Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     6569 kez okundu.     9 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

?lmemek Y?in
Ali Erdal

  Sayı: 55 - Ocak / Mart 2007

"İndik de dünyaya karanlıklardan,
Sıra sıra mezar, başka ne gördük?"

Bir yüce âlemden... Mücerretten, müşahhasa... Bilinmezlikler âleminden elle tutulur, gözle görülür; üşünür, lezzet alınır, acı duyulur; hasta olunur, keder ve sevinç yaşanır, ölünür mekâna... Bu dünya idrakiyle anlaşılamayacak güzelliklerle ve nimetlerle süslü bahçelerden, bu dünya bahçelerine... Asıl vatandan fanî âleme!..

İndik de, ne gördük?..

Hangi beldesi olursa olsun; girişinde gelenleri karşılayan mezarlıktır... Girişte karşılamazsa, çıkışta uğurlar... Bir nefeslik sürede doğan, büyüyen, ihtiyarlayan ve ölen; mikroskopla bile zor görülen mini minnacık canlılardan, üzerinde sayısız canlı cansız varlıklar, ülkeler ve milletler barınan koskoca kıtalara, galaksilere kadar herşey bir "son"la sınırlı... Ha bir 'an' yaşamışsın, ha binlerce yıl... 'An'lar film kareleri gibi... Ha sen bunlardan bir tanesine sahipsin, ha bin tanesine... Her mahlûkun ömrü, suya yazı yazmak bile değil, suya konmuş nokta; bir olsa ne, çok olsa ne?.. Geçip gidecek...

"Ecel geldi cihane,
Baş ağrısı bahane!.."

Baki olan Allah!.. Sadece O!.. "Hüvelbaki"!

Bir gün insanlığın da, indirildiğimiz bu "bahçe"nin de, sonbaharı gelecek; yaşadığı binlerce, belki milyonlarca yıl, bir 'an' gibi olacak... Püf... Ha yaşanmış, ha yaşanmamış... Bir varmış, bir yokmuş...

Ne hazin!..

Bir 'an' yaşayıp sonra yok olmak!.. Ne acı!.. Haydi, cansızları anladık... Kendi yaşadığının bile şuurunda olmayan basit canlılar yok olacak diye de tasalanmayalım... En mükemmel canlı insan da mı, yok olup gidecek?.. Kendisinin ve etrafının farkında; hattâ yaratılışın ve Yaratıcı'nın idrakinde olan insan da mı?.. Anladık, etimiz kemiğimiz çürüyecek... Düşüncelerimiz, niyetlerimiz, hayallerimiz, umutlarımız, öfkelerimiz, nefretlerimiz, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz de mi?.. Sevgilerimiz ve aşklarımız da mı?.. Ya "kavuşmak mahşere kaldı" feryatları da mı? İyiliklerimiz güme gidecek; zulümler, zalimlerin yanına kâr mı kalacak? Kendimizi ve nefsimizi bilmek, etrafımızı ve dışımızdakileri bilmek, yaşadığımızı ve öleceğimizi bilmek, yaratılışın ve Yaratıcı'nın idrakinde olmak şuurumuzda mı?.. Ve bu şuurumuza rağmen mi?..

Yok olmak için mi geldik? Zaten 'yok'tuk; yok olacak olduktan sonra hiç 'var' olmasaydık...

Yok olmak!.. Aman Allahım!.. Ne hazin, ne acı bir son!.. Ölmek değil, ölünce yok olmak hazin!.. Hiç yaşamamış gibi... Biz yok olmaya mahkûm maddeden mi ibaretiz?.. Çıldırmak işten değil!..

Bu dünya, bu üzerinde sayısız iyi insanın ve sayısız kötü insanın yaşamış bulunduğu dünya, güzellikler, harikalıklar bulunan dünya, kâinatta canlı yaşamaya müsait bu gezeğen, bu ölümlü dünya, bu fani dünya; bir şekilde mânâlandırılmayacak mı?.. Üzerine sinek konan gübreden farksız mı? İnsan da bu gübrenin üzerine kondurulmuş sinek mi? Üzerine basılıp öldürülen böcekler gibi, çöpe atılan pislikler gibi silinip gideceksek yazık bize...

Böyle hazin, böyle acı bir son için; düşüncesi bile insanı çıldırtmaya yetecek bir son için; yaşamak neye yarar? Yaptığımız iyi şeylerin mükâfaatı verilmeyecek ve kötülerin yaptıkları yanına kâr kalacaksa çekiver kuyruğunu dünyanın...

*

Bu dünya bir maksat için yaratılmış olmalıdır... Üstündekiler de... Geceleri kandil gibi asılı yıldızlar; geceyi aydınlatan ve hilâlden dolunaya, dolunaydan hilâle dönen ay; ısıtan ve aydınlatan, enerji ve hayat veren, yakan ve kavuran güneş, acıdan tatlıya her türlü gıdayı yan yana veren toprak ve engin denizler, yüce dağlar keza... Niçin yaratıldık, niçin yaşatılıyoruz ve niçin ölüyoruz? Bütün bunların cevabı olmalıdır... Bir maksat için yaratılmış ve dünyaya indirilmiş; mutlaka yüce olan o maksat için yaşatılıyor olmalıyız... İyilikleri mükâfaatlandırmamak, Yaratıcı'ya yakışır mı? Kötülükleri cezasız bırakmak hakeza?

Hayır, hayır!.. Toz gibi ufalanıp kaybolmayı, yok olmayı kabul edemem... Ölmeyen, yok olmayan, madde üstü bir şey olmalı bende!.. Yaşayışımızla, kendimize hazırladığımız akıbeti görmek için öldürülüyor olmalıyız. Sayısız canlı türlerinden biri olsun, evet biri olsun, gerçeği bilmeli değil mi? Saymaya ömrümüzün yetmeyeceği bu kadar türden biri olsun, evet biri olsun bilmeli... Hiç olmazsa bunları düşünen bilmeli?

Madem bunları düşünüyorum, cevabı da vardır... Madem düşündürülüyorum; cevabını da, düşünen bilemese de, düşündürenin vermemesi olmaz. Düşündürene, cevabını vermemek yakışmaz. Madem kâinatı yaratmıştır; beni de bunları düşünür olarak yaratmıştır; kendisini bir şekilde bildirmelidir kuluna... Benim anlayacağım elçisini göndermeli, ona dünyada nasıl yaşanacağını bildiren kitabını vermeli, neye inanmam ve nasıl yaşamam gerektiğini, öldükten sonra ne olacağımı, yaşadığım hayatın hesabını vereceksem neyle, niçin ve nasıl sorgulanacağımı ve ne muamele göreceğimi beyan etmelidir. Emrime tahsis ettiği dünyayı nasıl kullanacağımı bildirmelidir. O zaman yaşanmaya değer olur, indirildiğimiz dünya ve ancak o zaman her 'an'ın bir değeri olur. O zaman ölüm başta olmak üzere her şeyin bir yeri olur, her şey yerli yerine oturur... Bunlar bildirilmeli...

Anlıyorum ki, yaratılmışların en üstünü için
"Gaye tek;
Ölmemek"

İnanıyorum, anneme şefkatini lütfeden Allah'ım, annemi üzerime titreten Allah'ım, muhteşem kâinatın yanında, yaratılmış ve yaratılacak bunca mahlûk karşısında bir hiç olduğum halde bir türlü bunu kabullenemeyen beni, ve bu duygular içinde yarattığın beni yalnız ve çaresiz bırakmazsın...

"Garibe sensin vatan,
Nur yurdunu aratan
Sensin, sensin yaratan,
Rahmeti analarda."

"Şah damarından yakınım!" demişsin... "Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım; kim bana bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak gelirim" demişsin... "Ben, kulumun, bana zannı gibiyim " demişsin... Beni muhatap kabul etmişsin... Duayı, "Mü'minin miracı namazı" ihsan etmişsin... Sevincimden uçuyorum...

*

Şükür ki, bize kendi içimizden peygamberler gönderdi, kitaplar gönderdi; bu dünyanın, asıl yaşanacak âlemin, yani gerçek hayatın tarlası olduğu bildirdi. Hayatın bir gayesi olduğunu, yaşanmaya değdiğini bildirdi. Böylece dünya, bir mânâ kazandı...  Artık ölürsem de gam değil...

Biliyorum ve anlıyorum, bir gün ölüm de ölecek... Şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun ölüm acı bir son değil, karanlık bir yok oluş, karanlıkta yok oluş değil...

"Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?.."

Mezarlıklar korkunç yerler değil, tefekkür ocakları... Selviler, rüzgârı korku filimlerine efektine döndüren canavarlar değil, ince narin zikir kalemleridir:

"Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!"
Ölüm, Sevgili'ye giden yolun kapısı...
"Ölümden ne korkarsın;
Korkma, ebedî varsın!"
Âmenna ve saddakna... Eminim ki,
"Bir daha ölmemek için ölünür!"

Ölümlü dünyaya indirildik ki, "Ölümü tadalım" ve ölümsüzlük, ne büyük nimetmiş idrak edelim...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : berna pak    05.04.2008
Yorum : bir cenaze töreninden sonra elleri tutmaz hiç birşeyi ve boğazımdan geçmez olur bir yudum su nerye kadar dayanabiliriz gidenlerin ardından yas tutmaya ve nereye kadar barınabiliriz mezarlıkların arasında. ne zaman bir tabut görsem içimde kendimi hayal ederim ve beni taşıyacak elleri ,kaç kürek olacak toprağım ve çiçek eken olacak mı bahçeme ,açılacak azığım amel defterim .evet her nefs ölümü tadacaktır .ve diğer nefslere örnek olacaktır . mevlam her cenazeye aynı şuurla bakabilmeyi ve gereken ibreti alabilmeyi nasip etsin . ve ölüm günümüzü bayram ilan etsin amin




Ekleyen : Orhan DENYZ    03.04.2008
Yorum : Abicim ağzına sağlık teşekkür ederim.İnan sonu düşünen her insanın okuması gereken bir yazı




Ekleyen : asiye diyar    27.03.2008
Yorum : yaratılmış olan ölür biliriz aklımıza geldiğindede içimiz titrer korkarız rabbimizin bize vaat ettikleriniz düşünür rahatlarız belkide işte o zaman ölümün güzel olduğunu fark ederiz ama bunları hayatın içinde ne kadar hatırlarız? ömrün ve ölümün değerini ne kadar biliriz? (allah huzuruna çakacak gücü hepimize versin.) sizdende allah razı olsunki bizlere bu düşünceleri hatırlattınız.




Ekleyen : R.Yylmaz    13.03.2008
Yorum : Muhterem Hocam !Allahrazı olsun..Allah kaleminize kuvvet versin..Zaten insanlar şu ölüm denen hadiseden ders çıkarsalar,sanıyorum bir çok kötülükten vazgeçerler..Büyüklerden bir zat oğluna nasihat etmiş..Oğlum ayda bir hapishana,hastahane ve mezarlığı ziyaret et diye..Gerçekten insanların alacağı o kadar çok ders var ki. Şu anda yaşayanların yüzlerce kat fazlası toprak altında..yarın bizlerde orada yerimizi alacağız..Burada önemli olan herhalde heybemize öbür tarafta geçerli akçe olabilecek şeyleri koyabilmek,değer ifade edebilecek güzelliklerle öbür tarafa gidebilmek..Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun..Hizmetleriniz karşılıksız kalmasın inşaallah..Dua ile..Allaha Emanet Olun..




Ekleyen : Ali ERDAL    07.03.2008
Yorum : Yazıma yorum göndermek lütfunda bulunanlarla fikir teatisinde bulunmam gerektiğini düşündüm: “Murat”a: Tespitlerinize takdirle katılmamak mümkün değil. Evet, “nefs” ve “her nefs”; “ölecektir” değil, “tadacaktır”… Şükranlarımı arzederim… “Emine AKYOL”a: “Varolma gayesini tüm benlikle hissedebilmek için defalarca ölümü tatmak ve o acıyla yüzleşmeye razı olmak” ve “Tek korkunun O’na lâyık olamamak” tefekkürünüze hayranlıkla katılıyorum. Bir düşünür, “Yazmak, sistemli düşünmektir” demiş; bir başkası da “tamam olduğunu düşünen ilerleyemez” demiş. “Sistemli düşünmeye” devam buyurunuz. “Bekiralp Goktürk”e: Şairimiz, “Ağlayın su yükselsin/ Belki kurtulur gemi” diyor. Ağlatabilecek yazılar kaleme alınabilmesi için dua buyurunuz. “Emre T”ye: Takdirlerinizin mükellefiyetinin yerine getirilebilmesi için dualarınızı istirham ediyorum. Yorum lütfedenlere teşekkürler; ilginin devamını ümit ve temenni ediyorum. Bundan sonra gelecek yorumlara ayrıca cevap vereceğimi arzediyorum.




Ekleyen : emre T    22.02.2008
Yorum : ALLAH razı olsun,25 Mayıs 1983 den sonra ki en güzel yazılar ve fikirler sizden dolayısıyle kardelen den..Rabbim kaleminize kuvvet versin.Dua ile...




Ekleyen : Bekiralp Gokturk    06.02.2008
Yorum : Cenab-i ALLAHA sonsuz sukurler olsun ki, Sizler varsiniz,Buram buram kokan imaninizin kokusunu yazinizda kokladim. Icim dolu aglamak istiyorum ama yapamiyorum,ne diyeyimki size. ALLAH Yar ve Yardimcimiz olsun.Butun Muminlerin. ALLAHA emanet olasiniz




Ekleyen : emine AKYOL    20.01.2008
Yorum : Varolma gayemi tüm benliğimle bir kez hissedebilmek için razıyım defalarca tenimde, nefsimde ölümü yaşamaya, razıyım defalarca o acıyla yüzleşmeye... tek ki varolma gayemi hissedeyim bir kez, razıyım yok olmaya... zaten var mıyıdım o bile mechulken sorgulayamam ölümü, korkamam yok olmaktan ...tek korkum O 'na layık olamamak... yokluğu tanımlamak için varlığa muhtacız, peki yaa sonsuzluk...? herşeyi bir zaman dilimiyle tanımlayan bizler, zamansızlığı sonsuzluğu tanımlayamazken sonsuzluğa talibiz ... YAZINIZ ÇOK GÜZEL OLMUŞ ELİNİZE, YÜREĞİNİZE SAĞLIK ALİ BEY. ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM YAZIMIN ACEMİLİĞİNİ VE DAHA İYİ ANLIYORUM ALINACAK DAHA ÇOK YOLUM VAR...




Ekleyen : murat    16.01.2008
Yorum : "küllün nefsi zaikatül mevt".. her nefis ölümü tadıcıdır olarak meallendiriliyor kelime kelime incelendiğinde bu ayet.. burada dikkatimi çeken iki nokta, birincisi nefis kelimesinin kullanılması, ikincisi zaika yani tatma fiilinin kullanılması.. nasıl bir hikmet var tabi Allah bilir.. kaleminize sağlık





 
İranın neye ihtiyacı var?... - Sayı 122
Kırk... - Sayı 121
Kırk gün bir ölüyü bekley... - Sayı 121
Sıradan bir filme bu alâk... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Parlamenter sistem ve mağdurları
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Niye döktün gözyaşımı


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14443541
 Bugün : 2403
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 627394
 Bugün : 115
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 72
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim