"Kritikler" Üzerine Mülâhazalar İlkay Coşkun Sayı:
113 -
"Kritikler" yazar Sinan Ayhan'ın, dört kitabından sonra, Nisan 2022’de okurla buluşturduğu, düşünce üzerine yazdığı derinlikli yazılardan oluşan beşinci eseri. Düşünceyi; teorik, pratik ve girift akıl boyutlarıyla ele almaktadır. Başka bir boyutuyla 360 sayfa hacmindeki eserde düşünce, daha çok felsefik yaklaşımlarla etraflıca ele alınmaktadır. "Her şey hem bir değişim sergiliyor hem kendinden önce geçenlerin izini üzerinde taşıyor" Pascal'ın "Düşünceler"inden alıntılanan sözle, kitaba girizgâh yapılması, konunun ana fikir boyutunda dibacesi konumundadır. Düşünceyi ele alırken akıl, üslûp, düşünme biçimleri, bilgi kaynağı, fikretme, izah, ispat, dil, diyalog, medeniyetlere etkisi, estetik, akıl yürütme, kritik edici anlayış, şuur, sezgi, idrak, kıyas, bilinçaltı ve değişim gibi onlarca destekleyici ve tamamlayıcı olgu ele alınıp bu çerçevede işlenmektedir.
Düşüncenin iskeletini ve temelini oluşturan girift akla, özel bir yer veren yazar şunları söyler. “Girift akıl, fikrin aklıdır. Yani bu akıl, en gelişken, kâmil noktada, seviyede, zeminde her şeye şekil veren halin aklıdır; bu sebeple bu akıldan önceki tüm akıllar bu akla gelmenin yolunu açtı, ama ancak bu akla ulaşma hasretiyle tekâmüldeki yerini aldı. Elbette bundan sonrasının olması da mümkündür. Çünkü dünya zihniyeti üzerinden, merceğinden sonsuzu mutlak anlamda eline alabilecek, hiçbir akım anlayışı ve aklı mevcut değildir” (sayfa 14)
Fikir ve düşünce ele alınırken bizim yürek iklimimizden İmam Rabbanî'nin "Asrın cihadı fikirle" sözü ve bakış açısının yanında, dünya ve batı felsefesinin birçok tanınmış yazarlarının, felsefecilerinin bakış açılarının birçok boyutuyla ele alınıp irdelendiğini görmekteyiz. Aristo, Kant, Kafka, Heidegger, Rimbaud, Lorca, Elliot, Oscar Wilde, Albert Camus, Sartre, Kundera, Borges, Yunus Emre, Malcolm, Aliya, Necip Fazıl gibi birçok isim üzerinden, düşüncenin boyutlarının kritiği yapılmaktadır. Bu dualiteli ve farklı bakış açıları üzerinden konu irdelenmektedir. Kompleks verilerle konsantre bir düşünceye ulaşılma çabası, hedeflerden biri olsa gerek diye düşünüyorum. Korelâsyon ve nedensellik bağlamında bolca fikir jimnastiği yapılmaktadır. "Gideceği yönü bilene pusula ne lâzım. Gideceği yönü kestiremeyene pusula ne yapsın" türündeki bir mantıkta güdülmektedir.
Düşüncenin ve düşünmenin en başat argümanlarından biri olan yazma olgusu, etraflıca ve geniş çerçevede ele alınıp işlenmektedir. Yazma, düşünmenin en önemli göstergelerinden birisidir. Meselâ bu anlatımları şu şekilde destekleyebiliriz. “Ahretlik soru veya Hallacı Mansur’a atılan gül-oku” yazısında, “neden yazıyorsunuz?” (sayfa 169) sorusuyla konu ele alınıp yazılanlar üzerinden düşünce kıyaslamalarında bulunulmaktadır. Dostoyevski ile Tolstoy’un yazdıkları arasındaki farklılıklar ve benzerlikler ele alınıp yazdıklarından ve dahi karakterleri üzerinden kıyaslamalarda bulunulmaktadır. Dostoyevski’yi başkaldıran insanı temsil eden yönü ile Tolstoy’un ona zıt karakterli olarak görülen “boyun eğen” tarafı, kitlelere hitap etme cihetiyle ve etkileşimleri üzerinden birçok düşünce serimlenir ve kıyaslamalarda bulunulur.
Yazar; düşünce hakkında başkaca neler diyor bir bakalım. "Düşünce, eşya ve hareket prensipleriyle doğar, idrakle çerçevelenir, sezgiyle nirengi noktaları belirlenir, şuurla muhtevası ele geçer, hayalle eşya ufkunu aşar, ilerler ve topyekûn hepsinin kıvam bulduğu fikir hamlesiyle şeklini bulur. İnsan düşünce mekânında önce karanlığa gömülüdür. Ne zaman ki kelimeler, bir pencere gibi açılarak ışığın gelmesine fırsat verir; o vakit düşünce, akla kadar çizgilenir ve oradan ruha doğru yolunu köprüleştirir" (sayfa 32) Biz de yazar gibi düşünelim ve yazara başka bir bakış açısıyla kulak verelim. “Hadi düşünsene, düşünmek cilt cilt bir özlük dosyasıdır” (sayfa 145)
Son tahlilde akılda kalan tarihtir, mazidir, takvimdir. Ama "aklı kalma" ise kıyaslamayı, tasavvuru, plânlamayı daha genel anlamda düşünceyi ve düşünmeyi imler ve besler. Bunu yaparken tek başına antagonist çelişkileri çarpıştırmaz sadece farklı bakış açılarını serimler. Düşünmenin, düşüncenin kimyasını, fiziğini, tarihini, tatbikini ve ruhunu taşıyan etraflıca ve derinlikçe güzel bir eser okudum. Daha çok düşünceleri düşündürme denemeleri desek yeridir. Öz olarak yazar, düşünceyi diri ve uyanık tutmayı önceleyerek konuyu işlemektedir.
|