Musikî Necip Fazıl Kısakürek Sayı:
117 -
Kâinatta her şeyin kendisine göre ses çıkardığı, suyun şırıldadığı, kuşun öttüğü, koyunun melediği, telin inlediği ve göğün gürlediği bir âlemde, perde perde nispet helezonlariyle, mutlak hakikat arayıcılığından başka bir şey olmayan musikîyi, asliyle nasıl inkâr edebiliriz?..
Davut Peygamberin, erkek sesine sıfat olan yakıcı sedasiyle Zebur’u okurken etrafında insanlar ve cinlerden ölenler bulunduğunu biliyoruz. Fakat buna âdi mânasiyle musikî diyemeyiz.
Sâf mânasiyle musikî ve bilhassa insan sesi (semâ),İlâhî tefekkür ve tahassüse hizmet ettiği, sır ve hikmetleri düşündürdüğü nispetle helâle, göbek ve nâra attırmaktan ibaret kaldığı çapta da harama kaçar, iki kutuplu bir sanattır ve bu kıstas içinde İslâmîdir.
Satıh üstü zâhir ehli bu inceliğe de el ve dil uzatmış fakat zâhirle bâtını toplayıcı büyükler bu yasak hükmüne iltifat etmemiştir. Biz zâhirden bâtına ve bâtından zâhire geçenlerin izindeyiz. Hakikat plânını çifte gözle görenler onlardır.
Yedi perdeli nağmelerin, iç içe dönen yedi kat gökte, yedi renk içindeki sayısız tonlara eş, ne ses ve (ritm) muadeleleri ördüğünü ve nasıl bir mâna gergefi dokunduğunu kulaklarıyla dinleyen bâtın kahramanları, musikînin şeriatteki hükmünü de en iyi bilirler ve helâl – haram kutuplarını bir ibre hassasiyetiyle gösterirler. Ama bu demek değildir ki, musikî, burnunu ibadete kadar sokabilir ve âyinler şeklinde tecelli edebilir. Hayır; burada akan sular durur; ne namazda, ne Kur’ân tilâvetinde, ne de âyin edası altındaki bazı sonradan eklemelerde musikî kabul edilebilir. Olamaz!.. Doğrudan doğruya ibadetlerde tecrit ve tenzih o mertebeye yükselir ki, kalbin yedi kat gök musikisinden sâf (ritm)den başka bütün nağmeler haram olur. Musikî, ibadet eşiğinin dışında tefekkür ve tahassüs plânında güzeldir; eşikten içeriye atım atmasına izin yoktur; kötülüğe yamaklık ettiği yerlerde de kat’î haram…
(Necip Fazıl, İman ve İslâm Atlası, 13. basım)
|