mevzu meşgul etti. Şöyle ki: Nasıl ki hazinenin değeri onun nasıl harcandığıyla belirlenmesindeyse hayata bakış da böyle değil mi? Bakılan boyut sayısı kadar insanı derinliğine almıyor mu? Öze kavuşmak için kabukları bire bir aşmak gerekmiyor mu? Yaksa kabukla oyalanıp durur insan ve kabuğu öz tasavvur etmeye devam eder. İdraki diri tutmak ve körleştirmemekle ilintili bir durumdur bu. Kapıların kavi olması açılmasına engel değildir bir taraftan. Başka bir taraftan hayat felsefesinin şekillenmesinde büyük katkısı olan roman ve sinema olduğu malumumuz. Sinemanın temelinde de senaryonun, romanın olduğunu da düşünürsek, romanın etki alanını, gücünü düşünelim. Bu bağlamda romanın, bu gücü ve etkiyi taşıyan güzel bir eser olduğu kanısındayım.

Mamafih, romanın baştan sona sadece dört günlük bir zaman dilimini anlatması, ele alması başlı başına şaşırma, hayret etme duygularını körüklemektedir. Kişilikleri, karakterleri bölerek parçalayarak, dağıtarak gerçeği perdelemek istemiş de olabilir yazar. Okuru yer yer rahatsız eder. Tedirgin edip yerini yadırgamasını örnekler sanki. Bu dört günlük zaman dilimini “bir”e hapsetmek ister âdetâ. Gizemi, kristal gibi, elmas gibi muhafaza eder âdetâ. Okura alabileceği kadar fikir verir, kimine az kimine biraz daha fazla özdür bu. Yazarın bakış açısındaki girift hâl, derinlik ve mutmainlik, vücut bulur satırlarda. Daha çok da roman kahramanların özelinde bir özge temaşa desek doğru olacaktır. Sıradan ve bayağı ile hayatı yoksullaştırmak yerine böyle güzel eserlerle hayatı zenginleştirmek daha doğru olacaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Ayağa kalk Sakarya... - Sayı 120
Filistin... - Sayı 119
”Ateş Bandosu” Mustafa Ce... - Sayı 118
"SALKIM SÖĞÜT SUYA KÜSMÜŞ... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15720457
 Bugün : 3587
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656527
 Bugün : 440
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim