Metropolden Manzaralar Ahmed Yusuf Alptegin Sayı:
56 - Nisan / Haziran 2007
Ölüm tezgâhı kurulup beş yıldızlı otellerde, Şerefe kalkanda kadeh, mum yanar, hayat söner. Garip serçecikler titrer, hoyrat esen yellerde, Analar dualar eder: Gün ola devran döner.
Kurban hazır, celep hazır, pazar var orta yerde, Acı bir feryat yükselir, meğer yürekler yanar. Lokman Hekim nerde, ilâç bulunmaz mı bu derde? Yurdum viran olmuş sanki, şimdi baykuşlar tüner.
Gece solgun, gece mahzun... Düşler kurar tazeler, Düş gerçek olanda, yiğit, öze dönmeyi dener. Güllerim solar her gece, Beyler (!) gamsız gezeler; Bir gün kader bize güler, küfür yağmuru diner.
Anadolumun katline nice ferman yazılır, Geçmişini bilmeyenler, kutlu aşkları kınar. Mecnun’un aştığı çöle, kör kuyular kazılır, Ferhat’ın dağınca zalim dertler, sırtıma biner.
Bir tebessüm, bir kahkaha; acı, zehir-zemberek... Keşişler sâki mi oldu, şarap diye kan sunar, Canlar boğulur girdapta, bir kutlu ferman gerek; Hamza gerek, yahut Kür-Şad, vurup zalimi yener.
Küfür ehlinin cellâdı, kara maskeli yüzü, Kana susayanda kalbi; Anadoluma süner. Mukaddeslerimi yıkar, doymak da bilmez gözü, Akbabalarca pervasız, cansız tenime konar.
Ve şehirler can çekişir, direnir ölümlere; Loş ışık salarken gece, benim yüreğim donar. Hakk yola kurban olurum, baş eğmem zulümlere, Gün, ellerin günü diye, sanman Alptegin siner!
|