Adaleti Sağlayacak Ruh Kadir Bayrak Sayı:
112 -
Liyakat… Ehil olanın, lâyık olanın, yaraşır, yetenekli, yeterli olanın; boş olan, boşalan, ihdas edilen bir makama, mevkie uygun görülmesi, atanması, seçilmesi…
Bu kısa tariften, liyakatin ilk bakışta görünen üç sacayağının olduğu anlaşılıyor; atama bekleyen bir makam, mevki, o makama, mevkie atanması, seçilmesi düşünülen adaylar ve karar verici, seçici bir üst mercii… Bir de görünmeyen ama makama, adaylara ve karar vericilere sirayet etmesi arzu edilen bir yön daha var; adaleti sağlayacak ruh… Makama kıymet katacak, adayların ve karar vericilerin tercihlerini kontrol altında tutacak ve şekillendirecek bir üstün fikir, iman…
Kavram olarak iman ettiğimiz esasların içinde yer almakla birlikte millet olarak gündemimize girişi, devlet ve cemiyet olarak mânâsına zıt hayat sürmeye başladığımız ikinci Viyana kuşatmasından sonra… Anadolu’yu vatan edindiğimiz günlerden haşmetiyle bütün dünyaya nizam veren büyük devletin büyük lideri Kanunî’ye kadar geçen 5 asırlık dönemde, ancak aranırsa bulunacak az sayıdaki istisnalara rağmen, mânâsına ters düşen uygulamalarla zihinlerde yer eden bir kavram değil…
Lafı eğip bükmeye gerek yok. Anlaşılıyor ki işi ehline vermek, iman edilen dinin, İslâm’ın bir emri. Tarih şahit, bu emre uygun hayat sürülen dönemlerde zirveler görülmüş, o emre aykırı yaşanılan dönemlerde de aşağıların aşağısına düşülmüş… Tanzimat’tan bugüne, cemiyetin her sahasında yaşanılan hayal kırıklıkları, düşüşün devam ettiğinin ve henüz dibi görmediğimizin emareleri.
Hayatın her alanında, liyakat, esas… Ama günümüzde üç alandaki liyakatsizlik, o kadar çok ön plana çıkıyor ki neredeyse ihanet derecesinde; adalet, eğitim ve tarım…
Mülkün temeli olan adaletteki liyakatsizliğin, devletin temellerini sarstığını söylemeye bilmem gerek var mı? Toplumda infial meydana getiren suçların faillerinden bir kısmının serbest bırakıldığına, tutuklansa bile kısa bir süre sonra salıverildiğine dair haberleri basında sıkça görüyor, hattâ bu kişilerin sosyal medya baskısıyla yeniden gözaltına alınıp tutuklandıklarına şahit oluyoruz. Cezalar, ne mağduru ne cemiyeti ne de vicdanları tatmin ediyor. Cezaevleri ağzına kadar dolu, buna rağmen artan suç ve suçlu sayısı sebebiyle yetersiz kalıyor. Teknik altyapıda başarılan güzel gelişmelere rağmen dâvâlar uzayıp gidiyor, geciken kararlar adaleti tesis etmiyor. Durumdan, tedbir alma ve çare bulma mevkiindeki yetkililer bile şikâyetçi.
Eğitimin hali, adaletten farklı değil. Sürekli değişen sistem içinde tek değişmeyen çoktan seçmeli test usulüyle eğitilen ve tek amaçları, tek dertleri 4 yıllık bir fakülte kazanmak olan tek tip öğrenciler yetiştiren bir eğitim sistemi… Buna göre dizayn edilmiş okullar, sınıflar, idareciler, öğretmenler… Sınav başarısına göre kıymet gören çocuklar, veliler… Sınavda başarı gösteremeyeceği anlaşılan çocukların hayatın başka bir alanına hazırlanmasını üstlenen ve bu işin hakkını veren öğretmen ve idareci sayısını sormaya cesaret edemiyor insan.
Ruhunu inşa edemediğimiz neslin, maddesini de kaybetmek üzereyiz. Yedi iklim ve dört mevsimin hüküm sürdüğü Anadolu’nun bereketli toprakları ya ekilmiyor, ya ekonomik şartlar veya anlamsız yasaklar yüzünden ekilemiyor. Adına hibrit denilen, nesli ve gıdayı ifsat etmekle maruf ülkeden ithal edilen tohumlarla ırzına geçilen toprağımız, ata tohumlarına hasret… Yakınımızda cereyan eden savaş sebebiyle orantısız bir şekilde artan gıda fiyatları, öğrenince her vatan evlâdının kahrolduğu ithal edilen ürünler, bitme noktasına gelen hayvancılığımız ve daha neler neler tarım alanında liyakatli idarecilere ihtiyacımızı haykırıyor…
Yazının girişinde, “makama, adaylara ve karar vericilere sirayet etmesi arzu edilen bir yön daha var; adaleti sağlayacak ruh” demiştik. Kanaatimizce işin sırrı, o ruhta.
Her şeye rağmen bugün, eğer ortada bir başarı varsa işgüzarlık ettiğimizi varsayın ve bu yazıyı çöpe atın. Ama yok tam aksi fikirdeyseniz o zaman başta adalet, eğitim, tarım olmak üzere hayatın her alanındaki tercihler, seçimler, atamalar vs Tanzimat’tan beri hangi ruha göre yapıldıysa o ruhu hesaba çekin.
O ruhu hesap vermeye davet ediyoruz…
|